•15• Yeni İttifak

Start from the beginning
                                    

"Son koz mu?"dedim şaşkınlıkla. Neyden bahsediyordu acaba?

"Elizabeth'in bir özelliği var. Bir insan hakkında ne hissederse doğru çıkıyor. Bir insanından negatif his alırsa sonunda o insan yüzünden biri zarar görüyor. Elizabeth bize 'o kızı ilk gördüğü günden beri kötü şeyler hissediyorum. O kız bu zamana kadar gördüğüm en kötü insan. O bir tehdit. O bize zarar verecek. O kızdan hiç haz etmiyorum uzak durun ondan.' dedi." Diye açıkladı Octavia. Ağzım açık kalmıştı. Elizabeth ne komplolar kurmuştu.

"Temin ederim ki hiçbir kötü niyetim yok." Kendimi kanıtlamak zorundaymışım gibi hissediyordum.

"Merak etme. Biliyorum. Hepimiz biliyoruz. Hatta Tillman seni hepimizden fazla korudu." Dedi ve sustu.

"Tillman mı?" İnanamamıştım. O soğuk Alman mı beni korumuştu. Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordu. Ve Yeşim ve Noora'ya inanmıyorum. Tillman asla benden hoşlanıyor olamaz.

"Galiba bunu söylememem gerekiyordu. Tillman bana söz verdi biraz sonra söyleceklerimi kimseye söylememem ile ilgili ama sana söylemem gerek."

"O zaman söyleme Octavia. Tillman'ın adını duymak istemiyorum." Paniklemiştim.

"Tillman Valeria'dan başka sahip olduğum tek insan. Değer verdiğim. Bana değer veren. Onun mutlu olmasını istiyorum."

"Bence artık susmam gerek Octavia."

" Anka. Kendinden ve duygularından kaçma."

"Duygularımdan falan kaçmıyorum."

"Bal gibi de kaçıyorsunuz. Ikiniz de. Bak. Tillman'ı ilk defa birine değer verirken gördüm. Artık Valeria mutlu olamayacak. Ben ise umutsuz aşık. Bari Tillman mutlu olsun. Ona şans ver." Dedi içten bir şekilde.

"Octavia. Tillman'ın mutlu olmasını istiyorsan ona karayiplerde 1 haftalık tatil hediye et ama bu yüzyılda kimse sevgi ile mutlu olamaz. O sonsuz aşklar bitti. Artık her aşkın sonunda iki mutsuz insan kalıyor geriye. Her aşkın ömrü var. Sonunda mutsuz olacağımı bile bile bu yola başlayamam."

"Ben öyle olduğuna inanmıyorum. Sadece düşün dedikleri."

"Düşünürüm ama fikrim değişmeyecek. " dedim ve ikimizde bir süre sessiz kaldık.

"Valeria'ya ne oldu?" Diye sordum.

"Bu sana anlatamam Anka. Sana güvenmediğimden değil. Sadece müdüre söz verdik. Bu konuyu kimse bilmeyecek. Sadece 6mız." Dedi ve ayaklandı. "Ben artık gideyim. Beni dinlediğin için teşekkürler." Dedi ve bir şey dememe fırsat bırakmadan gitti.

Gece 12 olunca simsiyah giyinip tiyatro salonuna indim. Hiçbir ışık yanmıyordu ve her taraf kapkaranlıktı. Korkmaya başladım. Yavaş yavaş sahneye doğru ilerledim ve sahneye çıktım. Beklemeye başladım. Sonra bir anda sağdan bir ses geldi.

"Çok trajik. Ama korku filmi çekmiyoruz. Kimse gelip seni sahne ortasında öldürmeyecek Anka. Rahatla." dedi George. Onun sesi olduğunu anlamıştım.

"Çok komik George. Ne yapacaksak yapalım. Hadi!" Dedim otoriter momaya çalışan sesimle. Ama sadece boş boş konuşuyordum. Ben kim otoriter olmak kim!

"Bunun senin ilk görevin olduğunu bildiğim için anahtarı alma işini ben hallettim ama bir dahaki sefere sen alırsın."

"Bir dahaki sefer olmayacak."

"Bunu bir daha yardım istemey gelirken söyle istersen." Dedi alayla.

"Merak etme başını ağrıtmayacağım bir daha. Ne yapıyoruz?" dedim. Sonuçta yapacaktım ve kaçışı yoktu. En azından bir an önce bitsin.

"Sen de istiyorsun artık. Sevdim bunu. Hadi beni takip et." Dedi ve yürümeye başladı.

Yurt binasından çıkıp kütüphane binasına girdik ve aşağıya indik. Rodrick'in laboratuvarının önünde durduk. Ve anahtarla kapıyı açmaya başladı.

"Bir dakika. Rodrick'in laboratuvarını mı soyacağız. Asla ama asla yapmam!"

"Son defa söylüyorum Anka. Hırsızlık yapmıyoruz. Benim olan bir şeyi alacağım. Şimdi kes sesini de bir an önce halledelim." Dedi sert bir sesle. Ben de sustum kaldım.

Kapı açılınca etrafa bakmaya başladı.

"Ne arıyorsun? Belki görmüşümdür. Sana yardım edebilirim." Dedim ve dediğim an pişman oldum.

"Sen buraya daha önce geldin mi?" Dedi şaşkınlıkla.

"Yardım istiyor musun istemiyor musun?"

"Benim bilmediğim bir şeyler biliyorsun Anka ve bu hoşuma gitmiyor. Neyse. Laptop arıyorum. Beyaz bir laptop. Sen sormadan söyleyeyim. Benim laptopum. Rodrick beni okulun sistemini hecklerken yakalayınca elimden aldı. O ve müdür bir şeyler gizliyorlar. Ve ben bunları sana niye anlatıyorum bilmiyorum." Dedi. Demek o da bir şeyleri fark etmişti. Acaba ona anlatsam mı? Ne demişti. Beyaz laptop. Hatırlıyorum.

"Çalışma masasında sağdan 2. Çekmecede. Siyah dosyanın altında."dedim. Önceki derslerimizden birinde görmüştüm.

"Teşekkürler." Dedi şaşkın şaşkın ve dediğim yere bakınca laptopu buldu.

"Bu şeyleri nasıl biliyorsun bilmiyorum. Ama... Neyse. Hadi çıkalım yakalanmadan." Dedi ve laboratuvarı kilitleyip çıktık. Hiçbir şey konuşmadan binadan çıktık ve yurt binasına girecekken George'un kolunu tuttum.

"George. Sana bir şey söylemem gerekiyor." dedim biraz tereddütle. Bana yardım edebilecek tek insandı George ve açıkcası anlatabileceği çok insan da yoktu. George bekleyen gözlerle baktı. "Burada olmaz. Sahile gidelim." dedim. Kimse duymamalıydı söyleceklerimi.

Sahile vardığımızda kumlara oturduk ve ben Rodrick ile nasıl tanıştığımızdan başlayarak, derslerden ve en son olaylara kadar her şeyi hiçbir detayı atlamadan anlattım. Sözümü hiçbir yerde bölmedi. En son ben konuşmayı bitirince

"Vay canına. Anka. Şüphelerinde haklısın. O üçlü bir şeyler saklıyor." dedi.

"Ne olduğunu öğrenmeliyiz bence."

"Rodrick yıkılmış halde ise ağları kontrol eden kimse yoktur. Ben bilgisayarımdan okulun ağlarına girip araştırma yapayım. Yarın gece de Rodrick'in laboratuvarına gidip araştırma yapalım. Sen de Sevgi Abla'nın odasından Rodrick'in odasının anahtarını al." dedi

"Sevgi ablanın odasından mı? Onun odasına nasıl gireceğim acaba?"dedim alayla.

"O senin danışmanın değil mi? Ayrıca kendisi Lysander'in sağ koludur. Her anahtarın kopyası odasında bir gizli bir oda var orada. Ayrıca her danışmanın oda anahtarı danışmanı olduğu öğrencinin odasında kapının köşesindeki tuğlada gizli. Bir şey olursa diye. Yarın ne yap ne et o anahtarı al."

"Bunları nasıl öğrendiğini sormaya korkuyorum. Peki tamam. Yarın ne yapıp ne edip alırım o anahtarı." dedim. Korkuyordum ama merakım daha baskındı.

"Anka. Bunların hiçbirini kimse öğrenmemeli. Lysander bu kadar ciddi bir dille söylediyse kesinlikle dikkat etmeliyiz. Değişik şeyler dolanıyor ortalıkta. Ayrıca arkadaşlarına belli etme." dedi ciddi bir tonda.

"Tamam. Sen de belli etme. Özellikle Rodrick ile ilgili olanlar. Ayrıca ben Octivia'dan Valeria ile ilgili bilgi almaya çalışayım."

"Sakın ha!" diye bağırdı. "Bu konu ile ilgilendiğimizi kimse bilmesin. Insanlara uy. Çok takma. Elizabeth'e kanmış gibi yap. Eğer deşersen insanlar da seninle ilgili konuları deşerler. Sana gelişmeleri mesaj atarım. 7/24 iletişimde kalalım. Bir şey olursa da beni nerede bulabileceğini biliyorsun."dedi. Sonra da vedalaşıp ayrıldık. Artık bu işte yalnız değildim. Bir partnerim vardı. Bu konularda uzman bir partner. Hala iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilemiyorum. Ama zamanla anlarız. Asıl ben o anahtarı nasıl olacağım onu düşüneyim. Cevaplara yaklaşmamı sağlayacak olan şeyi nasıl alacağım yakalanmadan??.....

ANKAWhere stories live. Discover now