幸福

2K 155 23
                                    

Gözlerimi yavaşça araladığımda tamamen dağılmış oturma odamla karşılaştım. Yerimden hafifçe doğrulmaya çalıştım. Tanrım... Jungkook'un bacağında uyuyup kalmışım. Gözlerini aralayıp bana baktı.

"Günaydın."

"Sana gitmeni söylemiştim."

"Üzgünüm ama kaldığımız evi gangsterler bastı ve gidecek yerim yok."

"Peki ya Lee In Ah nerede kalıyor?"

"Yattığı erkeklerin birinin evinde sızıp kalmıştır."

Yüzümü buruşturdum ve tekerlekli sandalyeme bilmeye yeltendim. Jungkook hemen kalkıp bana yardım etti.

"Gerek yok." tekelekli sandalyeme yavaşça vurdum. "Artık bunu kullanabiliyorum."

Hiçbir şey demeden yüzüme baktı ve ortalığı toparlamaya başladı. Karşı koltukta da Kim Go Eun ve Yoongi sarılarak uyumuştu, onlara bakıp güldüm.

Jungkook da o tarafa baktı. "Çok tatlılar değil mi? Tüm gece birbirlerini ne kadar özledikleri hakkında konuşup durdular."

"Öyleler sanırım."

Çok geçmeden evdeki tüm döküntüleri toplamıştık. Daha sonra da kahvaltı hazırlamaya başladık. İkimiz de yaptığımız işe oldaklanmıştık, yaklaşık 1 saattir ikimiz de konuşmuyorduk.

"Bana hâlâ kızgın mısın?"

Elimdekileri sertçe masaya koydum.

"Sence? Sence hâlâ sana kızgın mıyımdır? O aptal sürtük de sen de beni kandırdınız. Hiçbir şey hatırlayamıyorum ve bu lanet olası bacaklar yüzünden hiçbir bok yapamıyorum! Nasıl hissettiğim hakkında herhangi bir fikrin var mı? Yoktur. Bunu düşünme zahmetinde bile bulunmamışsındır."

Nefes nefese kalınca sustum. Şaşkınca bana bakıyordu. Ardından yüzünde pişmanlık ifadesi yer aldı. Ama umrumda değildi, bana yaptıkları aklıma geldikçe çıldırıyordum.

"Ne demem gerektiğini bilmiyorum ama şöyle ki-"

"Ne oluyor burda? Sabah sabah neyi bölüşemediniz ve bu çocuk neden hala burda?"

Yoongi uykulu ama bir o kadar da kızgın gözlerle bize bakıyordu.

"Bir sorunumuz yok, ben de gitmek üzereydim."

Önündeki önlüğü çıkarıp masanın üzerine bıraktı ve hızlıca telefonunu alıp evden çıktı. Gittikten sonra o kadar pişman olmuştum ki, ona satırlarca bir özür mesajı yazmayı bile düşündüm.

Ani bir sinir patlaması yaşamıştım. Birçok şey üst üste geliyordu ve 1 haftam sanki 1 yıl gibi geçmişti. Gerçekten psikolojim bozulmuştu ve delirmek üzereydim.

Go Eun da kalktıktan sonra kahvaltı yaptık. Yaklaşık 2 saat boyunca bana gösterdiği hareketleri yaptım. Bana hareketleri iyi yaptığımı ve çabucak öğrendiğimi söyledi.

Ya da sadece morelimi bozmak istemediği için gerçekleri söylememişti. O günden sonra devamlı olarak yapabildiğimiz kadar hareket yapmaya başladık. Aynı zamanda da kendine ait olan hastanesine götürdü ve tedaviye başladım. Yapabilirdim, yapacaktım. Yürümekten başka çarem yoktu.

2 ay sonra

Zilin çalması ile koltuk deyneklerimi alıp kapıya doğru yürüdüm. Evet yanlış okumadınız, yürüdüm. 2 aylık çabalarımız sonucunda yürümeyi az çok başarabilmiştim. En azından tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duymuyordum. Jungkook ile de o günden sonra görüşmemiştik. Tedavi sürecim boyunca çok fazla yorulmuştum. Go Eun da öyle, benim için inanılmaz bir çaba göstermişti. Hastanede uyuya kaldığımız zamanlar bile oluyordu. Yoongi de bu süreçte bize sürekli morel verecek şeyler yapıp, yorgun olsak da enerji ile dolmamızı sağlıyordu. Bu süreçte iyice yakınlaşmıştık, aile gibiydik.

Incompatible.Où les histoires vivent. Découvrez maintenant