《15》

23.1K 1.1K 155
                                    

Yorumlayın...

1 hafta sonra...

İki kişilik bir aile olabilecek en güzel aileydi benim gözümde. Birbirinizden başka kimsenizin olmaması sizi her seferinde birbirinize muhtaç kalıyordu ve bu şekilde aranızdaki bağ git gide güçleniyordu. Sanırım Martin ile ben böyleydik...

O hastaneden çıktığından bu yana, hastalığından önceki zamana nazaran evde hiçbir şey değişmemiş gibiydi ama her zaman buz dağının görünen kısmı doğru değildi tabi ki. Görünenin aksine birçok şey değişmişti.

Bana karşı her zaman çok rahat olsa da fark ediyordum ki bu sıralar bazı şeyleri iki kere düşünmeden yapabiliyordu. Sarılması, öpmesi ve bazen kurduğu ima saklı cümleleri. Biliyordum ki bunları yapabilmesindeki alt yapıyı ben kendi ellerimle oluşturmuştum.

Onun bahçedeki sarı pufun üzerinde kitap okuduğunu bilmek... Güzeldi. Evde olduğunu bilmek ve kafanı çevirdiğin zaman onu görmek gerçekten güzeldi. Yokluğu asla kapanmayacak kanayan bir yara gibiydi ama varlığıyla sanki o yara hiç açılmamış, günlerce sızlamamış gibiydi. Kısacası çok tuhaftı.

Elimdeki ballı süte son kez baktıktan sonra bahçeye, Martin in yanına doğru ilerledim. Bunun hoşuna gitmeyeceği barizdi. Adım seslerimle kafasını kaldırıp beni gördüğünde gülümsemiş, bakışları elimdeki süte kaydığında gülümsemesini silip göz devirerek beni yanıltmamıştı. Bu sütü dokuz aydır ona zorla içirdiğim için pişman değildim. Belki de bunun sayesinde 180 i aşan bir boyu vardı.

-Jenn istemiyorum.

Her zamanki diyaloğumuza giriş yaptığımızda neden her seferinde itiraz ettiğini anlamıyordum. En sonunda o sütü öyle ya da böyle içiyordu sonuçta.

-İstemeyebilirsin tabi.

Umutla bana baktığında omuz silktim.

-Ama istememen içeceğin gerçeğini değiştirmiyor.

Yanındaki yeşil pufa oturup büyük cam bardağı ona uzattığımda elindeki kitabı çimlerin üzerine bırakmıştı.

-On sekiz yaşındayım Jenn.

-Ama hala benim küçük bebeğimsin.

Dudaklarını ıslattığı sırada kaşlarını çatmıştı.

-Jenn bir kaç yıla sen benim küçük bebeğim olacaksın biliyorsun değil mi?

Sessiz kaldığımda elimdeki bardağı almıştı.

-O zaman bende seninle oyunlar oynayacağım.

Tehditkar çıkan sesine anlam veremediğim o zaman diliminde bir dikişte bardağın içindeki sütü bitirmişti.

-Seninle oyun oynamıyorum ki.

-Ben oynayacağım. Aklımda güzel birkaç oyun bile var.

Elindeki bardağı da kitabının yanında koydu. Elleri omzumu kavrayıp beni göğsüne çektiğinde ona bakıyordum.

-Bana süt getirmeni istemiyorum.

-Ama sağlıklı.

-On sekiz yaşındayım jenn ve senin için içmekten bile bıtkım, sevmediğimi biliyorsun.

-Haftada bir kere?

Ofladığını duyduğumda şansımı tekrar denedim.

-İki haftada bir kere?

-Jenn!

-İyi tamam yok sana süt falan.

-Güzel anlaştığımıza sevindim.

Domestic Where stories live. Discover now