anlatılmamış gerçek'

3.4K 310 200
                                    




Jimin gözlerini açtığında onu saran kolların gece boyu hiç oynamadığını fark etti. Şişmiş gözlerini aralayıp zamanın neden bu kadar çabuk geçtiğini ve geceye dönmek istediğini düşündü. Kıpırdayıp Yoongi'yi uyandırmak istemediği için biraz bekledi. Açılan gözlerine ilişen eşyalara baktı. Gece hiç bir şeyin rengini, şeklini fark edememişti. Salon kendilerininkine oranla daha modern şekilde dizayn edilmişti. Siyah ve beyazın buluşmasıyla oluşan salon, eşyaların gri duvarların önüne özenle yerleştirilmiş gibi duruşuyla tamamlanıyordu.

Jimin ellerini Yoongi'nin üzerindeki kolundan ayırıp ileri doğru uzattı ve kısa bir esnemeden sonra üzerinde olan pijamasına bakakaldı. Gördüğü her minik Winnie figüründe gözlerini biraz daha büyüttü.

'Dün bununla mıydım yani ben?' 

Kısa süreli bir utanç anından sonra gelen boş vermişlikle Yoongi'yi uyurken izlemek için onu saran kolları arasında yavaşça ona doğru döndü. Yoongi'nin siyah saçları alnından yastığa düşmüştü. Ağzı yarım bir açıklıkla duruyordu ve nefes alış verişi dengeliydi. Jimin uzun uzun izlemeye başladığı çocuğun güzelliğine daha fazla dayanamamaktan ve onu öpmekten korktu.

Elini kaldırıp işaret parmağını Yoongi'nin yüzünde gezdirdi. Saçlarından başlayıp çenesine kadar izleyen yolu takip etti. Eli çenesinde biraz oyalandıktan sonra burnunun kemerinden dudakların üstünde oyalandı. Yanında yatan genç uyanık olsaydı yutkunuşunu kesinlikle duyardı. Yoongi kıpırdamaya başladığı an Jimin ellerini çekip kendi yanağının altına koydu ve gözlerini kapadı. Bekleyişinden sonra Yoongi'nin uyanmadığını görünce tekrar izlemeye koyulmuştu.

'Uyanma,bırak da izleyeyim.'

-

Jimin yaklaşık 15-20 dakika daha Yoongi'nin yüzünde oyalandıktan sonra Yoongi kıpırdanıp kolunu üstünden çekti ve gözlerini ovuşturmaya başladı. Jimin işte şimdi dünün utanmasını yaşamaya başlamış ve kızardığını hissediyordu. Yoongi daha gözlerini açmamıştı bile ama bu sırıtış da neyin nesiydi?

"Günaydın Jimin." diyerek ellerini aynı Jimin gibi yanaklarının altına yerleştirmişti be gözlerini açmıştı. Birbirilerine bakarken ikisi de en güzel sabaha uyandıklarını hissetti. Jimin incelediği yüzün göz şişkinliklerine baktı.

"Seni üzmek istememiştim Hyung." diye fısıldayarak konuşmuştu.

"Beni üzmedin, evet ağlamış olabiliriz ama bence güzel bir geceydi."

"Öyleydi." diye cevap verdiğinde Jimin uzandığı  yerde iki büklüm kalmış bir utangaçlık yaşıyordu. Yoongi konuşacak gibi olmuştu ama devam etmeyip durdu ve daha fazla bu konuyu konuşmamak, onu üzmemek için hiç istemese de yastıktan ayrılıp oturur hale geldi. Jimin de onu takip eden hareketle kalktı.' Daha fazla öyle kalamazlar mıydık?'

"Kahvaltı etmek ister misin?" dedikten sonra koltuktan tamamen kalkmış olan Yoongi'yi daha düzgün süzebilmişti Jimin. İçinde sarı bir tişört ve üstünde de beyaz bir hırka vardı,altına geçirmiş olduğu açık gri eşofmanla hemen şimdi koşuya çıkabilirmiş gibiydi. Kendisinin görüntüsünü kıyaslayınca biraz daha utanmıştı çünkü kendisi için en uygun yer koşu değil anaokulu gibi düşünmeye başlamıştı. Kafasında kesinleştirdiği görüntülerle kanaat getirdi ki Yoongi, mum ışığı olsa da olmasa da hep çok güzel görünüyordu.

"Aslında hemen eve geçsem iyi olur Hyung, okula geç kalmayayım."

"Seni bırakmamı ister misin, Namjoon'un arabasını alabilirim?"

"Gerek yok Hyung, buraya yakın zaten." Cümle bittiğinde Yoongi'nin suratı şimdi ayrılık vakti olduğunu fark edip düz bir hale gelmişti sanki, ısrar etmemişti.

write us •yoonminWhere stories live. Discover now