Tek kaşımı bilmiş bir edayla kaldırıp, sonra bedenimi onunkinin üzerine atmıştım, "Sana ne?" Diye sorarken incelen sesime kendim dahi gülerken Taehyung'un kolu belimi sarmış, bedenimi kendi bedeni üstünde sabit bir şekilde durması için tutuyordu.

Eli, ince pijamamın belinde gezinirken, tekrar, çok hafif de olsa gülümsemişti. "Bana ne?" Diye fısıldadı sorar gibi, burnunun ucuyla burnumu dürterken dudağı dudağımın üzerindeki boşluğa sürtüyordu. Gülümsemiş, elimi yavaşça saçlarına geçirmiştim. "Bana ne, öyle mi?"

"Evet, öyle!"

Kafasını hafif bir açıyla geriye ittirip, kollarını sıkıca belime sardıktan sonra bedenlerimizin yerini değiştirince bir an için nerede olduğumu şaşırmıştım ancak, bedeninin altında; dağılmış saçlarımı düzeltmeye çalışır bir vaziyetteydim. Taehyung hızla dişlerini boynuma geçirmiş, küçük çaplı bir çığlık atmama sebep olduktan sonra, "Bunu hak ettin!" Demişti, sesi yalandan sinirli geliyordu ve yüz ifadesi gülmemek için direnir gibiydi.

"A-ama ısırma!" Diye inlerken bacaklarımı hızla hareket ettirmeye başlamıştım, Taehyung dinlemeden dizlerimi sıkıca kavrayıp beni durdurmaya çalışıyor ve boynumda başka yerlere ısırıklar bırakarak beni cezalandırıyor gibi yapıyordu, sonra elleri karnıma kaymış; gıdıklamak için hazırlanmıştı. "Onu," dedi geri çekilip, burnumu ısırmadan önce, nefes nefese, karnımdaki parmaklarının hareketiyle gülmeye başladığımda elim saçlarına kaymış ve alnında geriye ittirmişti. "Onu, beni tırmalamadan önce düşünecektin."

"Özür dilerim-özür dilerim!"

Kafamı geriye atıp, belimi kaldırıyor; nefes nefese gülerken kendimi ondan çekmeye çalışıyordum ki, Taehyung en sonunda bedenini üzerime bıraktı ve burnunu boynuma yaslayıp, hafifçe güldü. Ben de, beni gıdıklamayı kestiği için rahatlamış bir şekilde ellerimi çıplak omuzlarına yerleştirmiş; derin nefesler alıyordum.

"Güzel kokuyorsun," diye mırıldandı, ısırdığını düşündüğüm bir yere dudaklarını bastırıp, kendini yatakta yanıma atmıştı ama benim aklım o cümlede kalmıştı işte.

Taehyung şu sıralar çok farklı davranıyordu. Yanımda çok rahat, çok... Çok fazla rahattı ve bu beni öyle hoşnut ediyordu ki evde istenilmeyişimi bile siktir etmiştim.

"Teşekkür ederim."

Kısık bir tonda, ciddileşerek verdiğim cevaba karşın, bir cevap vermedi. Uzun süre, öylece uzanmış; ilk defa böyle bir sabaha uyanmamızın verdiği garip hisle birbirimize bakakalmıştık.

Garipti.

İlk defa bir sabaha güzel uyanmıştık.

"Bir yerlere gidelim," diye fısıldadı, artık hiç konuşmayacağını düşündüğüm bir anda. "Hiç... Gitmediğimiz bir yerlere gidelim. Bu evdeki hiçbir aptalı görmeyeceğimiz, bizi kimsenin rahatsız edemeyeceği bir yere."

Bir kolunu kafasının altına almış; gözleri tavana dikiliyken fısıldamaya ve onu duymak için beni yakınına çekmeye devam etmişti. "Hiç bilmediğimiz bir yere gidelim desem," gözleri ağır hareketlerle yüzüme indiğinde üst dişlerim alt dudağımı koparmak ister gibi ısırıyordu. "Benimle gelir miydin?"

Hiç düşünmedim, ne cevap vermem gerektiğini; ne istediğimi veya istemediğimi, kimin ne düşüneceğini, hiç düşünmedim.

"Gelirim."

Ağır bir hareketle, sol kolunun zarif dirseğini yatağa bastırıp; doğruldu ve diğer elinin uzun parmaklarını yanağıma kaydırırken, benim gibi, hiç düşünmedi. Kemikli parmaklarının uçları, yanağımdaki yumuşak dokunun içine gömülmüş; önce yavaşça yanağımı dürtüp, çekiştirmiş ve yüzüme yaklaşırken kısık sesle mırıldanmıştı. "Çok yumuşak... Bir bebek kadar yumuşaksın."

Yavaşça boynuna kayan elimle, burunlarımızın ucu sürtündüğünde, "Bu iyi mi?" Diye fısıldadım, ses tonumun tamamen ana uygun olup olmadığını bilmiyordum ve-Ve saçma bir ses çıkar diye fısıldamayı seçiyordum.

Taehyung soruma bir cevap vermek yerine dudaklarını yanağıma kaydırınca üzerime eğilmiş; ben yatakta uzanır vaziyetteyken dudaklarını yanağıma sürtmekteydi, parmaklarım boynundaki sıcaklıkta geziniyorken yutkunmadan edemedim çünkü Tanrı aşkına, Kim Taehyung, yanağınıza bakarak "Onu öpebilir miyim?" Diye sorarken ve farkında olmadan lanet olası kirpiklerini, sarı tutamlarının ardında kırpıştırıp; aralıklı dudaklarıyla beklerken sakin kalmak imkansızdı!

"E-evet, olur-Yani," Taehyung bir cevap bekler gibi yanağıma bakmaya devam ederken derin nefes alıp, ellerimi saçlarına çıkardım ve bacaklarımın arasına girip; yüzüme tamamen eğilmesine izin verdim. "Yani... Öpebilirsin."

Taehyung duraksamadı, biraz büyüyen gözlerini gözlerimden çektiği gibi dudaklarını yanağıma bastırıp, birkaç ufak öpücük vermeyi; sağ koluyla belimi sıkıca kavrayıp göğüslerimizi birleştirmeyi seçti. Üzerimdeki sarı pijama karnıma kadar sıyrılmış, topuklarım kalçasında birleşmiş; kollarım omuzlarından sarkmıştı ve dudaklarının baskısı öyle hafif, öyle yumuşak ve öyle... İç gıdıklayıcıydı ki, defalarca yutkunsam dahi; yanağıma bıraktığı ufak öpücükler yavaşça sıcaklaşmaya başladığında, susuzluğumu giderememiştim.

Alt dudağı yavaşça yanağıma sürtünürken, belimdeki kolu hafifledi ve sırtım tekrar tamamen yatakla buluştu, Taehyung hafifçe ıslanmış dudaklarını hızlıca yalayıp; kaşımın üzerine bastırıp yataktan kalkmış ve kapıyı açarken, "Kedi zırlıyor," demişti, bıkmış gibi. "Mamasını mı vermediler yine?"

***

serial killer ▪ taekook ✔Where stories live. Discover now