İLK KARŞILAŞMA

Start from the beginning
                                    

"Bir dakika, sen ne saçmalamaya başladın Mert? Otur şuraya hepsini baştan anlat." Kararsız kalsa da, yerine oturup anlatmaya başladı.

"Bak şimdi benim bir sevdiğim var, aynı bölümde okuyoruz. İşte ben onu seviyorum o bilmiyordu. Dün onun resmini çizdim. Sonra ara oldu kağıdı defterin arasına koydum. Ara bitince sınıfa girdim, sevdiğim kızın elinde bir kağıt vardı, herkes ona bakıyordu. Sonra ben de onların yanına gidince resmini çizdiğim için ağır laf etti. Çizdiğim resmi gözlerimin önünde yırtıp atı o zaman kalbim o kadar acıdı ki, amfiden çıkıp kafamı dağıtmaya çalıştım ama olmadı. 

Ben bir söz verdim babaanneme avukat olmadan karşısına çıkmayacağım diye. Ama bu gün tutamadım sözümü. Tek sığındığım limana gittim. Meğer yandığım yerden birisini de ben yakmışım. Tam iki yıl gözümün önünde acı çekmiş. Ben bir başkasını, o ise beni izlemiş. Benim yıkıldığımı görünce beni ayağa kaldırmak için bir mektup yazdı. Sevdiğini söyleyemeyen birisi bu gün bana veda etti. Bana öyle bir güç verdi ki, anlatamam. Ben incitmekten korktuğum halde bir kadını yok etmişim meğer. Nasıl ve nereden başlayıp toparlayacağımı da bilmiyorum üstelik." Ne diyeceğimi bilemeden sessizce dinledim. İçindekileri dökmesi onun için daha iyi. 

"O ne söz Mert ben de artık senin bir kardeşin sayılırım. Hoş senden pek büyük değilim. Ama olsun kardeşin olarak bil, ismimi söyle yeterli. Ne zaman başın sıkışırsa ara, ya da çık gel, her zaman kapım açık sana. Anlaştık mı?"

"Tamam Eda anlaştık. Neyse ben gideyim yarın okulum var ve seni erkenden alacağım haberin olsun. İyi geceler Eda."

"Sana da iyi geceler Mert."

Mert gittikden sonra kendimi uykuya teslim ettim. Her ne kadar uçakla gelsem de yola dayanamıyordum. Bir de sabah iş var. Umarım çabuk alışırım. Gerçi kaç yıldır orada çalışıyorum, ama ordakilerle fazla samimi değildim. Biraz düşününce benim fazla arkadaşım yok. En yakınım hiç görüşmesek bile Şefika'm. Özledim ha yeni konuşsakta. Ne yaparsın biz de böyle manyağız. 

Kafamdaki düşüncelerle ne zaman uykuya daldım bilmiyorum. Sabah alarmın sesiyle uyandım. Bu gün yeni işimde ilk günüm. Biraz özenle hazırlandım. Kalem etek ve üzerine mavi bir gömlek giyindim. Siyah stilettolarımı giyince kiyafetim tamamdı. Sevmesem de saçımı at kuyruğu yaptım. Hafif makyajda yapınca tamamdım. Sabah kahvaltı yapmazdım. Bir bardak sıcak çikolata içip aşağı indim. Yeni dostumu bekletmek istemiyorum. Dün gece anlattıkları hala aklımı kurcalıyor. 

Aşağı inince arabaya yaslanmış Mert'i gördüm. Yüzüme bir tebessüm yayıldı. Nasıl yayılmasın ki? İlk defa karşılaştığı bana güvendi, hayatını anlattı. Yardım istedi. Nasıl geri çevirebilirim ki? Gücüm yettiği kadar destek olacağım. Yıllar önce aynı yollardan ben de geçtim. İlk defa tanıdığım birine koşulsuz şartsız güvenip tüm kapılarımı açtım. Hakkını ödeyemem çok destek verdi, ta ki o güne kadar. Geçmişin tozlu sayfalarından silkelenip kendime geldim. Yeni bir sayfa açtın düşünme Eda.

"Günaydın Mert."

"Günaydın Eda hanım." Gel de delirme. Hala hanım diyor ya.

"Ne hanımı ya, biz bu konuyu halletmedik mi? Sinirlendirme beni arkadaş değil patron Eda'yla karşılaşırsın. Attırma benim olmayan laz damarımı."

"Tamam ya, kızma bir şey demedim. Bir de kadınlar çok konuşmam der, taramalıya bağladın iki saniyede."

"Bağlarım tabi, sinirlendirme beni bir daha kimin yanında olursa olsun hanım lafını duymayacağım. Ona göre."

"Tamam patron hanım sen ne dersen o. Patronun lafından çıkacak değilim."

"Aferin, şöyle yola gel. Lafa tuttun ilk iş günüme geç kalacağım senin yüzünden."

Gecmişin gölgesiWhere stories live. Discover now