♦️BÖLÜM 10♦️

Start from the beginning
                                    

"Başıma gelen belalardan haberin var mı ?Neler yaşıyorum görüyor musun Berfin?"
Farkına varmadan sesini yükseltti.

"Şu lanet olası dünya da beni bırakıp gittin. Neler yaşayacağımı hiç düşünmedin mi?"

Erkekler ağlamaz tezi bir kez daha yerle bir oluyordu şu karanlık saatlerde. Bu dağ gibi adam yaşadıklarının acımasızlığına göz yaşı döküyordu.

"Babam benden o kadınla evlenmemi istedi. Senin sebebin olan kadını öldürmek isterken o nikahına al dedi. Şimdi anlıyor musun yaşadıklarımı? Eğer sen gitmeseydin şu an evlenmiştik. Şu an belki de sıcacık yatağımda kollarımın arasındaydın. Ama sen ne yaptın? Beni bırakıp gittin. Beni öyle bir halde bıraktın ki katilinle evlenmem isteniyor."

Akrep ve yelkovanın etkisini yitirdiği bu ıssız mekan, genç bir adamın sessiz başlayan ve ardından alevlenen feryadına ev sahipliği yapıyordu bu gün. Zehir zemberek geçen süre boyunca onlarca soru sordu Baran,karşısında ki ruhsuz bedene.

Sordu sordu sordu...

Cevapsız kalacağını bildiği halde kendisini bırakıp gittiği için, bu hayata mecbur bıraktığı için stem etti.

"Keşke seninle beraber bende ölseydim. Ölseydim de bunları yaşamasaydım."

Hayatta hiçbir çaresi ve gayesi bulunmayan,acı içinde kıvranan insanların intihara meyili gibi aklından geçen deli fikir ile belindeki silahı çıkardı ve tereddütsüz kafasına dayadı.

"Hatta şu an bile yaşamamın bir anlamı yok. Babamın dediklerini yapmaktansa ölüp sana gelmeyi yeğlerim Berfin. Ölüpte kurtulurum."

Ölümü kendine çare bulmuş bir insanı ancak onu yaratmış olan vazgeçirebilirdi bu isteğinden. Öyle oldu sanki. Aniden ortalığı inleten ve saniyelik bir sürede zifiri karanlığı aydınlatıp tekrar karanlığına gömen büyük bir gök gürlemesi sardı ortalığı. Belki de bu yanına gitmek istediği Rabbinden gelen bir uyarıydı Baran için. Verilen o gürültülü uyarı yerini bardaktan boşalırcasına bir yağmura bıraktığında kendine geldi genç adam.

Elindeki silahı anlından çekip bir süre boş gözlerle inceledi.Bu silah son zamanlarda iki beden arasında,kendi ve o hayatını tutsak ettiği kadının bedeni arasında sürekli gidip gelmişti ama hiç kullanılmamıştı. Yine öyle oldu. Baran elindeki silahı yavaşça yere bırakarak kafasını BERFİN GÜLZADE yazan yazıya çevirdi tekrar. Gözlerinde sanki unutmuş olduğu bir ayrıntıyı hatırlamış olmanın parıltıları vardı.

"Sana verdiğim sözü tutmadan yanına gelmeye yüzüm olmaz. Yemin ederim ki sana verdiğim sözü tutacağım. O kadını beden olarak öldüremesem bile ruhen öldüreceğim. Sana kullandığı kelimeleri bir bir yedireceğim ona ta ki gerçek katillerini bulana kadar. Onları bulunca o kızla beraber hepsini gömeceğim bu kara toprağa. O kadının ölümü olacak Befrin. Babam bunu biraz geciktirmiş olacak sadece ama bilmeyecekki o kıza her gün ölüm olacak."

Bütün yeryüzünü ve bedenini ıslatan yağmur içindeki aleve etki etmiyordu. Bütün bedenini ele geçirmiş olan intikam ateşi gözlerinden fışkırıyordu. Bu saatten sonra bu ateş sönmeyecekti.

Bir süre daha orada oturup aklındakileri düşünüp tarttı. Evet öyle yapacaktı. O kadınla kağıt üstünde evlenip babasını halledecekti zaten bu saatten sonra babasına karşı gelemezdi. Babası hakkını ve canını ortaya atmıştı. Daha sonra zaten o kadına bu ölüm kolay olurdu diye düşündü. Roza'dan kurduğu son cümlelerden sonra tam anlamıyla iğreniyordu. Bütün acısını çıkaracaktı ondan. Bu esnada asıl katilleri bizzat kendi arayıp bulacaktı. Bulunca da o kadın dahil hepsini öldürücekti. O saatten sonra babasına bir bahane bulurdu. Böylece bütün intikamını almış olacaktı. Zaten bu saatten sonra hayattan başka bir beklentisi yoktu.

GÜN DOĞUMUWhere stories live. Discover now