0.1• 'Var Oluş ve Düşüş'

44.4K 2.6K 452
                                    

🎵Rok Nardin- The Devil

İlgilenenler için, kitaptaki mitolojinin doğuş kısmını anlatan bölüm burasıdır. (Kafa karıştırıcı değil.) Asıl hikaye diğer bölümde başlamaktadır. Dilerseniz direkt diğer bölüme geçebilirsiniz ♥


Dünya, ateşten ve külden yaratıldı.

İnsanlar, topraktan yoğruldu, rüzgarla savruldu. İlk nefesleri bakir ciğerlerine girdiğinde duygular hayat buldu. Bilinmeyene duyulan merakla başladı her şey. Ardından ölüme karşı şapkasını çıkarıp meydan okur gibi yaşama isteğiyle doldular. Ve sonra insan, sevilmeyi arzuladı. Bir kadının kirpiği arasında mezarlık kurmaya hevesli olan adam, tutkuyla sevdi.

Her şey tutkuyla devam etti. Tanrılar, insanların içinde şekillenmeye devam etti. Onlara isimler verdiler. Aşk, yaşam, ölüm...

İnsanoğlu, Tanrılar tarafından yaratıldı. Tanrılar, insanoğlunun inancıyla var olmaya devam etti. Onlar bir ihtiyaçtı. Duyguların anlamlanması için bir araç, imkansız durumlarda bile birine dayanma isteğiydi. Tutkunun Tanrısı, ilk var olan Tanrı'lardan biri oldu. İsimler değişti, diller birbirine karıştı. İnsanoğlu gelişti. Tutkunun Tanrısı kâh unutuldu, kâh hatırlandı. Fakat onu hatırlayan birileri her zaman vardı. Tutkuyla yaşamaya devam edenler olduğu sürece her zaman var oldu.

İnançlar değişti, her insanın dileğine karşı küçük tanrılar ortaya çıktı. Bazı duygular ise dünyada ölümle dolu bir fırtına estirdi ve ölü tanrıları tekrar doğurdu. Nefretin Tanrısı, yirmi birinci yüzyılda insanların zihinlerine fısıldarken, insanlar onu yaşatmaya devam etti. Onu ne gördüler, ne de hissettiler. Duygular bir tanrıyı besleyen en önemli şeydi.

Tutkunun Tanrısı ise yavaş yavaş yok olmaya başladı. İnsanlar hayata karşı olan heyecanlarını kaybetti. Aşka duyulan tutku, karla birlikte eridi ve gökyüzünde yağmur oldu. Yaşama olan tutku, kendini makinelere ve sessiz notaların intiharına bıraktı.

Tutkunun Tanrısı, ufak tefek şeylerle bu dünyaya bağlıydı. Yarası gücünü köreltirken bir insan bedeninde sıkışıp kalmıştı.

Böylece yüzyıllar geçti.

Alev almış bir yara tanrısal bedeninde ilerlerken gücünü korumaya çalıştı. Fakat şimdi bile görüşünden diğer tanrıların silindiğini anlıyordu. Bunun neyin cezası, neyin ödülü olduğunu bilmiyordu. Tutkunun Tanrısı dünyaya tepeden bakmaya devam etti. Tutku, her yerdeydi. Gittikçe azalıyordu; mekanikleşiyor, yok oluyordu. Yine de var olmaya devam edecekti. Böylece Tutkunun Tanrısı da var olacaktı.

Dünyaya gittikçe yaklaştığını hissediyordu. İlahi bedenini, ruhunu terk ediyor; fani dünyaya doğru çekiliyordu. İlkel, insanlara ait bir duygunun içini kapladığını hissediyordu. Bu duygunun adı korkuydu. Artık ne yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Varlığı bir insan bedenine sıkışmaya başlamıştı. Benliğini dünyanın ortasında bulana kadar bu devam etti.

En sonunda ilk defa sahip olduğu bir bedenle dünyaya ayak bastı. Dizleri üstüne çökmüş, yapılı bir vücutta kısılı kalmıştı. Kumlar insan bedenine yapışıyor, onu rahatsız ediyordu. Tutkunun Tanrısı kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Ardından bir bebeğin dünyaya gözlerini açışı gibi gözlerini zorlukla araladı. Dolgun dudakları arasından kesik kesik nefes alıyordu. Gerilmiş boynundaki damarlar kendini belli ediyordu. Koyu kırmızı irisleri karanlığın içinde parlarken gözlerini kısıp gökyüzüne baktı.

Unutulmadığı sürece var olmaya devam edecekti.


"Seni unutmayacağım. Seni unutmayacağım ama sen, beni unutacaksın."


Ve artık ilk bölüme geçebilirsiniz! Ana karakterimiz Jinava ile tanışma zamanı :3

İnstagram hesaplarım•
Kişisel: ilimaei
Blog Hesabım: Limaeibooks
Kitaplarımla İlgili Paylaşımlar: limaeiwattpad

Twitter: ilimaei

Spotify: Limaei (Kitap için oynatma listesi: Tutkunun Tanrısı)

TUTKUNUN TANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin