9.Bölüm: BAŞKA PİNOKYO

704 40 11
                                    

{ Canavardaydı aklı.. Korkunçtu belki ama yanında olmuştu ya...

Umut bağlanmıştı bir kere.

Düşe kalka yürüdü yollarda. Kimsesizlikten soğumuştu vücudu. Düştüğü için değil kaldıran olmadığı için acıyordu canı. 

Tam vazgeçtiği anda onu gördü. 

Hem korktuğu hem sığındığıydı. 

Hem kaçtığı hem saklandığıydı.

Hem aradığı hem sakladığıydı.

Uzaktan izliyordu canavar kızı. Bırakamazdı , kendi gibi kimsesiz...

Acaba kimse olurlar mıydı birbirlerine? }

》《

Onun evine gelmiştik. 

Narin'in uyuması , anneme olan kızgınlığım en önemlisi ona olan anlamsız güvenim bu olaya karşı çıkmamı sağlamıştı. Sanki onun çektiği yere gidecek bir lastik gibiydim. Onun çektiği yere kadar esneyebilecek ama bıraktığında ondan bir o kadar hızlı uzaklaşacak.

Dumanı tüten kahveye baktım. Evinde çok bir eşya yoktu. Hatta o kadar sadeydi ki dışarıdan gören biri bu evi hiç böyle hayal etmezdi. Gri yoğundu evinde. Dikkatimi çeken tek şey kocaman pencereler vardı evin. Tüm duvarlarında perdesiz kocaman pencereler.

İçeri girdiğinde elindeki havluyu kafama fırlattı. Gözlerimi kahveden çekip ruhsuzca ona baktım.

"Al da kurulan , ıslak köpek yavrusuna benziyorsun." yüzünü bir sırıtma kapladı. Ona kaşlarımı çatıp havluyla hızlıca saçlarımın nemini aldım. Bana aptal bir çocukmuşum gibi bakıp " Çok işimiz var." diye mırıldandı.

Başını iki yana sallarken bir yandan yanıma adımladı ve tam arkama oturdu. Ellerimden havluyu çekip yavaşça saçlarımı kurutmaya başladı. "Hasta olmanı istemiyorum." Babamdan sonra saçlarımı tutan ilk erkekti.

Ona bakmaya çalışsam da beni engelledi. "Hasta olmak istiyorum." Elleri bir an duraksadı. Ama soru sormadı sanki devam etmemi bana bırakmıştı. "Belki o zaman annem bana bakar." Tebessüm ettim. " Biliyor musun bir kere çok hasta olmuştum. O zaman annem bakmıştı bana hatta çorba yaptı." Gülümsemem genişledi. "Sonra maalesef iyileştim. Bir daha da hasta olmaya vaktim olmadı ki benim." Elleri hala acıtmadan saçlarımı havluyla kuruluyordu. Ama o kadar narin davranıyordu ki sanki hareket etse elinden uçacak bir kelebektim. Ama kanatları ıslak bir kelebek zaten uçamazdı ki.

Hiçbir şey demedi. " Ben de işte boş boş konuşuyorum. Sen aldırma bana." Burnumu çektim.  Arkamdan kalktı ve bu sefer önüme oturdu. " Sanırım istediğin oldu. Hasta olacaksın." 

"Olmam ya. Olmam di mi ? Olmayayım." Ellerimle saçlarıma dokundum. "Bak onlar da kurudu zaten içerisi de sıcc..." Ve bir hapşırık...

Başını sağa yatırdı ve iki parmağıyla burnumu sıktı "Ben sana bakarım ufaklık."

Bu cümleye ihtiyacım vardı. Duyduğum cümle unuttuğumdu. Sıktığı burnum yüzünden sesim garip çıksa ile önemsemedim "Gerçekten mi?"

FerdaWhere stories live. Discover now