♦️BÖLÜM 25♦️

82.3K 3K 448
                                    


İyi okumalar.❤

Yaşanan kötü günün üzerinden bir gün geçmişti. Baran o gece evden çıkmış ve bir sonraki geceye kadar dönmemişti,artık kendisine zehirli bir mekan gibi gelen konağa. Şu anda arabasının içinden ifadesiz gözlerle baktığı bu heybetli konak her geçen gün biraz daha kendini kaybedişine şahit oluyordu Baran'ın. Her geçen gün biraz daha karanlığa batıyordu bu konak,adam ile beraber.

Oturmaktan ağrıyan bedenini germek için huzursuzca hareketlenip saatine baktı. Gece olmasına rağmen yaklaşık bir buçuk saattir arabasının içinde oturuyor olmasının nedeni konaktan içeri girdiğinde yüzlerine bakmaya utanacağı insanların uyumuş olmasını istemesindendi. Devran'a yaptıkları ile amcasını üzdüğünü farkındaydı ve bundan kaçtığı için bir gündür gelmemişti. Yine de aklının bir köşesinde,kaçış sebeplerinden birinin de Roza olduğunu saklayamıyordu kendinden.

Daha fazla durmak istemedi ve düşüncelerini kovarak arabasından çıkıp konağa yöneldi. Kapısını açan korumaya başıyla selam vererek içeri girdiğinde avluda kimsenin olmayışının verdiği rahatlıkla merdivenleri çıkıp odasına yöneldiğinde Roza'nın uyuyor olmasını umuyordu. Kapıyı yavaşça açtığı an kanepeye kayan gözleri aradığını bulamayınca kaşları çatıldı.

Adımlarını banyoya yönlendirip orayı da kontrol etti fakat yine bulamadı Roza'yı. İçeri girdiği an mutfağın ışıklarının kapalı olduğunu gördüğünden orada olmadığını da biliyordu. Merak ve sinir duyguları etrafını sarmaya başlarken aklına gelen ayrıntı ile adımlarını terasa yönlendirdi. Terasta aradığı kadını bulmak yerine çardağa oturmuş annesini bulduğunda merakla yanına gitti.

"Ana napıyorsun bu burada bu saatte?Gelinin nerede?"

Oğlunun sesini duyan Rojbin hanım nihayet eve gelmiş olmasının sevincini içten içe yaşarken bunu dışına yansıtmadı ve soğuk bakışlarını manzaradan ayırmadan konuştu.

"Amcanlar Devran'a yaptıklarından sonra daha fazla kalmak istemeyip bu sabah gittiler. Karın da kendi odasına geçti."

Başını usulca oğluna çevirip dağılmış haline baktı. Bu hali içini yaksada sinirliydi oğluna. Bu sefer çabuk çabuk yumuşamayacaktı. Sesini soğuk tutmaya özen göstererek devam etti konuşmasına.

"Ha!Eğer karını neden odandan çıkardım,neden kilitli kapısını açıp bir gün boyunca orada kilitli kalmasına izin vermedim diye kızacaksan kusura bakma oğlum içim elvermedi."

Yerinden kalktı ve oğluna doğru yürüdü. Yanından geçmek üzereyken durup tekrar gözlerinin içine baktı oğlunun.

"İçin rahat etsin oğlum. Gazabınla,bitmek bilmeyen lanet öfkenle hem kuzenini hem aileni hem de karını uzaklaştırdın kendinden. Şimdi git rahat uyu. Rahat ve yanlız."

Duyduğu cümlelerin ağırlığını bir türlü üzerinden atamayan adam,verecek bir cevap bulamadan annesinin yanından çekip gidişini izledi. Duymayı beklemediği bu sözlerin ağırlı iyice üzerine çöktüğünde yavaş adımlarla ilerleyip annesinin az önce oturduğu yere oturdu.

Annesinin dudaklarından dökülen acımasız kelimeler beyninde yankılanıp bir bir kalbine çarparak baskısını arttırıken yaşanları düşündü bir daha. Kırdığı kalpleri,üzdüğü insanları ve hayal kırıklığına uğrattığı ailesini. Her gün biraz daha battığı bu bataklığa kendi ile beraber yakınındaki insanlar da çektiğini hissederken bu duygunun verdiği acı ile yumruk yaptığı ellerini çaresicze başına geçirdi ve ardından saçlarını çekiştirerek geriye attı.

Ne kadar süre oturduğunu bilmediği banka düşüncelerden boğulmak üzere olduğunu hissedince dayanamayıp ayağa kalktı ve terastan inip odasına girdi. Bir gece boyunca uykusuz olmanın verdiği yorgunluk ile sadece ceketini ve ayakkabısını çıkarıp yatağa attı kendini.

GÜN DOĞUMUWhere stories live. Discover now