Onu kaybetme

69 2 0
                                    

Sabah yine aynı şekilde uyanıp üstümü giydim.Saçlarımı topuz yaptım ve bu sefer kahvaltı yapmadan çıktım evden.Okulum zordu.Yani daha başlarda olmamıza rağmen ders çalışmam gerekiyordu başarmam için.Okul çıkışı kütüphaneye gidip ders çalışacaktım.Aynı zamanda harçlık çıkarabileceğim part time bir işe de ihtiyacım vardı.Bir kaç gün önce Doruk bulabileceğini söylemişti.Bende ona güveniyordum.Her sabah olduğu gibi yine aynı otobüse binip okula gittim.Derslerime girip çıktıktan sonra uykum gelmişti.Sırf uymamak için kahve alıp kütüphaneye yürümeye başladım.Sabahtan beri kapşonlu bir çocuk dikkatimi çekiyordu.Ve şuan da arkamda yürüyordu.Aynı okuldayız o da kütüphaneye gidiyordur diyerek pek umursamadım.3 saat ders çalıştıktan sonra artık beynimin ağırdığını hissedip eve dönmeye karar verdim.Ev gerçekten güzel bir yerdi.Geldiğim gibi üstümü değiştirip duş alıp uyudum.Yani anlayacağınız sıradan hayatıma geri dönmüştüm.Bir sonraki gün yine okula gittim.Ve yine o çocuğu gördüm ama umursamadım.Çocuğu görüp yüzünü görememem de ayrı bir dava.Doruk bana bir sinemanın gişesinde haftanın 3 günü okul çıkışı bir iş bulmuştu.Kısacası bilet satıcısı gibi bir şey olarak çalışacaktım.Saat 22:30 gibi de çıkıp eve gidecektim.Olasılıkları güzeldi yani ortam çok boş olduğu zamanlarda mısırcı çocukla konuşup mısır yiyorduk.İşten çıkıp eve gittim.Yolun karşı tarafında tekrar o kapşonlu çocuğu görmemle kim olduğunu merak etmeye başladım.Eve geldim ve bir şeyler atıştırıp uyudum.Bir sonraki günümde aynı geçmişti.Artık çocuğu fena şekilde merak etmeye başlamıştım.Sabah otobüse bindiğimde.Bir kaç koltuk önümde oturan Ege'yi gördüm.Hayır yani arabası yok mu bunun niye otobüse biniyor ki diye düşünürken olayı bir güzel anlamıştım ama biraz daha kanıta ihtiyacım vardı.Sıkıcı bir kaç dersime girdim ve eve gitmek için okul kapısına doğru yürümeye başladım.Haberlerde havanın bugün baya bir soğuk ve yağmurlu olacağı söyleniyordu.Okul kapısından çıkacakken Ege'nin de bu yöne geldiğini gördüm.Sonra çıktım okuldan.Ve tabii o da peşimden.Hızla arkamı dönüp "Neden takip ediyorsun sen beni?"diye sordum mantıklı bir soruydu ama ani gelmişti yani arkadaşımı dövüp beni kaçırıp sonra özür dileyen bir çocuğun şimdi yüzüme bakamıyor olması gerekirdi.Tüm sakinliğiyle "Bilmem"dedi
'Ne!Bilmem ne demek lan sen bilmeyecen de ben mi bileceğim.'diye bağıran iç sesime sonuna kadar hak veriyordum.Tam o sırada bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı yağmur eve yürüyerek gitme planlarımı suya düşürmüştü.Yağmuru severdim ama şuan ıslanıp hasta olmak istediğim son şeydi.Hemde bana bakacak biri yokken."Yağmur yağıyor eve ben bırakayım seni."dedi Ege bu bir hayvanım ama centilmenim sinyali oluyordu."Senle gelmektense ıslanarak yürümeyi tercih ederim"dedim yani büyük laf etmiştim.Bu yağmurda ve bu soğuk havada ince bir ceketle yürümek zordu."İnat etmene hiç gerek yok zaten incecik giyinmişsin gel."dedi ve yine elimden tutarak arabasına sürükledi beni.O sırada soğuktan titrediğimi fark ettiğimde 'Hayır,şimdi olmaz'desede iç sesim Ege tirediğimi çoktan fark etmişti.Üzerindeki hırkasını çıkararak zorla bana giydirdi.Evet resmen zorla giydirdi.Bende mecbur hırkaya sarındım ve  somurtarak bindim arabasına. "Sen sabah otobüsle gelmedin mi?"diye sordum "Görevlilerden birine arabamı getirmesini söyledim yağmur yağacağını biliyordum."dedi bir an ama sadece bir an zeki gelmişti.Ve yine yol boyunca sessizlik.Yan yana yapmayı başardığımız tek şey.Eve geldiğinde teşekkür etmeden hızla indim arabasından.Kapıyı sert bir şekilde kapattım ve arkama bile bakmadan eve girdim.Eve geldiğimde hırkasını üzerimde unuttuğumu fark ettim.İstemsiz bir şekilde kokladım hırkasını.Tamam yalan yok güzel kokuyordu ama bundan bananeydi.Hırkayı üzerimden çıkarıp bir köşeye fırlattım.Dışardan yemek söyleyip yedim.Ödevim için okumam gerek kalın kitabımdan bir kaç sayfa okuyup uyuyakaldım.Sabah kendiliğimden uyandığımda sırıtıyordum.Ama neden bilmiyorum.Bu sefer bir kazak ve pantolon giymiştim.Dünkü ince ceket olayından sonra biraz akıllanmıştım sanırım.Saçlarımı farklı olarak salık bırakmıştım.Yine kahvaltı yapmadan çıktım evden.Erken saatlerde kahvaltı yapmayı sevmiyordum.Bu yüzden okulda yerim düşüncesiyle bir daha yormuyordum kendimi.Evden çıktığımda kapıda gördüğüm araba ve bana bakan Ege oldu."Ne işi var bunun burda?"diye sordum kendi kendime.Arabasının yanına gittiğimde camını açtı "Okula daha var burdan ileri gitmen lazım"dedim ve onu umursamayarak yürümeye başladım."Bin işte Irmak"dediğinde duymamazlıktan gelmek çok hoşuma gidiyordu."İyi bende sürükleyerek bindiririm"dedikten sonra arabayı durdurup indi.Ve yine her zaman ki gibi elimden tuturak zorla bindirdi beni arabaya."Sen bir insan kaçakçısısın"dediğimde "Peki ya bu hanımefendi onu bıraktığımda neden bu insan kaçakçısını şikayet etmedi?"zor yerden sormuştu.
'Heh cevap ver bakayım şimdi buna'diyen iç sesim beni daha zor bir duruma getiriyordu."Acıdım daha gençsin hapilerde çürüme diye vicdanlı bir insanım"diye vap verdiğimde gülümsedi.Ve ben yine gamzesine öylece bakakaldım."Çok baktın senin olsun diycem ama talibi çok şimdi bilemedim."dedi dalga geçer bir ses tonuyla "Hı çok meraklıydım bende.Sadece dikkatimi çekti bi anda ondan baktım."diyerek kendimi düştüğüm çamurdan çıkarmaya çalışıyordum pek başarılı olamamıştım ama olsundu.Arabayı park ettikten sonra ben inmeden kapımı açtı.Bu da bir hayvanım ama centilmenim sinyaliydi.Arabadan inmeye çalıştığımda herkes bize bakıyordu.Yani anlaşılan Ege buraların popüler çocuklarından biriydi.Ama dediğim gibi arabadan sadece inmeye çalışmıştım.İnmeyi bile becerememiştim.Ayağım takılmıştı tam düşüyorum tüm itibarım bitti derken Ege hayvanı tuttu beni.Teşekkür etmem gerek yerde "Öküz"deyip hızla uzaklaştım yanından.İlk dersimden çıktıktan sonra telefonumun olmadığını fark etmiştim.Evet resmen telefonum yoktu.Kesin arabasında düşürdüm ben şimdi nasıl bulucam bu öküzü derken karşıdan sırıtarak gelen Ege'yi gördüm
'Aha geliyor öküzün'dedi iç sesim "Aman o mu benim öküzüm Allah korusun"dedikten sonra Ege yanıma gelmişti."Telefonunu düşürmüşsün"diyerek bana uzattı.Ve bu da hayvanım ama centilmenim sinayliydi.Peki tamam biraz etkilendim çünkü başka erkekler olsa direk karıştırmaya kurcalamaya çalışır hatta bazısı görmedim ben ayağına telefonu alıp saran tiplerdi."Şey teşekkürler"dediğim sırada kendimden nefret etmiştim "Kabul etmiyorum kuru bir teşekkürü"dediğinde öfkeli bakışlarımı yolladım "Ne isterdiniz acaba ne yapabilirim bu iyiliğiniz için?"diye sordum dalga geçerek."Beraber bir akşam yemeği güzel olur mesela"dediği anda öksürmeye başladım."Sakin bu kadar istediğini bilseydim önceden söylerdim."dedi ve işte karşınızda kendinden emin egosu kendinden büyük Ege Öztürk! "Ben mi senle yemeğe çıkmak istiycem?"diye sordum gülerek "Evet"dedi yine kendinden emin bir şekilde "Bunu sorduğuna göre sen baya isteklisin." "Belki biraz."
'Hayır çocuk hem egoist hemde açık sözlü'
"Söylediğiniz hiç bir itirazı kabul etmiyorum saat 20:00 gibi evinin önünden alırım seni"dedi ve resmen arkasını dönüp gitti.Dersler bittikten sonra eve gittim.Ve dolabımı açıp ne giysem diye düşündüm.Evet bunu yaptım resmen o öküzle yemeğe giderken ne giysem diye düşündüm.Aslında güzel görünmek istiyordum ama nedenini bilmiyordum.En sonunda siyah bir pantolon beyaz bir bluz ve deri ceketimi geçirdim üstüme.Öyle süslü püslü olan kızlardan değildim dediğim gibi.Küçük sırt çantam spor ayakkabılarım ve rimel sürdüğüm kirpiklerimle hazırdım.Bir şey eksik aslında.Parfüm.Şekerli ama hoş bir kokusu olan parfümümü sıktıktan sonra saat 20:00'i gösteriyordu.Bende evden çıkıp aşağıya indim.Ordaydı bekliyordu.Ve bu işime gelecekti.Tuzağa düşüceğini bildiğim ufak bir planım vardı.Arabasının yanından saçlarımı savurarak geçtiğimde "Hey,nereye!"diye seslendi arkamda "Doruk'la buluşucam ne vardı?"diye sordum bu dediğime sinir olucağından o kadar emindim ki."Maalesef kararınıza saygı gösteremeyeceğim prenses bu akşam benimle buluşacaksınız."dedi ve elimden tuttuğu gibi tekrar sürükledi beni arabaya.Aslında ortada Doruk felan yoktu.Sırf sinir olsun diye yapmıştım.O da ceketin içine beyaz bir bluz giymişti altında düz siyah bir pantolon.Yani spor şıktı benim gibi.Aman bananeyse bundan."O Doruk'un suratını biraz daha dağıtırsam buluşmaz belki senle."dediğinde hafifçe gülümsedim "Bi dene var ya artık bende koruyamam seni"
'Lan ne dedin sen salak!'
Evet resmen şuan Doruk'a karşı Ege'yi savunduğumu söylemiştim.Lanet olsun."Sen beni mi korudun?"diye sordu gülümseyerek
'Al işte biliyorum ben bu gülüşü tavladım seni gülüşü bu'
"Şikayet edelim dedi gerek yok dedim o kadar."diye kestirip atmaya çalıştım o da pek uzatmadı.Sonra sessiz deniz kenarında bir mekana geldik."Hoşgeldiniz Ege Bey hanımefendi buyrun yeriniz şurda"dedi tabii bunları ingilizce söylüyordu ardından elimi öptüğünde bunu saçma ve gereksiz bulmuştum.Ege'yse adama seni öldürürüm bakışları atıyordu.Sanırım mekanın en güzel masasını ayırtmıştı.Masaya oturduktan sonra bir süre sessizce oturdum.Sonra yemekleri söyledik."Ee susmaya gelmedin herhalde"diyerek konuşma başlatmaya çalıştı Ege "Hangi bölümdesin"diyerek de konu buldum."Mimarlık"
'Hm zeki çocukmuş'
"Popülersin okulda sanırım kızlar pek hoşlanmazlar benimle böyle yemeğe çıkmandan felan."
'Ne bu tavrın kıskandın mı yoksa?'
"Onların düşünceleri umrumda değil.Yani ben şuan burda olmak istediğim için burdayım bu onları ilgilendirmez."
'Rahatladın mı!'
"Aslında sade bir yere de gidebilirdik."
"Benim gördüğüm çoğu kız böyle bilindik popüler yerleri sevdiğinden aklıma burası geldi ama rahat değilsen kalkabiliriz çünkü ben hiç değilim."dedi elimi öpen adama bakarak
"Olur"dedim ve oturduğumuz masadan kalktık.Sade ama yemeklerinin şahane olduğunu söylediği bir mekana geçtik.Uzun bir süre oturup konuştuk.Yemeğimizi yedik gülüştük.Aslında iğrenç geçer diye düşündüğüm yemek harika geçmişti.Ve ikimizde gülümsüyorduk.Mutluydum yanımda olduğu için ve bu garip bir histi."Teşekkür ederim"dedi Ege "Neden ki?" "Benimle yemeğe geldiğin için yani zorla oldu biraz ama."dedi başını öne eğerek o kadar tatlıydı ki bi an seni yerim ben demek istedim ama tabiki asla böyle bir şey yapmadım.Saat geç olduğunda ve ben esnemeye başladığımda beraber arabaya bindik.Her seferinde zorla bindiğim o arabaya bu sefer kendi isteğimle binmiştim.Bu Ege'yi gülümsetmişti.Yol boyunca bir kaç kez konuştuk.Sonra evin önüne geldiğimde normalde olsa sinirle arabadan inip kapıyı çarpmam gerekirdi.Ama bugün öyle değildi.Yani bilmiyorum işte.
"Bende teşekkür ederim."
"Gerek yok"
"Hayır var teşekkür ederim" "İstediğin zaman"
"İyi geceler o zaman" "Sabah seni almaya gelicem prenses iyi geceler"dediğinde gülümseyerek indim arabadan ve yine içimdeki o ses konuştu
'Bir kaç hafta önce aklımdan çıkamayan mucize o,onu kaybetme'
Yavaş adımlarla eve girdim ve üstümü değiştirip yatağıma uzandım."Onu kaybetme"dedim ve gözlerimi kapatarak uykuya daldım.

İlk AşkWhere stories live. Discover now