"Ya bir durur musun?"

"GELME PEŞİMDEN GELME."

"Senin peşinden gelmiyorum ki ben, ben de bu yoldan gideceğim."

Ufak bir çığlık atıp, diğer yola girdi. Peşinden ben de girdim. Bekle diyip duruyordum fakat durduğu zaman ne diyeceğimi de bilmiyordum. Ne hissettiğimi de bilmiyordum. Beyza'yı seviyordum ama Sina'da olsun istiyordum. İstiyor muyum lan?

On dakika boyunca sadece yürümüştük. Soğuktan ayaklarım donmuştu. Adım atarken çok üst düzey bir çaba gösteriyordum.

"Ya bir dur amk, dağın başındayız ayı çıkacak şimdi."

"İnsanlarla konuşarak anlaşamıyorsun, hayvanlarla koklaşarak anlaşırsın belki."

"Laf sokup durma gel şuraya."

"Hayır." deyip adımlarını hızlandırmıştı. Koşarak yanına gidip bileğinden tuttum. "Bana bak Zixuan."

"Baktım Enes, söyle."

"Otele dönelim, geç oldu ve tehlikeli."

"Of bırak." Kolunu çekip geldiğimiz yöne doğru yürümeye başladı. Amk çocuğu ya, bir saatte triplere girdi.

Dakikalardır yürüyorduk ve sonuç yoktu. Yolu bulamıyorduk. Salak salak yerlerden dolanıp duruyordu. Her yerde aynı ağaçtan vardı.

"Sina, ayak izlerimizi takip etsen bulurduk."

"Hadi ya hiç gelmedi aklıma."

Omuz silkip yürümeye devam ettim. Sanki Bear Grylls amk, laflara bak.

"Enes..."

Gerici dakikalardan sonra bana seslenmişti. Mırıltı çıkararak cevap verdim.

"Biz buradan geçmiştik zaten."

"Nerden biliyorsun?"

"Ayak izleri var."

Etrafa bakıp ona döndüm. Endişeli duruyordu. Yüzü buz tutacaktı artık.

Yere oturup ayaklarımı kendime çektim.

"Donarak öleceğiz, yapacak bir şey yok. Ölmeden önce söylemek istediğin bir şey var mı?"

Göz devirerek yanıma oturdu. Ellerini birbirine sürtüyordu.

"Benden hoşlanıyor musun?"

"Hayır, diğer soru?"

"Hiç düşünmedin bile ya, yuh!"

Sırtını bana dönerek oturduğu yerde küçüldü. Bir şey demedim. Bir erkek bir erkekten nasıl hoşlanabilir? Bir kere ikisinin de pipisi var.

"Benim telefonum odada şarjda, ara Eray'ı gelsinler."

Telefonumu çıkartıp rehbere girdim. Hala şarjı bitmediği için şükrediyordum. Sina da kafasını uzatmış aramamı bekliyordu. Arama tuşuna bastığım an ekran kararmıştı.

"Ne? Ne oldu şimdi ya?"

"Şarjı bitti..." dedim. Allah'ım beni sevmediğini bu kadar belli etmesen mi acaba?

"Ben.. çok üşüyorum." dedi. Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Soğuktan titremeye başlamıştı. Ben de ondan farksızdım fakat onun durumu daha kötüydü. Gözlerini açık tutamıyordu.

Montumu gösterip güldüm. "Satayım?"

"Şu ortamı bile mahvedebiliyorsun."

İki-üç dakika sonra gözleri iyice kapanmaya başlamıştı. Üzerine giydiği şey çok kalın değildi.

"Sina, kapatma gözlerini."
"Sina."

"Benim adım Sina değil." dedi. Zar zor söylemişti.

"Isı kaybetmememiz gerek." dedim. Ellerini birbirlerine sürtmeye devam ediyordu.

"Sana sarılmayacağım."

"Sen bana sarılma, ben sana sarılırım."

Dibine kadar girip kollarımı beline doladım.

Enes, ne yapıyorsun a m k ?

***

bence de yakışıyor mu?

çinliWhere stories live. Discover now