22: rock-paper-scissors

Start from the beginning
                                    

Haline bakılacak olursa izlemekten zevk alıyordu ama bana hayır diyemediğini bildiğim için müdahale etmek zorunda kalmıştım.

Harry ve Louis'e yaklaşarak,"Tamam o zaman,eller hazırsa,başla dediğimde aynı anda elinizi ortaya koyacaksınız.Anlamayan?"

"Anladık Li.Başlat artık şu oyunu."

Louis'nin heyecanı yüzünden okunuyordu.Harry ise ona göre daha sakindi.

"Başla!"

Liam'ın sesiyle ikisi de ellerini ortaya koymuştu fakat bir sorun vardı; ikisi de makas yapmıştı.

Liam,"Tekrar." dedi.Ortama hakim görünüyordu ve ah,siktir bu çok tahrik ediciydi.

"Başla!"

Bu sefer ki sonuç gülmeme neden olmuştu.Harry umursamaz görünüp sonradan kazanacak gibi duruyordu ama Louis taş yaptığında karşısında makas vardı ve bu da demek oluyordu ki Louis yine üstte olacaktı,hah.

"Kazandım! Kazandım! Bu gece seni becermek çok zevkli olacak Styles."

Harry gözlerini devirmekten başka bir şey yapmıyordu.Louis onu sakinleştirmek amacıyla dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurunca kafamı çevirdim ve bana doğru gelen Liam'a gülümsedim.

Beni tekrar kollarının arasına aldıktan sonra kulağıma eğilip fısıldadı.

"Ne dersin,biz de taş kağıt makas yaparak belirlesek mi?"

Siktir! Başka şeyler düşünmeliydim.Bu kabusu unutmam gerekiyordu.

Kafamı düşüncelerimden kurtulmak istercesine iki yana salladım.

Louis'nin boktan planı.

Evet,evet buna odaklanmalıydım.

Bir şeylerin doğru olmadığını hissediyordum ama Louis beni ciddiye bile almıyordu.Entrika denen şeyi yakından tanıyordum çünkü Bradford'da yaşadığım zamanlar kavga ve entrika hayatımdan eksik olmazdı.Bu sefer de aynı kokuyu alıyordum.

Ama siktiğimin hırsı,Louis'nin gözünü boyamış gibiydi.

Sinirle arabama bindim ve arabayı, geçen sefer Harry'nin takıldığı barları araştırırken beğendiğim mekana sürdüm.Biraz eğlenip kendime gelmem gerekiyordu.

Siyah deri ceketimin cebinden çıkardığım çakmakla elimdeki sigarayı yaktığımda dar pantolonumun cebindeki telefonumun titreşimi ile irkilmiştim.Sigarayı dudaklarımın arasına kısa bir süre hapsedip bir elim direksiyondayken diğer boşta kalan elimle dar cebimden telefonu çıkarmaya çalıştım.Telefonu elime aldığımda ekranda kayıtlı olmayan ama tanıdık gelen numaradan cevapsız arama olduğunu görmemle kilidi kaydırıp numaranın kime ait olduğunu bulmaya çalıştım.Mesajlarıma girdiğimde numaranın sahibinin kim olduğunu anlamıştım;Liam.

Telefonu hızla yanımdaki boş koltuğa fırlattım ve arabayı sürmeye devam ettim.Sigarayı dudaklarımdan kurtarıp elime aldıktan sonra tekrar içime çekmiştim.Hızımı gittikçe arttırırken göz ucuyla titreşip duran telefona bakıyordum.Kurtuluş yok muydu bundan?

Gözlerim,telefon ve yol arasında gidip gelirken birden yükselen korna sesleriyle sert bir şekilde fren yaptım.Sinirle arabadan çıkıp bakışlarımı arkamda dizilen arabalara diktim.Şoför koltuğunda oturan sürücüler ellerini camdan çıkarmış ilerlememi işaret ediyordu.

Siktiğimin sürücüleri.

Elimi havaya kaldırıp hareket çektikten sonra omuz silkerek arabama bindiğimde korna sesleri kulak tırmalayıcı bir tona ulaşmıştı.Bir yandan sırıtırken gaza bastım ve bu sefer elimi camdan çıkarıp orta parmağımı havaya kaldırdım.Kısa bir süre sonra elimi indirdiğimde bazı korna sesleri hala devam ediyordu.Sinirimi bozmaya başladığı için radyodan son ses Empire Of The Sun-Alive açtım ve eşlik etmeye başladım.

say my nameWhere stories live. Discover now