long nights, daydreams

174 28 10
                                    

Çok acıyordu şimdi, öyle çok acıyordu ki güneşin içi tüm dünyaya küsecek olmuştu. Bir daha gün yüzü göstermek istemedi insanlara, bir daha hiç dilemek istemedi geceyi. Anlatamıyordu, açıklayamıyordu kendine bunları. Hala elindeki notla yatakta titriyordu, onunla birlikte yer ve gök de titriyordu. Yanılmıştı, hatırlamayacağını sandığı geceyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu. Üstelik, gece diye kabullendiği o adam da hatırlamış olacak ki bu notu bırakmıştı ona.

"Sikeyim," gözlerini kapatarak bir çığlık kopardı boğazından. "Öyle değil, hayır öyle değil!"

Tepindiği birkaç saniyenin ardından kapısı kilitli olmayan odaya Jungkook dalmıştı, sabaha kadar Taehyung'u izledikten sonra aklına uyuyan arkadaşı gelmiş ve onu almak için barın arkasındaki koridora girmişti. Girdiği an çığlıkları duyması büyükçe bir küfür savunmasına sebep olurken odasını bulması kısa sürmüştü. Yatakta elindeki kağıt parçasıyla titreyen Jimin, görmek istediği son şey bile değildi. Koşarak yatağa çıkmış, ondan küçük olan bedeni kollarının arasına almıştı.

"Ufaklığım sakin ol, ne oldu anlat bana."

Jimin sanki ateşe değmişçsine ona sarılan kollardan sıyrılıp saçlarını elleri arasına alarak bağırmıştı.

"Dokunma, sakın dokunma sakın. Yanlış anlaşılıyor, dokunuşlarım yanlış anlaşılıyor."

Uzun zamandır geçirmediği panik atak krizlerinden birine sürüklenen Jimin'i sakinleştirmenin bir yolu olmalıydı, ne olduğunu bile anlayamıyordu oysaki. Elindeki kağıt yatağa düştüğünde üzerine aceleyle karalanmış olan yazıyı gördü.

Gece için teşekkürler, karşılığı için bu yeter sanırım.

Gözleri hala titreyen çocuğun yanındaki para banknotlarına kaydı sonra, hayır, Jimin gece biriyle birlikte olmuş olamazdı. Kağıdı bir kenara atarak cenin pozisyonu almış olan çocuğu kucakladı, bir yandan da rahatlaması için saçlarıma öpücükler bırakıp mırıldanıyordu.

"Korkma ufaklığım, korkma ben yanındayım şimdi. Ne olursa olsun ben varım ağlama sakın." bardan çıkarken etrafta kalan tek-tük insanlar bir ona bir de kucağındaki çocuğa bakmışlardı. Taehyung da bunların arasındaydı, bu gece onunla konuşmuştu ve ertesi gün için sözleşmişlerdi. Şimdi ise tamamen yanlış düşüneceğinin farkındaydı. "Siktir et," diye söylendi, "Kim Taehyung kim oluyor da benim arkadaşımı yargılayacak?"
Arabaya ulaştığı vakit kucağındaki biraz daha sakinleşmiş bedenle arka koltuğa oturdu. Tamamen iyi olana kadar bir yere gitmek yoktu. Başını tutarak saçlarını geriye doğru çekti, şimdi kızarmış gözlerini daha net görüyordu. İçi acıdı, onu uzun zamandır böyle savunmasız görmemişti. Hiçbir şey söylemedi o an, biliyordu ki Jimin sakinleştiğinde kendisi anlatacaktı. Birkaç saniye ondan küçük olan ama daha olgun davranan çocuğun gözlerine baktı Jimin, sussa daha iyi anlaşılacaktı sanki. Ardından başını göğsüne yasladı, kulağının hemen altındaki kalp atışları onu sakinleştirirdi. Öyle de oldu, çok sürmemişti ki birkaç kelime çıktı acıyan boğazından, çok çığlık atmıştı farkında olmadan.

"Ben sanmıştım ki o gerçekten iyi biri..." titrek bir nefes aldı Jungkook, düşündüğü şeylerin olmamasını ummaktan başka bir şey yapamıyordu. "Sanmıştım ki tek isteği sevgi, beni anlamıştı buna eminim. Neden böyle yaptı ki şimdi?" tüm gece kokusuyla uyuduğu adama yakıştıramıyordu bunları. Gram eksilme olmamıştı ona olan hayranlığından ama çokça kırılmıştı şimdi. "Çilek," kokusu burnundaydı hala,"Çilek ve sigara kokuyordu o küçük Jeon."

Duyduklarıyla şaşıran Jungkook onu daha sıkı kavrayıp fısıldadı.

"İkisinden de nefret edersin ufaklık, biliyorsun değil mi?"
Gayet tabii biliyordu.

O biliyordu da, Jungkook biliyor muydu ki?

Gecesinde sevmediği şeyler bile güzeldi,

her şey, en çok geceleri güzel oluyordu.

Ve her şey, sabahında çirkinleşirdi,

dilediği geceye bir de güneş dilenmişti, o dilemişti bunu ama kızamıyordu Jimin.

Onun dileklerinde gecesini bozan gün dahi güzeldi.

__________

strawberries n cigarettes | yoonminOnde histórias criam vida. Descubra agora