Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum

2.7K 230 142
                                    

''Sen attın bilmeden kuyuya taşı|
Dinemez yankısı mahşerde bile''

Ahmet Akif Varlı

Yanında asistan olarak görev yaptığım hoca bugünlük ders anlatma işini bana bırakmıştı. Neyse ki dersin sonuna gelmiştik artık. ''Evet arkadaşlar, sorusu olan var mı?'' diyerek sınıfa göz gezdirdiğimde kimseden ses seda çıkmadı. ''O zaman dersi bitiriyorum. Çıkabilirsiniz.'' dedim ve pencereye doğru yürüyüp mermerin üzerine bıraktığım çantamı aldım. Sınıfa bir uğultu hakim olmuştu ve herkes sınıfı boşaltıyordu. Derin bir nefes verip çantanın fermuarını kapattım.

''Hocam, benim bir sorum olacak size?''

Duyduğum ince ses üzerine arkamı döndüm. Sınıfta sadece ikimizin kaldığını fark etmem gerilmeme neden olmuştu. Neyse ki kapı açıktı. Cümlenin sahibi olan kıza kısa bir bakış attığımda içimde başını dertli dertli iki yana sallayan bir adam emojisi oluşmuştu. Kızıl saçlarının bir tutamına parmağını dolamış, başını hafifçe yana eğmiş ve delici bakışlarını bana yöneltmişti.

Çantamda bir şey arıyor edası vererek konuştum. '' 'Sorusu olan var mı?' dediğimde sormanızı tercih ederdim. Normalde cavaplamam ama bu seferlik cevaplayayım. Buyrun?''

''Ben Helin.'' dediğini duyduğumda elini de uzattığını fark ettim. Uzattığı eline kısaca bakıp görmemezlikten geldim. Resmiyetimi bozmadan sürdürdüm konuşmamı. ''Sorunuz neydi Helin Hanım?''

Tahtanın önüne doğru yürüyüp parmağı ile bir yeri gösterdi. ''Burada neden böyle yaptığınızı anlamadım?''

Çantama koyduğum kalemi alıp tahtaya yaklaştım ve nedenini açıklamaya başladım. Bir kaç dakikada sonra bitmişti bile. Sonucu tekrar yazıyordum ve kalemi tahtadan çekecektim ki elimin üzerine yayılan ısı nedeniyle kaşlarımı çattım. Kalemi elimden almış, alırken de gereğinden fazla parmaklarıma temas etmiş, gereğinden fazla uzun durmuştu orada eli. ''Ya sabır.'' çektim ve ''Bunu yanlış yazdınız.'' diyerek parmağı ile bir rakamı silip yerine yenisini yazan kıza çatmamak için kendimi zor tuttum.

''Doğrusunu görmeniz güzel. Başka sorunuz yoksa gitmem lazım.''

Kalemi bana geri uzattı. Ucundan tutarak aldım ve çantama geri koydum. Sınıfı terk etmesini bekliyordum ama pencereye doğru peşimden gelmişti. ''Bir şey daha sorabilir miyim? Özel ders veriyor musunuz?''

Net bir şekilde ''Hayır.'' yanıtını vermeme rağmen ısrarcıydı. ''Peki vermeyi düşünüyor musunuz? Düşünmüyorsanız da bir düşünseniz? Benimle özel olarak ilgilenmenizi isterim, hocam.''

''Vermiyorum. Vermeyi düşünmüyorum. Şimdi müsaadenizle.'' deyip sınıfın kapısına doğru yürümeye başladım. Arkamdan seslenip ''Normalde ders harici soru cevaplamadığınızı söylediniz ama benim için cevapladınız. Teşekkür ederim. Bunu bir umut dalı olarak göreceğim.'' demesi beni çıldırtmıştı. Adımlarımı hızlandırıp kendimi bahçeye zor attım.

Bu gençler ne hale gelmişti böyle? Beni gerçekten seven ve bakmaya, konuşmaya, mesaj atmaya kıyamayan bir kızdan sonra fazla boğucu geliyordu tüm bunlar. Fazla boğucu. Genzimi bir duman sarmış gibi hissediyordum. Nasıl elime dokunma cüretini gösteriyorsun sen ya nasıl? Hem hocam deyip hem flörtünmüş gibi nasıl konuşabiliyorsun?

Yırtık RuhWhere stories live. Discover now