7| duygularla kavrulan benliğim

1.6K 218 84
                                    

aslında bu bölümü, taslaktaki onuncu bölümü tamamlayınca atacaktım ama dedim ki okul açıldı, kıyak olsun

oldu mu peki :"D

"Hazırsanız kaydı başlatıyorum." Ertesi gün ön eleme videosunu çekmek için ek bir buluşma ayarlamıştık. Chaeyeong abla bize dönüp kaydı başlatmak için sordu. İkimizden de onay alınca kaydı başlatmış ve geri yerine oturarak gitarını kucağına almıştı.

Birbirimize baktıktan sonra kafalarını hafifçe salladılar ve ilk girecek kişi olan Chaeyeong abla için ses verdim. Parmakları telleri nazikçe okşarken devreye ben de girmiş, ona eşlik etmeye başlamıştım. Bir süre sonra Donghyuck yayı tuttuğu eliyle telleri itiyordu. Ortamı dolduran hoş melodi iyi hissetmemi sağlamıştı.

Chaeyeong ablanın solo kısmı gelirken Donghyuck ellerini tellerden çekmiş ve bizi izlemeye başlamıştı. Üzerimde gezinen bakışlarını hissetmek beni geriyordu. Bir yandan da oldukça heyecanlanıyordum.

Benim kısmım gelirken gitar susmuştu. Titreyen ellerim, yanlış bir tuşa basacakmışım hissi verirken nefesim kesik. Gergince tuşlara basarken Donghyuck'un da solosu akıp geçmiş, parça sonlanmış, bir vuruş dinlenmiştik. Chaeyeong abla ayağa kalkıp videoyu durdurduktan sonra birazdan videoyu yollayacağını ve dağılabileceğimizi söyledi. Merkezden çıkarken Donghyuck'un omzunu dürttüm.

"Benimle kedi için bazı eşyaları almaya gelir misin?" Neden bahsettiğimi anlamış gibi yüzüne bir sevinç hakim oldu.

"Tabii! Bildiğin bir yer var mı?" Kafamı salladım. Kuzenimin bir kedisi vardı ve onun sıkça alışveriş yaptığı yerden başka bildiğim yer de yoktu.

"Gidelim mi o zaman?"

"Olur." Yürümeye başladık.

"Ona bir isim vermiş miydin?" Kafasını iki yana salladı.

"Hayır. Sen koyarsın herhalde."

"Birlikte koysak daha güzel olmaz mı? O kadar süre bakmışsın sonuçta. Tabii istersen." Parlayan gözlerine yol açmak hoşuma gitmişti.

"Gerçekten mi? Çok isterim!" Gülümsedik öylece. Sessizce yürürken durağa varmıştık.

"Çok uzakta mı gideceğimiz yer?" Omuz silktim.

"Hayır. Birkaç durak sonra. Hava çok soğuk. Kansızlığın olduğu için daha çok etkilenirsin diye düşündüm."

Başını hafifçe yana eğdi ve genişçe gülümsedi. "İlaçlarımı ihmal etmiyorum artık. Sorun yoktu aslında. Ama teşekkür ederim." Konuşmamızı yarıda kesen gelen otobüstü. Birkaç adım sonra sıcak hava etrafımızı sarmıştı ve ikili bir koltuğa oturmuştuk. Otobüs sarsılarak hareket etmeye başlayınca Donghyuck telefonu ile kulaklığını çıkarttı. Benimle konuşmak istemediğini düşürken bir teki bana uzattı. Ardından "Uykum geldi de." diye mırıldandı. Başımı sallayarak kulaklığı aldım ve sol kulağıma taktım. Ardından kulağımı bir melodi doldurdu. Bu şarkıyı biliyordum. (isterseniz medyadaki linke bakınızz)

"Bu şarkıyı severim." diye mırıldandım. Hafiften kararan yağmurlu havaya uyuyordu da açıkçası.

"Sözleri çok güzel." Onu onayladım.

"Şey," Biraz çekinerek konuşmaya başladı. "Başımı omzuna yaslayabilir miyim? Cama yaslamak istemiyorum, otobüs çok hızlı hareket ediyor." Öylece kalakaldım. Ardından yutkundum. Gerginliğimin yüzünden okunduğuna eminken "Tabii." diye mırıldandım. Birkaç kez dilim dönmemiş, kısa kelime dudaklarımdan kopmak bilmemişti. Gerginliğimi gizlemek, vücudumdan söküp atmak isterken fark etmediğini umuyorum.

wretched // mark.hyuckWhere stories live. Discover now