28.HANGİ İZ ACITMAZ?

26.9K 1.3K 1.9K
                                    

Zeki Müren'in muazzam sesiyle dile getirdiği bir cümle vardır.

"Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?"

Bu aslında beni çok düşündürmüştür. Yani sonuçta sabah olunca doğal olarak güneş de olur ve siz isteseniz de istemeseniz de onunla uyanırsınız. Peki Sanat Güneş'imiz bunu neden sorma gereği duymuştu? Bunun cevabını ne zaman bulurum bilemiyorum ama Emre bulmuş gibiydi. Çünkü arkasından sarıldığı adamla uyanırken güne güneşiyle başlamıştı.

Kaşık pozisyonunu bozmadan çam kokusunu ve güneşi; doğal olarak baharı bir odada, yatağında uzanırken, önüne seren adama daha sıkı sarıldı. Yüzünü onun boynuna gömerken kokusunu derince soluyup sesli bir öpücük bıraktı. Uyanalı dakikalar olmuştu ve Alp'i arkasından ne kadar görebiliyorsa o kadarla yetinip ufak ufak öpücükler kondurmuştu saçlarına, boynuna ve yüzünün sol yanına. Ama genç adam bana mısın demeden uykusuna devam etmişti. Alp'in uykucu hallerini çok seviyordu ama saat 10 olmuştu ve gitmeleri gereken bir okul vardı. Tamam, 3 saat boyunca uyuyan bir adamı taciz ettiği aramızda kalsın. Sonuçta aşık bu oğlan canım!

Garip mırıldanmalar eşliğinde yavaş yavaş uyandığını belli eden adamın boynunun her yanına öpücüklerini konurmaya devam etti, hem de en sulu olanından. Alp'in yastığın altındaki eli Emre'nin saçlarını bulurken genç adam sevdiğinin ensesini hedef almıştı. Bu hareketin altın vuruş olacağını, kısa gencin tamamen ayılacağını bildiği için öpücüğü olabildiğince uzun tuttu. Sarıldığı adamın vücudundan geçen ürpertiyi, aldığı derin nefesi kendiymişçesine hissederken dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Sonunda dudaklarını çekip sevdiğini rahat bırakınca konuştu.

"Hassas noktanın bu kadar mükemmel bir şey olduğunu tahmin bile edemezdim."

Alp, yüzünü kendisine dönerken tüyleri hala diken dikendi.

"Senin ağzına sıçayım Emre. Ulan vicdansız, insan böyle mi uyandırılır? Sabah sabah neye uğradığımı şaşırdım lan!"

Uyku mahmurluğu bile yoktu Alp'in sesinde. İşte buna ensenin gücü denirdi.

"Yarim, saatlerdir kibar kibar uyandırmaya çalışıyorum, uyanmayan sensin."

Kafasına yediği tokatla saçları havalanırken en kısa zamanda tıraş olmayı aklının bir kenarına yazdı. Alp'ten ayrı kaldığı zamanlarda saçı da sakalı da hiç sevmediği kadar uzamıştı.

"Siktir git, sanki bilmiyorum fırsattan istifade her yerimi yaladığını. Pezevenk!"

Emre'nin yüzünde hin bir sırıtış olurken Alp daha ne olduğunu anlamadan gencin üzerine çıkmıştı bile. Ellerini Alp'in başının iki yanına koyup göz göze gelmelerini sağladı.

"Bunu bildiğine göre halinden memnundun ki uyumaya devam ettin."

Alp'in gözlerinden alaycı bir parıltı geçerken masum bir yüz ifadesine büründü.

"Ben namuslu bir adamım, tacize uğradığımı bilsem hemen polisi arardım."

Emre tam gülecekken dudaklarını birbirine bastırıp kendini dizginledi.

"Ben de polise 'Kocam değil mi, severim de döverim de,' derdim."

Alp'in elleri üzerindeki gencin tişörtünün yakasını bulurken gözlerini Emre'nin açıktaki boynuna dikti.

"Tacizle dövmek aynı şey mi? Tabi ki beni haklı bulurlardı."

Emre, sol elini yataktan çekip sevdiği adamın boynuna getirdi. Yavaş yavaş ellerini aşağı doğru hareket ettirirken dokunuşları altında Alp'in nefesini tuttuğuna şahitlik ediyordu. Kumaşın altındaki tenin ellerini nasıl yaktığını da anlamaya çalışıyordu aynı zamanda. Tişörtün eteğine vardığında baş parmağını tişörtten içeri sokup hafif tüylü teni daireler çizerek okşamaya başladı.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin