2.0

9K 631 133
                                    






Dizlerim yere sürtünerek sert bir şekilde yere kapaklandığımda aynı zamanda kafamda sahnenin yüksek basamağına çarpmıştı.

Acıyla inledim. "Lütfen...lütfen ışıklar açılmasın." diye fısıldadım.

Ve ışıklar açıldı.

Gözlerimi sımsıkı yumdum.

Anlımdan aşağa doğru süzülen sıcak şeyin ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordum.

"Hayır...hayır." diye inledim.

Neden hiçbir şeyi beceremiyordum.

Gözlerimi açmak istemiyordum. Karşımda bana acıyarak bakan, dalga geçen insanları görmek istemiyordum.

Artık çok geçti.

Kulaklarımı dolduran gülüşmeler,şaşkınlıkla tepki veren sesleri engel olmak mümkün değildi artık.

"R-rose!"

"Oha anlı kanıyor!

"Bu kız yine rezalet!"

Dudaklarım titremeye başladı. İnsanlardan nefret ediyordum. Onların acımasız eleştirelerini duymaya katlanamıyordum artık.

"R-rose iyi misin? Lütfen kalk." Lisa'nın endişeli sesi yakından gelmeye başladı. Elini omuzlarımda hissettim yüzümü kapatan saçlarımı geri çekmeye çalıştı.

Ellerinden kurtulmaya çalıştım. Yerden destek alıp ayağa kalktım. Bütün gücüm çekilmiş gibi hissediyordum.

Gözümden akan yaşları elimin tersiyle sildiğimde elime anlımda yüzüme doğru akan kan bulaşmıştı.

Oradan ayrılmak istiyordum. Kimsenin bana yardım etmesini, sorgulamasını istemiyordum.

Titreyen bacaklarımla sahneden inip bana seslenen Jisoo Ve Tae'yi umursamadan topluluğun arasından geçmeye çalıştım.

Çıkmak...çıkmak istiyordum buradan.
Birinin bileğimi sertçe kavradığını hissettim. Bedenim beni çekiştiren kişinin peşinden gidiyordu.

Karşı koyacak gücüm bile yoktu.

Gürültüler kesildi.

Sırtım soğuk duvara yaslandı. Bileğimi tutan el tutuşunu gevşetti. Ama ben kendime gelemiyordum. Gözümün önünden o yabancı gözler gitmiyordu.
Üzerime geliyorlar gibi hissediyordum.

"Geçti." dedi biri. Sesi yakından geliyordu. Bu sesin sahibini tanıyordum. Ama onu göremiyordum.
Ben hala düştüğüm yerdeydim insanlar hala bana bakıyordu. "Sakin ol Rose."

Adım dudaklarından melodi gibi döküldü. Sesinin güzelliğine ağlamak istiyordum. Onu görmek istiyordum.
O neden yoktu.

"Siktir...Noluyor lan?" Elini omuzlarımda hissettim. "Rose? Bana bak."

Transa geçmiş gibi titriyordum. Ve insanlar üzerime üzerime geliyordu. "Hayır...lütfen lütfen gelmeyin." diye inledim. Omuzlarımı tutan ellerden kurtulmaya çalıştım. "Bırak!" diye bağırdım.

"Güvendesin. Sakin ol!"

Omuzlarımdaki eller daha sıkı tutmaya başladı. "Benim...benim Jungkook."

Parmaklarını çenemde hissettim. Boğazımdan bir hıçkırık koptu. Önümdeki bedeni göremiyordum. İteklemeye çalıştım onu. "Bırak! Ne olur gelmeyin."dedim yalvarırcasına.

"Kendine gel! Kimse yok sakin ol!"

Kollarını belime sarıp beni kafeslediğinde sertçe sıktı. Hareket etmeme engel oldu. "Geçti...geçti Rose. Sakin ol." kulağıma yakın bir yerde fısıldayan sesini duydum.

Kafam boynuna gömülmüştü. Gözlerimden akan yaşlar boynunu ıslatıyordu. Ellerini sırtımdan sürterek omuzlarıma çıkardı. Beni biraz daha göğsüne bastırdı. "Sadece şok geçirdin. Güvendesin."

Gerçekten güvende miydim?

Herşeyi unutmak istedim.

Beni ittiği günü, haksız yere suçladığı günleri unutmak istedim.

En önemliside yarın benim yüzümden diskalifiye olacağı gerçeğini aklımdan silmek istedim.

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.
Now Or Never, rosekook [Tamamlandı]Onde histórias criam vida. Descubra agora