37.KARANLIĞA YENİLEN YILDIZ

Start from the beginning
                                    

Sadece babasını düşünerek geçirdiği saatler sonunda odası karanlığa boğulurken kapısı çalındı. Ancak bir cevap vermeye mecali yoktu. Zaten kapıdaki kişi cevabını da beklememişti. Koridorun ışığı yatağına vururken karanlığa alışmış gözleri yandı. Gözlerini kapatarak bu hissi geçirmeye çalışırken annesi olduğunu tahmin ettiği kişinin kapıyı örtüp yanına yaklaştığını duydu.

"Alp?"

Cevap vermek istemedi. Hatta mümkünse babası konuşana kadar kendisiyle birlikte tüm dünya sussundu. Baş ucuna oturan kadın oğlu susmaya devam edince konuştu.

"Hiçbir zaman senin için baban kadar vazgeçilmez olamadım. Daha bebekken bile emzirdiğim anlar dışında ağladığında babanda daha kolay sustun. Düştüğün zaman kalkar kalkmaz babana koştun."

Sesindeki hüzün Alp'i de kıskıvrak yakalarken genç adam annesini bu denli kırdığını ilk kez fark ediyordu.

"Okulun ilk gününde beni değil de babanı istemiştin yanında. Ağladığında babanın kollarında sustun, güldüğünde en çok babana baktın."

Bunların hiç sırası değildi çünkü Alp zaten kendini kötü hissediyordu. Bir de annesini üzmüş olmak hiç iyi gelmeyecekti.

"Ama ben seninle hep gurur duydum oğlum. Babana olan hayranlığından tut davana olan bağlılığına kadar, hatalarını telafi edişinden küçücük yaşından itibaren hep adil oluşuna kadar her şeyinle gurur duydum."

Saçlarına elini koyup usul usul okşadı. Elinin her hareketiyle oğlunun gönlünden bir şeyler akarken devam etti.

"Ve oğlum bugün bir kez daha gurur duydum seninle. Çünkü aşkına sahip çıkacak kadar yürekli, her şeye rağmen dürüst olacak kadar doğru bir evlat herkese nasip olmaz."

Saçlarındaki ellerine dudakları da eşlik ederken Alp'in donmuş kalbine de ruhuna da bir sıcaklık yayıldı.

"Baban ne düşünür bilmiyorum ama sen benim en büyük gururumsun. İyi ki benim evladımsın."

Galiba bugüne kadar sadece babasına hayran olmakla hata yapmıştı. Çünkü annesi herkesten daha mükemmeldi. Bunu çok geç görmüş olmak canını yakarken yavaşça annesine döndü. Elleri hala saçında olan kadının kucağına başını koyarken söyleyecek bir şeyler aradı ama yoktu.

"Anne..."

İşte bu kelime tüm duygularını anlatıyordu. Küçük çocukların en acı çektikleri anda yanlarında bile olmayan annelerine nidası gibiydi bu sesleniş. Tüm sancısını, derdini, çaresizliğini, ümitlerini, kırıklarını ama en çok da muhtaçlığını barındıran bu söz saatlerce konuşmaya bedeldi belki de.

"Annen kurban olsun sana."

Ve küçük çocuğun yakarışına derman olan tek cümle. Hayatınızdaki kimsenin sizin için kendini feda edeceğine bir cümleyle inanmazdınız. Kimse yaralarınızı birkaç kelimeyle iyileştiremezdi. Bu mucize sadece annelere özeldi.

"Anne, çok canım yanıyor."

Alp'in başına kollarını saran kadın oğlunun yüzüne sayısız kokulu öpücüklerini kondururken genç adam hissettiği geçici huzura bıraktı kendini. Tam bu anda ağlamayı bekledi ancak pınarları kurumuştu, akmamaya yeminliydi.

"Ata ile yâr arasında kalmak kime kolay olmuş ki sana olsun oğlum?"

Alp'in yanaklarındaki dudaklar kıvrılırken genç adam annesini neyin gülümsettiğini merak etti.

"Kürşat ile Emre arasında kalmak ise diğer her şeyden daha zor olmalı."

Alp, sevdiği adamın adını duyunca bile midesinde burkulmalar hissederken annesinin anlamış olmasına şaşırmadı. Sonuçta anneler diğer insanlar gibi kör değillerdi. Ama en çok evlatlarını görür, her şeyden daha fazla onları hissederlerdi.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now