8. Bölüm Yaralara basılıyor

168 62 12
                                    

Keyifli okumalar 😚😚😚😚😚😚😚😚😚😚
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 😊😍😊😍😊☺️💌😍💌😍💌😊💌😊😊💌😊💌😊💌💌😊

Bir ay... Bugün tam bir ay olmuştu İstanbul'a geleli. Buna rağmen kabuslarım hala devam ediyordu. Hala geceleri kan ter içinde ağlayarak uyanıyordum. Her gece tekrar tekrar kaybediyordum abimi.

Biter demiştim oysaki. Hangi acı bitmez ki? Sabret az kaldı demiştim. Ama hiçbir değişiklik olmamıştı. 

Şimdi yüzüme bakıyordum da hala, ağlamamın sebep olduğu kızarıklıklar vardı gözlerimde. Bitmeyen bir acıyı temsilen duruyorlardı yerlerinde.

Bir kez daha aynaya bakıp güçlü olmak zorunda olduğumu hatırlattım kendime. Daha sonra toparladım kendimi.

GÜÇLÜ OL!

Bunu aklımdan çıkarmamaya çalışırak odaya geçtim. Okul için hazırlandıktan sonra ayakkabı dolabımdan siyah botlarımı aldım ve aşağı indim.  Biraz oyalanmak istesem de vaktimin olmadığını fark ettiğim için bu isteğimi başka bir güne erteledim ve evden dışarı çıktım.

Bugün canım müzik dinlemek istememişti nedense, sakin kafayla aksine düşünmem gerekiyordu. Boş kafayla, beyninde hiçbir ses yankılanmadan. O yüzden yavaş adımlarla müzik eşliği olmadan yürümeye başladım.

Ne olmuştu bu bir ay içerisinde. Neleri fark etmiştim?

Mesela Rüzgarın bana saf bir nefret beslediğini fark etmiştim. Oysa ben ondan nefret etmiyordum, nefret o kadar ağır bir duyguydu ki o duyguyu kazanan birisi olmayı hiç istemezdim. Ama daha önce de söylemiştim ya 'her zaman istediklerimiz olamaz'.

Bu bir ay içinde kavga gürültü olmamıştı aramızda. Sadece onun sert bir şekilde bakmaları ve benim bu hareketine göz devirmem... Hepsi buydu.

Selim, Rüzgardan dolayı olmalı ki muhabbet etmiyordu benimle. Ama pek önemsediğim bir mevzu değildi bu.
Nasılsa Ecrin ile sevgili olduklarında benimle konuşurdu.

Evet kesin olarak bilmemekle birlikte birbirlerinden hoşlandıklarını düşünüyordum. Ecrin'e birkaç gün önce itiraf ettirmiştik zaten. Ama Selim... O hala muammaydı.

Neşe vardı birde. Ege'den hoşlandığını söylüyor olsada ben Ecrin ile aynı fikirdeydim.
Nasıl olur da sevdiğini başka bir kızla görünce canı yanmazdı bir insanın.

Ağlaması gerekmiyor muydu, içten içe öfkelenmesi gerekmiyor muydu, onları izleyemeyip oradan ayrılması gerekmiyor muydu? Onun acı çekmesini elbette ki istemezdim ama bu sevmek değildi. Bu sadece alışkanlıktı. Ve Neşe'nin bunu en kısa zamanda fark etmesi gerekiyordu.

Son olarak bir de iş vardı. Bir aya yakındır orada çalışıyordum ve oldukça güzel vakit geçiriyordum. Sidar ve İcran çok komik bir ikiliydi; onlarla çalışmak, özellikle öyle muhteşem bir kafede çalışmak, insana gerçekten iyi geliyordu.

Patronuma gelince... Bahadır Abi... O gerçekten harika bir insandı. Her şeyden önce anlayışlı bir patrondu. Komikti, sevecendi, nazikti. Müşterilerin yanında otoriter görünen ama çalışanların yanında bambaşka görünen birisiydi. Yanlış anlaşılmasın bütün çalışanlar disiplinli çalışırdı ama bu otoritesinden değildi ona olan saygılarındandı.

...

Okula geldiğimde on dakika kadar geç kaldığımı fark ettim. Bu kadar derin mi düşünmüştüm yani? Zamanın içinde kaybolacak kadar...

Sırası değildi zamanı yargılamanın. Ne zaman zamanıydı? Bilinmez. Neyin ne zaman zamanı olduğunu zamanı geldiğinde anlarız nasılsa.

Kafamı karıştıran cümleleri aklımdan çıkarıp kafamı sınıf kapısına yaklaştırdım. Ders başlamıştı neyse ki geç kalmamı önemseyecek bir hoca değildi fizikçimiz.
Bu yüzden tereddüt etmeden kapıyı tıklatıp içeri girdim ve hocaya bir şey söylemeden yerime oturdum. Onun da pek umursadığı söylenemezdi beni. Sınıftakilerin de öyle.

Hayallerin Ötesinde ✨#Tamamlandı#Where stories live. Discover now