Oysa Asya'nın gözü çok yükseklerde değildi ki. Biraz görse yeterdi. Yüreği ısınırdı anında.

Yemeğini bitirip peçetesine uzandığı an hemen gözlerini ondan çekti. Babası ise dikkatini ona vermesini istercesine boğazını temizledi. Bu genelde yapmadığı, yapmayacağı, bir davranıştı. Korkarak başını kaldırdı Asya. Kıza bakıyordu adam.

"Seninle konuşmak istediğim bir konu var," dedi gözlerini üzerinden milim çekmezken. Onunla çok sık konuşmazdı babası. Şimdi konuşmak istemesi... Bu durum Asya'yı çok ürküttüyordu. Biraz cesaret almak istercesine annesine çevirdi bakışları. Annesinin de sert bakışları onun üzerindeydi.

"D-dinliyorum," dedi ürkekçe. Sadece ailesi değil çoğu insan onunla konuşmazdı. Aniden de biri konuşunca heyecanlanır ve kelimeleri dilinde birbirine dolanırdı.

"Banyonu temizleyen çalışanlardan biri küvette jilet bıçağı bulmuş." dedi adam tok sesiyle. "Yine mi denedin?"

Ne demek istediğini çok iyi anlamıştı Asya. Daha önce de denemişti intiharı. Yine edecekti. Vuslat ona mesaj atmasa bu kez belki de başaracaktı. Hemen yanı başında uyuyan ailesinin o an ondan haberi bile yokken rastgele bulduğu bir çocuk onu kurtarmıştı. Kader dedikleri şey buydu belki de.

"Ben..." diye söze başlamıştı ki annesi sertçe böldü konuşmasını.

"Sen sorumsuz bir çocuksun! Defalarca bu konuda seni uyarmama rağmen hâlâ aynı şeyi yapmaya çalışacak kadar anlamıyorsun hiçbir kelimemi!" Oysa çok iyi anlardı, aklında tutardı annesinin kelimelerini. Onların aklında kalması değil miydi ki onu bu hâle getiren?

"Neden yaptın yine? Ne zaman son vereceksin buna?" Kadının gözleri Asya'nın iz kalmış bileklerinde dolaştı. "Kime neyi göstermeye çalışıyorsun?"

Birilerine bir şey göstermek için kendi canına kıymayı istemiyordu ki. Neden anlamıyorlardı?

Asya istenmeyendi. Kimsesizdi. Yorgundu.

Bir umudu yoktu. Boşuna nefes aldığını, aldığı her nefesin kendisine de ailesine de acı verdiğini düşünüyordu. İstenmeyendi işte. Yaşam ona acı veriyordu. Buna neden devam etmesi gerekiyordu? Her konuda ailesi onun adına kararlar veriyordu, ölümü de mi buna dahildi?

"Ölürken kime neyi göstermeye çalışabilirim, anne?" diye konuştu kırgınca. Gözleri dolmuştu.

"Ne ölmesinden bahsediyorsun sen!" diye bağırdı oturduğu sandalyesinde çenesini yukarı kaldıran annesi. "Kaç defa söyleyeceğim sana. Bunu yapamazsın!"

"Neden?" diyebildi Asya. "Neden yapamıyorum. İstemiyorsunuz beni. Yok olmamı siz de istemiyor musunuz?" Gözleri dolmuştu. Sol gözünden bir damla yanağına süzülürken elinin tersiyle sildi onu.

"Bizi zor durumda bırakmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Sen kendini öldürdüğünde bizim hakkımızda ne konuşulur biliyor musun sen?" Sinirle konuşan kadın dişlerini sıkıyordu. Bu sözlere karşılık bir kere daha kızını yıktığının farkında değildi. Kızının ölmemesini isteme sebebi insanların düşünecekleriydi. Bu gerçek bir annenin yapacağı bir iş miydi?

"Ben ölmekten bahsediyorum anne?" dedi şaşkınlıkla. "Kızın. Ölecek. Kendi canını almak istiyor senin kızın. Senin tek düşünebildiğin insanların hakkınızda konuşacakları mı?"

"İntihara kalkışma sebebin ne bu defa?" diye araya girdi babası. Kızına sertçe bakıyordu hâlâ. Asya ona bakmaya korkarken ardı ardına akmaya devam eden göz yaşlarını sildi yeniden.

"İstemiyorsunuz baba beni. Bu evdeki varlığımdan bile rahatsız oluyorsunuz. Siz istemiyorsunuz diye ben odamdan bile çıkmıyorum. Her dediğinizi yapıyorum ama yine de beni istemiyorsunuz. Şimdi de beni evden göndermek istiyorsunuz." Hıçkırıklarına engel olamayacağını anlayınca sustu. Babası ifadesiz bir şekilde ona dikmişti gözlerini.

CEVAPSIZ | Yarı TextingWhere stories live. Discover now