3.Bölüm:KAYBOLAN KÜÇÜK KIZLAR

1.4K 46 3
                                    


{ Kaybolmuş küçük kız... Sonra demiş ki " Veda etmedi , veda etmeden gidilir mi? Dönecek..."
Beklemiş. Yatacağız kalkacağız olacak yalanına inanmış. Beklemiş , beklemiş , beklemiş. Aynı yolda , düşürmüş kendini kaldırmaya gelsin babası diye. Ve bir gün , güneşin bulutlara saklandığı bir gün, toplamış cesaretini. Evini bırakmış , kalbini bırakmış... Babasının yolundan gitmiş , onu bulmak için. Ya da sadece öyle sanmış.}

》《


İliklerime kadar donduğumu hissettim.
Biliyor muydu?

Ne zamandır biliyordu acaba? Banyodan çıkarken mi öğrenmişti , yoksa denemek amaçlı mı koymuştu onu , yemek yerken mi görmüştü?
Buna rağmen neden almamıştı benden? Tehdit değil miydi onun için , alması gerekiyordu bıçağı belimden. Almadı...

Zaman kavramı yoktu artık , kaç saat geçti bilmiyordum. Yatağın üstünde yeni doğmuş bebek gibi sarılarak çarşafa yatıyordum. Kımıldamadan , nefes almadan...

Dışarda ses yoktu , pencereden artık ışık girmiyordu. Demek ki gece olmuştu. Uyumuşlar mıydı acaba? Kapı da kilitlenmişti tabi.
Ayaklarım , bedenim kaçmak istiyordu bu evden. Gidebildiği kadar uzağa. Ruhum ise rahattı. Sanki burasıydı sonum. Sonuma gelmiştim.

Su şişesini almadığıma pişmandım şimdi. Düşündükçe kuruyordu ağzım , göz yaşlarım yaşadıklarıma rağmen akmıyordu hala. Sahi o giderken de akmamıştı. Bebekken de akmamış hatta. Çok korkmuş babam , annem öyle anlatmıştı. Hep iyi biri olarak anlattı onu.

Küçücük bir gülümseme hediye ettim dudaklarıma. Sevmişti beni , korkmuştu benim için. Bir kanadımı koparmıştı belki ama uçmayı da vaat etmişti.

Dayanamadım. Düşündükçe yoruluyordum. Yoluldukça uykum geliyordu. Ne kadar rahat olmasam da kapattım gözlerimi. Belki de açmamak üzere.

...

Hışırdama sesiyle hızla açtım gözlerimi. O'ydu.
Onu bütünleştirdiğim koltukta otururken bana bakıyordu. Gözünü kırpmadan.

Hızla kalkıp bağdaş kurarak oturdum. Bir elim yatağın yanına koyduğum bıçağa gitti.
Bana gülümsedi. Ama buz gibi. Ve ben dondum , bir kere daha.

"Ailen özler mi seni?" İlk kez bu kadar kırılgan çıkmıştı ağzından söyledikleri. Naif , paramparça , masumca , üzgünce.
Gözlerimi kırpıştırdım önce. Anlamaya çalıştım. Koyu yeşiller bir parladı hemen söndü sonra. Cevap bekliyordu. Cevap arıyordum.
"Özlemez mi insanı ailesi?"
"Bilmem , özler mi?" Beni mi deniyordu?
"Bilmem ..."

Yavaşça kalktı ve dışarı çıktı. İstediği cevabı verememiş miydim? Sorduğu sorunun cevabını bilmiyordum ki. Biz babam gittikten sonra sadece baktık birbirimize. Hiç görmedik ki.

Ben annemin kan çanağı gözlerine baktım. Annem beni görmedi.
Ben annemin arkasından kapattığı kapılara baktım. Annem beni görmedi.
Ben annemin her gece kilitlendiği odaya baktım. Annem... Beni görmedi.

Şimdi ben yokum. Acaba bana bakıyor mudur o da ? Her gece saklandığım yatağa , yolunu beklerken baktığım pencereye , ya da yastığımın altındaki küçük dünyama...

Yavaşça kalktım yerimden. Büyük bir umutla uzandım kapıya , açıldı. Açık bırakmıştı. Unutmuş muydu acaba o da ?
"Abi kız dışarı çıktı." dedi Barlas olarak tahmin ettiğim kişi.
Gözleri üstümdeydi. Ben ise yere bakıyordum. "Biliyorum." dedi. Umursamadan , öylesine söylemişti.

Bu cevabı alınca hareketlendi ayaklarım yavaşça girdim banyoya. Saçlarım yağlanmaya başlıyordu , sarı saçlarım solmuş ipleri andırıyordu. Ben bağlamıştım onları boynuma , istediğimde öldürüyordum , istediğimde hayat buluyordum.

FerdaWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu