12. bölüm Afalladı

145 59 0
                                    

Yeni bölüme merhaba

Keyifli okumalar 😚😜😚😚😜😜😜😜

Uyku ilacının verdiği sersemlikle, güçlükle kalkmaya çalıştım ve başımda susmak bilmeyen alarmı sertçe kapattım. Alarmlardan nefret ediyordum.

Geç kalmamak için fazla oyalanmadan yataktan kalktım ve lavoboya gidip rutin işlerimi hallettim. Daha sonra okul formamı ve üzerine de beyaz polarımı giyip saçımı dağınık topuz yapıp evden kahvaltı yapmadan çıktım.

Kızlar dün evlerine yerleşmişti ve ben yine alışık olduğum eski düzenime geri dönmüştüm. Daha doğrusu alışık olduğumu sandığım düzenime geri dönmüştüm.

Onlar gittikten sonra akşamları kendini belli eden yalnızlık ve sessizlik bana kimsesizliğimi hatırlatırken bunu kabullenmekten başka çarem kalmamıştı.

Her ne kadar onlar benim düzenimi bozduklarını düşünselerde benim asıl düzenim böyle değildi.

Ben hiçbir zaman bu şekilde yalnız kalmamıştım, her şeyden önce abim vardı. İzmir'de kocaman bir ailem vardı. Dostlarım vardı. Akşamları vazgeçilmezimiz olan sıcak muhabbetlerimiz vardı. Şimdiyse kocaman bir yalnızlıkta hapsolmuş gibiyim. Ve buna ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
...

Okula vardığımda zil çalmıştı fakat hoca henüz derse girmemişti.
Ders biyolojiydi. Tek sevdiğim ders...
O yüzden hoca gelip dersi işlemeye başladıktan sonra dikkatimi dağıtmamaya çalışarak dersi dinlemeye başladım.

***

Öğlen arasına giriş zili çaldığında başımı sıradan kaldırdım. İlk iki dersten sonra iki saatlik tarih dersi vardı ve ben Türk tarihini genel olarak bildiğim için , onbirinci sınıf sayısal sınıflara da tarih dersi genel hatlarıyla anlatıldığı için bildiğim şeyleri dinlemek sıkıcı gelmişti ve başımı sıraya koyup gözlerimi dinlendirmiştim. Neyseki sevgili (!) tarihçimiz bir şey dememişti.

"Hadi yemekhaneye geçelim. Çok acıktım ben."

Ne ara geldiğini anlamadığım Ecrini başımla onaylayıp yemekhaneye doğru ilerlemeye başladım. Tabii onlarla beraber.

"Kızım sen de nasıl bir mide var anlamadım gitti. Hemen acıkıyorsun. Valla ilerde ki eşine acıdım şu an, seni doyurmak için kendi aç kalacak."

Neşe'nin söylediklerine gülerken arkadan gelen sesle gülmemizi kesmek zorunda kaldık. Çünkü konuşan kişi Selim'di ve büyük ihtimalle konuştuğumuz şeyleri duymuştu.
Yani Ecrin sevdiği çocuğa rezil olmuştu.

"Aslında küçükte bir şeysin, yediklerin kemiklerine gidiyor olmalı. Senin elinde ağırdır şimdi. Şu an tereddüt etmedim değil."

Ne için tereddüt etmişti acaba? ;)

"Sen ne için tereddüt ediyorsun anlamadım."

Ecrin'in sorusuyla Selim anlık bocalamıştı fakat toparlanması uzun sürmemişti.

"Şimdi sana şaka maksatlı bir şey söylediğimi düşünsene zavallı kolumu da sen çürütürdün. Sırtımı zaten adı lazım değil baş harfi Esin olan biri çürütmüştü."

Selim'in ilk tanıştığımız günü dile getirmesiyle gülmeye başladık. Ne de güzel konuşmuştuk öyle.

Hala gülmeye devam ederken gözümün Rüzgar'a kaymasıyla ciddi halime bürünme durumunda kaldım. O kadar sert ve umursamaz duruyordu ki gülme isteğimi kaçırmıştı.
Aslında... Ben neden onu umursuyordum ki?

"Özürlerimi dile getirmekten aciz değilimdir. O yüzden tekrardan özür dilerim. Zira sırtınıza çarpmaktan ben de hoşnut değildim. Üstelik her ne kadar dile getirmemiş olsam da şu an üzülerek söylemeliyim ki sırtınız pek de rahat değildi."

Hayallerin Ötesinde ✨#Tamamlandı#Место, где живут истории. Откройте их для себя