幸福

1.7K 134 25
                                    

Ne kadar iyi olmasam da, sizi bekletmeye hakkım yok. Umarım seversiniz.

Jungkook'un anlatımı ile;

Gözlerimi yakan güneş yüzünden gözlerimi zorla açtım. Hemen yanında kollarımın arasında, bana sıkıca sarılıp uyumuş olan Song Ah'a baktım. Yüzü inanılmaz güzeldi, saftı. Her bir hücresi aklımı başımdan alıyordu. Saçlarını gözünün önünden çektim. Gözlerini hafifçe araladığında gülümsedi.

"Günaydın."

Karşılık olarak dudağına küçük bir buse kondurdum. Her gün böyle uyanmak için her şeyimi verirdim. İnanın bana, her şeyimi verirdim.

"Kahvaltı yapalım mı?"

Kafa salladı ve gülümsedi. Yataktan kalkıp duşa girdim. Çok sürmeden hemen çıktım ve buranın sahibi olan arkadaşımı aradım. Yanımda para yoktu ve dün akşam ondan almayı unutmuştum. Telefonu açtığında dışarı çıkıp konuştum. Alt katta olduğunu söylediğinde Song Ah'a hemen döneceğimi söyledim ve parayı alıp yukarı çıktım. Beraber aşağı indik ve yakın bir yerlere gittik.

"Ne yemek istersin?"

"Sen ne yersen, ben de ondan istiyorum."

Gülümsedim ve menüye göz attım. Olabildiğince güzel bir menü seçip sipariş verdim.

"Sana bir şey soracağım."

"Sor."

"Yıllar önce, kazanın nasıl olduğunu biliyor musun? Düşündüğümde, sadece kafamda sadece yağmur sesi yankılanıyor."

Bu.. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Bunun sormak nereden aklına gelmişti? Gerçekleri söylersem, ne olurdu? Beni asla affetmezdi. Gerçeği bilmeye hakkı vardı, ama benim bunu söyleyecek cesaretim yoktu.

"Bilmiyorum, o zamanlar okula pek gelip gitmiyordum. Kaza haberini bile çok sonradan duydum."

Kafa salladı. Siparişlerimiz gelince kahvaltı yaptık. Ona gerçekleri söylersem, In Ah beni öldürürdü. Asla kaçamazdım ondan, başından beri belliydi benim sonum. Ne kadar saklasam da gerçekleri, eninde sonunda öğrenecekti. Onu üzmek isteyeceğim son şey bile değildi.

Kahvaltıdan sonra beraber onun evine gittik. Yoongi ve Go Eun birkaç dosya inceliyordu.

"Ne yapıyorsunuz?"

Yoongi gözlerini devirdi.

"Şu çocuğu yanında getirmek zorunda mısın? Sıkıldım artık."

Song Ah bana bakıp sessizce 'Umursama' diye fısıldadı. Omuz silkip koltukların birine oturdum. İnceledikleri dosyaya göz ucuyla baktığımda okulumuzun kamera kayıtları olduğunu gördüğümde nutkum tutuldu.

"N-Ne araştırıyorsunuz?"

Yoongi dosyadan kafasını kaldırıp bana baktı.

"Song Ah'ın kaza geçirdiği günün görüntülerini birleştiriyoruz. Biri sanki bilerek videoyu parçalara ayırmış gibi. Çok karışık."

Kafa salladım. In Ah kamera görüntülerini sildirmek için çok uğraşmıştı ama görevliler asla böyle bir şey yapmayacaklarını, müdürün ve güvenliklerin bir şekilde anlayacaklarını söylediklerinde In Ah'ın aklına böyle aptalca ama aynı zamanda zekice olan bu fikir gelmişti. Kimse kameranın bilerek bu hale geldiğini düşünmemişti. Yağmurlu hava yüzünden bozulduğunu düşünmüşlerdi. Aslı çok daha farklıydı. Gerçekleri söylemek için cesaretim yoktu. Kendimle yüzleşmekten korkuyordum. Kim olduğumu, nasıl bir insan olduğumu kimsenin öğrenmesini istemiyordum.

Song Ah'ın anlatımı ile; 

Jungkook kahvaltıdan beri tuhaf davranıyordu. Sanki söylemek istediği bir şey varmış gibi duruyordu. Ne kadar sorsam da bir şeyin olmadığını söyleyip duruyordu. En sonunda hep -beraber alışverişe çıkma kararı almıştık. Yoongi ve Go Eun'un arası bozuk gibiydi. Ne olduğunu  hâlâ anlayamamıştım. Alışveriş merkezine vardığımızda muhteşem bir kalabalık vardı. En üst kata çıkıp biraz alışveriş yaptıktan sonra biraz atıştırdık. Orada bir restorana oturduğumuzda herkesin suratı asıktı.

''Neyiniz var Tanrı aşkına? Benden ne gizliyorsunuz?''

Yoongi sıkıntıyla kahvesini masaya bırakıp bana baktı.

''Kamera kayıtlarını birleştirdik, en azından bir kısmını. Jungkook'un bu işte parmağı olduğunu düşünüyoruz.''

''Ne? Ona iftira atmaktan vazgeçer misin? Bunu nereden çıkarıyorsun şimdi?''

''İ-İftira değil.''

Şaşkınlıkla Jungkook'a döndüm. Dili sürtüşmüş olmalıydı, evet öyle olmalıydı. 

''Ne demeye çalışıyorsun?''

Gözleri dolduğunda zorlukla konuşmaya başladı.

''B-Ben.. Gerçekten üzgünüm. Bunu sana daha önceden söylemem gerekirdi biliyorum ama yapamadım..'' Ellerini ellerimin üzerine yerleştirdiğinde Yonngi benden önce davranarak ellerini ellerimin üzerinden uzaklaştırdı. Onu ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm. 

''Konuş. Her şeyi anlat! Tüm doğruluğu ile.''

Jungkook kafa salladı. ''Sen komaya girmeden 1 hafta önceydi. In Ah ile kavga etmiştiniz. Senden deli gibi nefret ediyordu ve intikam almak istiyordu. Seni tüm okulun önünde rezil etmek için bir plan kurdu. Engel olmak istedim ama, ağzımdan bir cümle bile çıkmadı.. Yapamadım. Ondan korkuyordum.''

Yoongi alaycı bir tavırla güldü.

''Okula her zaman bisikletle geldiğin için bisikletin birçok kısmını kötü bir parça ile değiştirdi. Sen okuldan çıkmadan bisikletten düşecektin, o da hedefine ulaşmış olacaktı. Ama düşündüğümüz gibi olmadı. Bisiklet biraz daha dayandı ve ana yola çıktın. Arkandan koştum ama yetişemedim. Tanrı canımı alsın ki, deliler gibi koştum Song Ah. Ama yetişemedim, yapamadım. O sırada da olanlar oldu. Herkesin başına toplandı, ne yapacağımı bilemedim. Eğer gerçekleri söyleseydim.. Eğer bunu yapsaydım beni ve ailemi öldüreceklerdi. In Ah.. O çok tehlikeli, inan bana çok tehlikeli. Onunla hiçbir zaman başa çıkamadım. Psikolojisi bozuktu, hâlâ bozuk. Birini seviyor, iki dakika sonra ondan nefret ediyor. Gülüyor, ardından ağlamaya başlıyor. Başa çıkılacak gibi biri değil-''

''Daha fazlasını duymak istemiyorum.''

Herkes bana baktı. Bu durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Söyleyecek bir söz bile bulamıyordum. Gerçekten de bana engel olsaydı, ailesini öldürecekler miydi? Yoksa bunların hepsi yalandan mı ibaretti? Düşünme yetim işlevini kaybetmişti. Jungkook yavaşça masadan kalktı ve önümüzde eğildi.

''Yaptığım davranışlardan dolayı içtenlikle özür diliyorum. Bir daha yüzümü görmeyeceksiniz, bundan emin olabilirsiniz. Size son olarak vermek istediğim bir şey var.''

Cebinden küçük bir flaş çıkardı. ''B-Bunun içinde videonun tamamı var. Onu polise teslim edebilirsiniz. Ben yapamam, ama siz yapabilirsiniz.''

Elindeki flaşı masaya koydu ve belki de onu bir daha asla göremeyeceğim bir yere doğru ilerlemeye başladı.

Incompatible.Where stories live. Discover now