"Gördüğüm en şirin koşuştu." Yüzündeki tebessüm büyümüş ve kahkahaya dönüşmüştü.

"Jimiiin." diyerek sesini biraz yükselten Yoongi de daha sonra gülmeye başladığını farkında değildi. Yoongi'nin farkında olmadığı bir şey daha vardı o da Jimin'in ona yalnızca sevgi değil renk de katmasıydı.

-

Koşarak geçtikleri yolları kol kola geri dönerken ellerinde bitmiş pamuk şeker paketleri vardı. Jimin attığı her adımda etrafına bakınmış ve Yoongi'yi ne kadar çok koşturduğunu düşünmüştü ama pişman değildi. O an yalnızca yapmak istemişti ve yapmıştı işte. Lunaparktan beri gelen kilometrelerce koşma dürtüsünü yerine getirmiş ve mutluluktan ağlayışını Yoongi'den gizlemesi için fırsat bellemişti.

Araba görüş açılarına girdiği an birbirlerinden ayrılıp arabaya doğru yürüdüler. Arabanın içine girdiklerinde havanın soğukluğu daha iyi anlaşılmıştı. Yoongi hemen klimayı çalıştırmış, Jimin ise atkısını boynundan çıkarıp üşüyen ellerine dolamıştı.

Yoongi arabanın ısınmasını beklerken kafasını çevirip diğerine baktı. Bakışları Jimin'in dudaklarını bulduğunda kıkırdamıştı. Jimin bununla beraber lunaparktaki ana dönmüştü ve utangaçlığını susturmak için kafasını aksi yöne çevirmiş ve kıkırdayışına eşlik etmişti diğerinin.

"Jimin." derken gülmesine devam etmişti. Jimin ona bakmadan "Hı?" dediğinde Yoongi daha çok gülmeye başlamıştı.

"Sen neye gülüyorsun?" dediğinde Yoongi'ye dönüp kaşlarını çatmıştı.

"Nasıl neye gülüyorum, senin güldüğün şeye işte." 

"Öyle mi? Neymiş?"

"Lunapark işte, şey işte. Of Hyung utandırma ve arabayı sür işte." Yoongi diş etlerini gösterir şekilde gülümsemiş ve koltuğunda Jimin'e doğru dönmüştü.

"Bunun aklında oluşuna sevindim ama ben şu an dudaklarının kenarındaki pamuk şekere gülüyorum."

"Ne?" diyerek ellerini atkıdan kurtarmış ve hemen karşısındaki güneşliği açıp aynasına bakmıştı.

"Ya Hyung, neden baştan söylemiyorsun ki?" derken gülmüş ve parmaklarıyla şekeri temizlemeye başlamıştı.

"O öyle çıkmaz." derken Jimin'in kolunda parmağını gezdirmeye başlamış ve kafasını koltuğuna yaslamıştı. Jimin tüylerinin diken diken oluşuyla beraber aynayla bakışını kesip anında Yoongi'nin kolunda gezinen ellerine odaklandı. Parmakları tıpkı piyanosuna dokunduğu gibi narin bir dokunuş sergiliyor ve sanki en sevdiği besteyi çalarmış gibi hareket ediyordu.

"Yüzüme bak." dedi Yoongi. Jimin kafasını kaldırıp kızaran yanaklarla diğerinine baktı. Yoongi kolundan destek alarak Jimin'in kolundaki elini saçlarına, oradan da ensesine çıkardı. Uzun parmaklarının soğukluğu Jimin'in ensesini bulduğunda Jimin de farkında olmadan Yoongi'ye doğru yaklaşmıştı.

"O öyle çıkmaz." diyerek tekrar etti cümlesini. Jimin göz temasını kesmeden bakıyordu. Yoongi'nin gözleri... Hayatında görüp görebileceği en anlam dolu bakışları taşıyordu.

Yoongi ensesinden tuttuğu çocuğu kendine doğru çekerken dudaklarıyla Jimin'in dudaklarının köşesine, pamuk şekerin olduğu yere baskı yapmadan hızlı bir öpücük bırakmıştı. Hızlı, küçük ve bir o kadar masum bir öpücük.

Jimin'in kapanan gözlerini fark ettiğinde ise tenlerini tekrar birleştirip usta hareketlerle pamuk şekeri dudakları ve dili yardımıyla temizlemeye başlamıştı. Jimin o an düşüncelerini toparlayıp cümle kurabilecek olsaydı eğer kendi kendine 'Daha fazla pamuk şeker ye.' derdi.

write us •yoonminWhere stories live. Discover now