quite pink

1.9K 179 45
                                    

İngiltere'nin minik kasabası Blockley hayat dolu bir yerdi. İnsanları düzgün ve çevresi oldukça temizdi.

Sevgili Bayan Lily ve ben hayatımıza burada devam ediyorduk.

O benim olmayan ve asla tanıyamadığım annem gibiydi. Çocukluğumdan beri yanımdan ayrılmayan beni kolları arasında sevgi ile büyüten nazik bir kadındı.

Doğruyu söylemek gerekirse bu küçük kasabanın bir çiçekçiye ihtiyacı vardı, insanları topladığım çiçeklerin sevgisiyle beslemek istiyordum.

İnsanlar sevdiklerine özel günlerinde çiçek hediye edip o kişiyi dünyanın en mutlu insanı yapabilirlerdi.

Ya da sıradan normal bir günde verilen çiçek o günün çok anlamlı geçmesini sağlayabilirdi.

Çiçeklerin öyle güçleri olduğuna inanıyordum ki, hayatı bitmiş bir insanı bile tekrardan hayata döndürebilirlerdi.

Bundan dolayı Bayan Lily ile bir çiçekçi dükkanı açmaya karar vermiştik. Aylarca her şeyi hazırlamıştık. Bütün gerekli şeyleri ayarlamıştık.

Nihayet bugün açabilmiştik.

Bu dükkan için sokağın köşesinde uygun bir yer bulmuştuk.

Fakat bir sorun vardı.

Sokağın tam köşesinde pespembe çiçekleri olan bir ağaç vardı.

Dükkanı istediğimiz şekilde yapacak olan adam ağacın kesilmesi gerektiğini yoksa zorluk çıkaracağını söylemişti.

Ama ben o ağacın kesilmesi yerine dükkanın içinde güzel bir dekor olarak kullanılmasını istemiştim.

Kalbim, yapay bir bina için o güzelliği canından edemeyecek kadar temizdi.

Zorla bunu kabul ettirsem de başarmıştım. O çiçekleri pembe olan ağaç artık dükkanın içindeydi. Dalları dükkanın dışına çıkacak şekilde de ayarlanmıştı.

Ve ben onu dükkanın yapım aşamasında bile her gün gelip sulamıştım.

Ağacın dallarına pembe ipler asmıştım, dükkana gelen insanlar istedikleri şeyleri dileyip gerçekleştirsin diye.

Bu güzel ağaç herkesin sevgisini kazanırsa onlara hediye olarak dileklerini verebilirdi.

Aylarca yaptığım gibi bugün de onu yeni yerinde mutlu olması için çiçeklerinden sevip güzel sözler mırıldanıyordum.

Onu böyle rahatsız etmiş olmalıydık. Bu düşünce asla aklımdan çıkmıyordu. Ona tüm sevgimi vermeliydim.

"Jungkook, bu ağaç çiçekleriyle kalıyorsa o da senin sayende evlat."

Parmağımı çiçeklerine bile değdirirken nazik davranmaya çalışıyordum. Onu gerçekten incitmek istemezdim.

"Bayan Lily, o sevgiye muhtaç. Köşe başında bu binaların arasında yıllarca tek başına kalmış ve öylece büyümüş."

Sırtımı sıvazlamıştı.

Bayan Lily hayatım boyunca aldığım bütün kararlarda yanımda olmuştu. Hâlâ da olmaya devam ediyordu.

Aslında o ağaç sokağın köşesinde yıllarca tek başına kalmamıştı, o ağaç bir çocuğun muhteşem sevgisiyle büyümüştü.

Aslında o ağaç sokağın köşesinde yıllarca tek başına kalmamıştı, o ağaç bir çocuğun muhteşem sevgisiyle büyümüştü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
boy with pink flowers | jikookWhere stories live. Discover now