7.Bölüm (Sırlar)

En başından başla
                                    

"Şaşkınlığından durumu anladığını varsayıyorum."

Nefesim kesilmişti. Mystogan'a hep saygı ve hayranlık duyardım. Onun başarılarını ve krallık için yaptıklarını her duyduğumda göğsüm kabarırdı ve şimdi o karşımda mı duruyordu? Hem de bir kahin olarak?

Ama aynı zamanda ona ve Kutsal Ordu'ya çok kızgındım. Hem de gözümü kırpmadan onlardan birini öldürebilecek kadar. Bu adil değildi. Değildi işte!

İçimdeki çalkalanmayı tekrar bastırmaya çalıştım ve "Neden?" diye sordum yumruklarımı sıkarken... "O zaman neden..." Gözümden bir damla yaş akarken onun yakasına yapışmaktan alıkoyamamıştım kendimi.

Bağırarak "O zaman neden krallığın alınmasına izin verdin?! İzin verdiniz?!" diye bağırdım. "O gece.. O gece herkes size güveniyordu. Herkes sizin gelip onları kurtarmanızı bekliyordu... Ben de dahil... Herkes..."

Yakasından elimi çekip yerime geri otururken sesimin titrediğini fark edip susmaya karar vermiştim belki bir cevap verir diye. "İstedim." Demişti suratında pişmanlık dolu bir ifadeyle.

"Ama bu olay olmadan bir kaç ay önce herkesten gizli bir şekilde kral bütün orduyu terhis etti. Bizimle iletişime geçene kadar krallığa adım atmamızı yasakladı ve ne olursa olsun diyerek sanki bir şeyin olmasını bekliyormuş gibi üstüne bastırdı bunun. Bir şey olmasını bekliyordu ve müdahale etmemizi özellikle istemedi."

Gözümden akan yaşları sildim ve aklımdan o kara geceyi atmaya çalışıp dik durdum. "Kral ile görüşüyor musun?" Diye sordum hiçbir sır istemediğimi belli edercesine.

Bir süre cevap verip vermemek arasında gidip geldikten sonra "Evet." demişti. "Kutsal Ordu ile iletişime geçti. O olayın olduğu gece, her birimizi toplantı yapmak için yeraltına çağırdı."

"Yani kralın yerini biliyordun!"

Başını eğip "Üzgünüm Erza." demişti. "Söylemek istedim hatta bunu krala da önerdim ama Acnologia bu işin herkesten gizli tutulmasını istedi."

Bunun için kızgındım evet ama eğer bana bir emir verilseydi ne olursa olsun ben de onu yerine getirirdim. Krala olan sonsuz güvenimden dolayı öl dese bile ölürdüm. O yüzden Jellal'in ne hissettiğini az çok anlayabiliyordum.

Bir parçam keşke emirlere karşı gelip şehrini kurtarsaydı diyorsa da diğer parçam kral bunu yapmamalarını emrettiyse ona güvenmesi çok normal bir karar diyordu. Ben olsam aynısını yapmaz mıydım bilmiyorum ama tek bildiğim artık geçmiş pişmanlıklar için çok geç olduğu.

Derin bir nefes aldım ve sorulacak tonla sorum olduğu için şimdilik bunu rafa kaldırmaya karar verdim. Sakinleşince "Tamam, dedim. "Peki ya Ultear olayı?"

"O benim için değerli bir yoldaştı, hala Kutsal Ordu'dayken bize çırakları eğitme görevi verilmişti ve bazı görevlere onlarla birlikte çıkmamız tembih edilmişti. Bize sunulan askerlerden istediğimizi seçme hakkına sahiptik ve ben gözlemlerime dayanarak onu seçmiştim. Çok uzun süre sırt sırta savaştık ama sonra..."

"Sonra ne?"

"Karanlık Krallığın içine girdiğimizde..." Sözünü bölüp "Orda ne işin vardı?!" diye sordum. "Orası... Bir cehennem. Girenlerin çıkamadığı korkunç bir yer, neden öyle bir yere gittiniz?"

"Görev gereğiydi. Sadece bir anlaşma yapıp dönmemiz gerekiyordu, iki taraf da bunu onaylamıştı ama oraya gittiğimizde Ultear onlar için çok değerli bir şeyi çalıp ortadan kayboldu. Bunun içinde beni sorumlu tuttular."

"Jellal..." Elini tutup gözlerime bakmasını sağladım. "Gerçekten Mystogan'san Karanlık Krallık bile olsa onları devirebilirdin ama yapmadın..." Gözlerini kaçırınca anlamıştım. "Çünkü hırslarını senden çıkarmalarını istedin, böylece onun peşine düşmeyeceklerdi...."

Omuz silkip "Bir sebebi olduğunu düşündüm. Çırağımdan o kadar kolay vazgeçemezdim, onunla birlikte uzun zaman geçirdim." demişti gözlerini benden ayırmadan.

"Bu kadar iyi olmana lanet ediyorum."

"Bazen ben de."

Merakla "Peki ya Romeo?" demiştim bu sefer. "Onunla nasıl bir ilişkin var?"

"Onunla bir görev dönüşünde tanıştım... Doğrusu bir katliam sırasında. Grimiore Heart Krallığı'nın askerleri Renk Kabilesini sırf güçlerini çalmak için katlettiğinde ordan geçiyordum. Kalan halkı kurtardım ama kabilenin çoğu yok olmuştu."

"Romeo için çok zor olmuştur, üstelik bu olay o hala küçük bir çocukken olmuş olmalı..."

"Evet, beş yaşında falandı sanırım. Kabilesini kurtarınca ordan ayrılmak istedim ama güçlenmek istediğini söyleyip benimle gelmek için yalvardı."

Kendi çocuğundan bahseder gibi bir övünçle "Gözlerinde bir bakış vardı, Erza." demişti. "Onu görmeliydin. Beş yaşındaki bir çocuk değilde büyük bir adamdı sanki."

Tebessüm ederek "İnanırım." dedim. "Romeo her zaman büyük bir adam gibi davranıyor. Kendine bu kadar güveniyor olması da senin sayende olmalı. Onu iyi yetiştirmişsin."

Gülümseyerek "Teşekkür ederim." dedikten sonra "İşte böyle tanıştık." demişti. "Onu gözetimime aldım, eğitimiyle ve diğer tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendim. Yatılı bir okuldaydı ama onu sürekli görmeye giderdim. Kasabadakiler yüzümü bilmediği için arada bir özgür olmak güzel oluyordu."

Yutkunarak "Ultear da seninle gelir miydi?" diye sormuştum. "Ah, evet." Diye cevap vermişti eski günlerin neşesi üzerine bir an için yerleşince. "Romeo onu bir anne gibi severdi. O yaşta bağlanabileceği tek kadın figürü oydu."

Burukça gülümseyip "Seni de baba gibi sevdiğine göre bir aile gibi olmalısınız." demiştim. İma ettiğim şeyi anladığını belli eden bir bakış atmasına rağmen susmuştu.

Bu da içimdeki kıskançlık hissinin artmasına neden olmuştu çünkü ilişkilerini yine belirsiz bırakmıştı ama şu an bunun yeri olmadığı için bir şey dememiştim. Kısa süreli bir sessizlik sarmıltı etrafımızı...

Hala elini tuttuğumu fark edinceyse utanarak çekmeye yeltenmiştim ki elimi bırakmamıştı. "Eee?" Demişti beklenti dolu bir sesle. "Soruların bu kadar mı? Daha fazla bir şey sormayacak mısın?"

Boğazım düğümlenmişti ve dilim tutulmuştu adeta. Ona hislerden kastının ne olduğunu sormak istiyordum ama düşündüğüm şeyse de değilse de ne tepki vereceğimi bilmiyordum.

"Konuşmak istediğim son bir konu var Erza. Bu kralla olan görüşmelerimin, ya da geçmişimin dışında geleceğimle ilgili bir konu." Gözlerime baktıktan sonra tedirgince gülümsemişti. "Aslında geleceğimiz ile ilgili bir konu."

Ölüm Şehri : SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin