İyileşmem için öpmen lazım

77 1 1
                                    

Söylediğim yalan gerçek olmuştu ve karşımda yetiştirmem gereken ödevimle masanın başında oturuyordum.Ege okula gitmişti benim sabah dersim olmadığından ödevimi yapıp geleceğimi söylemiştim.Ama yaklaşık bir saattir nerden başlasam diye düşünüp ekrana boş boş bakıyordum. "Yok böyle olmaz başlamam gerek."
İnsan psikolojisini araştırmayı seviyordum ama okul yüzünden araştırdığım şeylerin komple ingilizceye uygun olması gerekiyordu.Bu hem zor hemde sıkıcıydı.İki saatlik çalışmanın ardından kızaran gözlerimle masanın başından kalktım ve flashımı alıp çantama koydum.Üstümü değişip evden çıktım.Yağmur yağdığı için yollar ıslaktı aynı zamanda da kaygan.Dikkatli bir şekilde otobüs durağına kadar yürüdüm.Şanslı olmalıyım ki saati tam tutturmuştum.Okula geldiğimde Ege'nin arabasına bakmaya çalıştım ama göremedim.Hızlı adımlarla hocamızın odasına girip yaptığım ödevi verdim.Geciktiğimi fark etmiş olmalı ki hafif gülümsedi.Geçen saatler yine aynıydı.Derste bilinmeyen bir numara aramasıyla izin isteyip çıktım.
"Alo?" cevap gelmedi birkaç dakika bekledim ama sessizliğini sürdürdü.
"Alo?" sadece nefes alıp verme seslerini duyuyorum.
"Cevap vermeyecekseniz kapa- "
"Beni bırakıp gittin."
"Ne?"
"Beni öylece seni severken bırakıp gittin."
"Barış?" sesi titrediği için tam olarak emin olamamıştım.
"Benim geçtiğim acıyı anlamanı istedim konuşmak istedim."
"Bence yeteri kadar konuştuk kapatı- "
"Bu telefonu kapatmak yaptığın en büyük hata olur Irmak."
"Ne diyorsun ya sen?"
"Aşkından öldüğün adam önümde ve benim elimde silah var." söylediği bu cümle beynimden vurulmama yetmişti.Elimde tuttuğum kitaplar yere düşmüştü ve ben olduğum yerde öylece kalakalmıştım.
"O-ona bir şey olursa seni öldürürüm."
"Şşş sakin ol bence çünkü şuan beni tehtid edicek durumda değilsin."
"Ne istiyorsun Barış ne!"
"Beni sevmeni.Onu değil bana aşık olmanı onunla değil benimle uyumanı."
"Bu söylediğin şey asla olmayacak bunu biliyorsun."
"Öyle mi?Sen bilirsin."
"Hayı-"
İtiraz etmeme dahi izin vermeden patlayan silah sesiyle yere çakıldığımı hissettim.Titreyen ellerimin arasından telefonum yere düştü.Etrafıma toplanan insanlar beni yerden kaldırmaya çalıştılar.Zorla kalktım oturduğum yerden.Telefonumu alıp tekrar aramaya çalıştım başta açmadı yine aradım yine açmadı  yaklaşık 15 kere aramın sonunda açıldı telefon.
"Pislik herif!" ağlamaktan titreyen sesimle bağıramamıştım bile.
"Ayıp oluyor ama."
"Ambulansı ara!"
"Yalvarsana bana hani tek çağren benim ya." bunu söylerken resmen gülüyordu.Acı çekmem resmen hoşuna gidiyordu ve bana beni sevdiğini söylüyordu.Buna inanmamı bekliyordu.
"Barış lütfen yalvarırım ara şu ambulansı."
"Bu iyiliğimi unutma prenses."
-arama sonlandırıldı-
Lütfen lütfen ona bir şey olmasın eğer ona bir zarar gelirse ölürüm.Kaldırım kenarında oturmuş elimde telefonla bir haber bekliyorum.Kimi arayacağım yada ne yapacağımı bilmiyorum çünkü kimsem yok benim.Bir başıma tek başıma sığdığım bir insan vardı ve o şimdi can çekişiyordu kim bilir nerde.Çalan telefonla düşüncelerimden kurtulup hızlıca cevapladım aramayı.
"Sana hastanenin konumunu mesaj atıcam.Son bir kez iyi bak aşkına."
-arama sonlandırıldı-
"S-son bir kez mi?" söyledikleri beynimde yankı yaparken her dakikada daha bir kaybediyordum gücümü.Oturduğum yerden zorla kalktım ve taksi aramaya çalıştım.Bir süre sonra okula yakın olduğum için geçen boş taksilerden birine bindim ve konumu gösterip oraya gitmesini istedim.Dizlerimin titrediğini hissediyorum.Elleriminde.Kendimi o kadar güçsüz ve çaresiz hissediyorum ki.Sanki bir kaç saat sonra ölecekmişim gibi.Sonra içimden bir ses rüya tüm bunlar uyanıcaksın ve biticek diyor.Ama öyle olmadığını biliyorum.Bunu bilmekse beni daha çok üzüyor.Dalıp gittiğimden geldiğimizi biraz geç fark ettim.Parayı ödeyip hızlı adımlarla indim arabadan.Koşar adımlarla nefes nefese attım kendimi hastaneden içeri.Titreyen sesimle lobiye gidip "Ege Öztürk nerde?" diyebildim sadece. "İkinci katta ameliyathanede." merdivenlere doğru koştum.O iki katı nasıl çıktığımı hatırlamıyorum bile.Ameliyathanenin kapısına geldiğimdeyse içeri giremeyeceğimi söylediler.Doktorun çıkıp hastayla ilgili bilgi vermesini beklemeliymişim.Herkesten her şeyden sevdiğim o insanın nasıl olduğunu öğrenemiyordum.Çaresizce ameliyathanenin kapısının kenarına oturdum.Dizlerimi kendime çektim ve ağlamaya devam ettim.Onu böyle bir işe bulaştırdığım için kendimi suçladım.Yorgun düşen gözlerim kapanmak üzereyken hızla çıkan hemşireyi durdurdum.
"Lütfen bana bir şey söyleyin." sesim çok yalvarırcasına çıkmıştı acımış olucak ki cevap verdi yoksa vermeyeceğini biliyordum.
"Kalbi durdu çalıştırmaya çalışıyorlar üzgünüm gitmeliyim." kolunu tutan elimden kurtuldu ve koşar adımlarla koridorda gözden kayboldu.
'Kalbi durdu çalıştırmaya çalışıyorlar.'
İşte bu cümleyi duyduğum an asıl benim kalbim durmuştu asıl o an benim ölümüm olmuştu.Nefes alamadığımı hissediyordum.Beynimden onunla yaşadığım anılar geçerken artık gerçekten nefes alamadım ve gözlerimin karardığını hissettim.
Uyandığımda kolumda olan seruma baktım.Ve dayanıksız olduğumu düşünerek sinirle kalkmaya çalıştım.Ve başımın deli gibi dönmesiyle geri yatmak zorunda kaldım. "Kalkmaya çalışmayın dinlenmeniz gerek."
"Benim arkadaşım ameliyathanede onun durumu nasıl?" sormaya korkuyordum alıcağım cevaptan çok korktuğum için.
"İyi ameliyatı zor olmuş ama şuan yoğun bakımda." bu duyduklarımla o kadar rahatlamıştım ki.Derin bir nefes verdim ve dolan gözlerimle gülümsedim.Bırakmamıştı beni söz verdiği gibi.Yanımdaydı her zaman olduğu gibi ve bırakmayacaktı biliyordum.
"Ne zaman onun yanına gidebilirim?" düşünür gibi baktıktan sonra "Serumunuz bittikten sonra gidebilirsiniz şimdi dinlenin lütfen." beklemek istemiyordum aslında ama zorundaydım.Serum biter bitmez kendim çıkarmıştım kolumdan.Karşı sandalyede duran çantamı alıp koşar adımlarla lobiye gittim.
"Ege Öztürk?"
"Üst kattaki yoğun bakım ünites-"
Sözünü bitirmesine izin vermeden koşarak merdivenleri çıktım ve yoğun bakım ünitesinin kapalı perdesinin önünde doktoru beklemeye başladım.Beklemek şu hayattaki en zor şeylerden biriydi.En azından çok beklemeden doktor geldiğinde "Onu ne zaman görebilirim?" diyerek önüne atladım adamın.
"Bugün mümkün değil ancak yarın sabah görüştürebilirim."
"Peki en azından şurdaki perdeyi biraz açabilir misiniz?" söylediğim şeye gülümsedi anlayışla başını sallayıp "Tabiki." dedi ve kontrol için girdiği sırada perdeyi açmayı unutmadı.Kontrolden sonra bilgi vermek için yanıma geldi.
"Kurşun kalbine yakın bir yerde olduğu için ameliyat biraz zor oldu ama arkadaşınız çok dayanıklı çıktı şuan durumu stabil dediğim gibi yarın sizi yanına görüşmeye alacağım bir şeye ihtiyacınız olursa lobiye söylebilirsiniz"
"Teşekkürler." dedim gülümseyerek.
Perdenin açık olduğu yere sandalye çekip Ege'yi izledim sadece bir kaç kere elini hareket ettirdiğini gördüm.O kadar güzeldi ki.Masumdu.Sevilesiydi.Sarılmak istedim ona.Hiç bırakmamak.Onun beni bırakmadığı gibi.Gücümün kalmadığını hissettiğim sırada kapandı gözlerim.Sandalyede perdenin arasından Ege'yi izlerken uyudum.Hemşirelerden biri gelip beni kaldırdı boynumun rahatsız olabileceğini ve daha büyük koltuklardan birine uzanabileceğimi söyledi.Bende burdan ayrılmak istemediğimi söyleyip teşekkür ettim.Ege'nin başından ayrılmaya niyetim yoktu.Sabah erkenden uyanıp doktordan izin gelmesini bekledim.En sonunda lobideki hemşire girebileceğimi söylediğinde mutluluktan kıza sarıldım.Tabii sonra hemen ayrıldım.Üstüme giydirdikleri şu yeşil bir kıyafet ve boneyle çok komik göründüğüme emindim.İçeri girdim yanındaki koltuğa oturup gülümsedim.Elini tuttum.
"Beni bırakmadığın için teşekkür ederim sevgilim.Seni seviyorum." gözlerime hücum eden yaşlar daha fazla konuşmama izin vermemişti.Yanağını öptüm saçlarını okşadım.O an uyanması için her şeyimi verebilirdim.
"Benim için bi uyanmayı denesen olur mu sevgilim? Ama zorlama kendini." beni duyabileceğini biliyordum doktor söyledikleriöi duyacağını söyleyip ağır şeyler söylememem konusunda beni uyarmıştı.Tuttuğum elimi sıktığını hissettiğimde göz yaşlarımın arasından gülümsedim.O an elimi sıkması bile beni dünyanın en mutlu insanı yapmaya yetmişti.Biraz daha yanında durup yanağını okşadım. "Hadi Ege lütfen." birkaç dakika sonra açılan gözlerini gördüğüm an kalbim durmuş gibi hissettim.Oturduğum yerden bi anda kalkıp hemşirelere haber vermek istedim ama sonra beni dışarı çıkarabileceklerini düşündüğüm için vazgeçtim.Elini öpüp "Uyandın." dedim gülümsedi o gülümseme benim tek ilacımdı.Her şeye iyi gelen ilaç.Sonra düşüncemden vazgeçip hemşireye haber vermeye karar verdim.
"Unutma seni çok seviyorum tamam mı ben şimdi gidip hemşireye haber vericem." elimden tutup beni geri çekti.
"İyileşmem için öpmen lazım."
"Öyle mi?"
"Öyle."
"Ya çok hoşuma gitti ne lazım bi daha söylesene."
"Öpmen lazım."
Yanağını öpüp geri çekildim.
"O yetmez."
"Yetmez?"
"Yetmez işte ya."
Dudağına küçük bir öpücük kondurup gülümsedikten sonra çıktım odadan.Hemşirelere haber verdiğimde doktoru çağırdılar.İçeri girip bir süre Ege'yle konuştu bende yarı açık perdeden onları izledim.Hatta bir ara Ege bana göz bile kırpttı.Doktor yanıma geldi ve gülümsedi bu iyiye işaretti sanırım.
"Arkadaşınızın durumu gayet iyi uyandığı için onu odaya alabiliriz.Yarası iyileştikten sonra da taburcu olabilir."
"Her şey için çok teşekkür ederim."
"Görevim."
Sonra Ege'yi alıp odaya çıkardılar.Bu iyi bir şeydi çünkü artık her onun yanında olabilecektim.
Tam yanında olan koltuğa oturdum.Elini tuttum ve gülümsedim.Kötü şeyler düşünmeyecektim.Çünkü o burda ve ben onun elini tutup ona gülümseyebiliyorum.Bu her şeyden önemli.
"İyisin değil mi?"
"İyiyim güzelim.Tabii sen öpünce daha iyi oldum."
"Eşeksin ha sen."
"Şu tatlılığa eşek diyorsun öyle mi?"
"Hah egomuz da gelmiş özletti kendini."
"Sen özlersen o hep gelir güzelim."
"Çok korktum."
"Burdayım korkma."
"Şey biraz yana kaysan canın acır mı?" cevap bile vermeden yana kaydı ama biraz canı acımış olmamı ki yüzünü buruşturdu.Bana açtığı yere uzandım.Kolunu kafamın altına koydu.Diğer elini alıp sıkı sıkı tuttum.
"Bir daha yanımdan ayrılamazsın." harika bir fikir kesinlikle uygulamalıyız.
"Ayrılmak isteyen kim?"
"İsteyemezsin zaten." gülümsediğim yüzünü görmek için kafamı yana çevirdim ve yüzünü izledim.Kaybetme korkusu daha çok sevmemi sağlamıştı sanki onu.
"Seni çok seviyorum sevgilim." dedim ve gözlerimi kapadım.
"Ben daha çok seviyorum." gülümsedim.
"En son ben kazandım diye hatırlıyorum."
"O zaman uyumamış mıydın sen?"
"Sence o anı kaçırır mıyım?"
"Kaçırmazsın tabii."
"Bi daha bu korkuyu yaşamama izin verme lütfen bana seni kaybetme korkusunu yaşatma."
"Deniycem güzelim söz.Bırakmıycam seni.Sen beni bırakmadıkça ben seni bırakmayacağım.Tabii bıraksanda ben yine bırakmam peşinden gelirim."
"Böyle bi anda olsun istemezdim ama sanırım uyuycam."
"Romantik bir cevap beklemiştim."
"Ya özür dilerim."
"Dileme güzelim uyuyabilirsin."
"İstemiyorum ama."
"Bende seninle uyuyayım mı?"
"Evet"
"O zaman içimizden sayalım elliye gelince ikimizde uyumuş olalım."
1-2-3-4-5-6-7-8-9....
48...49...50
Uyumamı beklediğine adım gibi emindim duyduğum cümleden sonra uykuya daldım.
"İyi uykular güzelim."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 29, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İlk AşkWhere stories live. Discover now