2. Bölüm (Güven)

492 118 88
                                    

Kızıl saçlı savaşçı gözlerini açtıktan sonra hiçbir şey düşünmeden doğrulmaya çalışmıştı. Sızlayan yaraları veya ona ne olduğu umrunda değildi. Aklındaki tek şey Wendy'nin nerde olduğuydu.

Tok sesin "Kafanı biraz aşağıya eğmen yeterli." demesiyle yatağın yarısına kafasını koyarak baş ucunda uyuyakalmış Wendy'i görmesi bir olmuştu güzel kadının.

Huzurlu bir gülümseme yayılmıştı suratına önce. Sonra nerde olduğunu anımsayarak kafasını tok sesin sahibine dikti. "Nerdeyim ben?"

Sandalyede oturan mavi saçlı adam gayet rahat bir tavırla "Evimde." demişti. "Kucağıma bayılmandan sonra sizi götürecek daha iyi bir yer gelmedi aklıma."

Kucağıma bayıldın tabiri genç kadına o anı hatırlattığında utançla kafasını yana çevirmişti. Koruma görevi sırasında bayılmak gibi bir güçsüzlük sergilemiş olmak moral bozucuydu onun için.

Aynı ses bu sefer yumuşak bir tonla "Ensişelenme, Erza." dediğinde kendi ismi ilk defa genç kadının kulağına bu kadar güzel gelmişti bir an.

"Elinden gelenden fazlasını yaptın sen."

Cevap vermedi, Erza. Onun yerine sarılmış yaralarına baktı. Her yerinde bandajlar vardı ve kıyafetleri değiştirilmişti. Kendini daha iyi hissediyordu ama hala güven konusunda bir sıkıntısı vardı.

Adam bunu da biliyormuş gibi "Yaralarını tedavi eden prensesti." demişti genç kadının daha önce hiç görmediği kadar sıcak bir gülümsemeyle.

"Buraya geldiğimizde 'Eğer onu tanımadığı birinin tedavi etmesine izin verirsem bana çok kızar.' dedikten sonra ilaç yapmak için sabaha kadar uğraştı."

Gülümseyerek güzel prensesin saçını okşamıştı Erza. Aynı zamanda da onu uyandırmamaya çalışırken "Teşekkürler." diye mırıldanmıştı.

Genç adam tereddütlü bir sesle "Bandajlara yardım etmek zorunda kaldım. Seni hareket ettirmekte zorlandı çünkü." dediğinde bilinci yokken ona dokunmuş olan bu adamı düşündüğünde küçük bir heyecanlanma yaşamış olsa da üstünde durmamaya çalışmıştı Erza.

Bundan daha önemli olan dün geceden beri onlara yardım etmeye çalışan insanlara kabalık yapmaya devam ediyor oluşuydu ve bu davranışı kendine birazcık bile yakıştırmıyordu.

Gözlerini mavi saçlı adamın keskin gözlerine dikip "Teşekkürler." dedi. "Pek iyi bir tanışma olmadı, kabalığım için bağışlayın ama anladığınız üzere zor bir durumdaydık."

Genç adam kafasını geriye doğru atıp gözlerini kapattı. Boşta kalan bir kolunu gözünün üstüne yavaşça atıp "Zor durum, ha?" diye mırıldandı. "Bence yaşananlara rağmen gayet iyi durumdaydınız."

Erza bu adama çok fazla şey sormak istediğini fark edince yataktan kaltı ve yerine yavaşça Wendy'i yatırdı. Tüm gece kendisi için uğraştığını düşününce bu yorgun surat ifadesine gülümsemişti güzel kadın.

Kadının başka yerde konuşmak istediğini anlayan genç adam ayağa kalkıp kapıyı işaret ederek "Lütfen önden buyrun." dedi ve kibarlık gösterdi genç kadına.

Salona geçtiklerinde adının Romeo olduğunu  hatırladığı o çocukla karşılaşmışlardı yine. Genç adam ona gülümseyerek "Prenses ve Bayan Scarlet için kahvaltı hazırlar mısın?" diye sorduğunda çocuk gözlerini bir anlığına kızıl saçlı kadına dikse de sonra tedirgince çekip "Tamamdır!" demişti.

Erza çocukları severdi bu yüzden Romeo ona soğuk baktığında ruhunda bir kırılma hissetmişti derinden. Gerçi ona kızamazdı, dün suratına kılıç dayamıştı ne de olsa.

Ölüm Şehri : SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin