29. BÖLÜM : "PLANLAR."

30.3K 1.7K 2K
                                    

Son olayların üzerine neredeyse 1 hafta geçmişti. Ev oldukça sessizdi ve çetedekiler sık sık sabaha karşı eve geliyorlardı. Bizde Yaren'le hayatın bize daha neler göstereceğini akışına bırakmış bir şekilde bekliyorduk. Çünkü yapabilecek bir şeyimiz yoktu. Bu kafesten çıkışımız yoktu. Özgürlüğümüz kilitle değildi. Kapı açık bile olsa, bu evden çıkamazdık. Psikolojik bir deneydi üzerimizde uygulanan. En kötüsü ise, kabullenmekten başka çaremiz yoktu.

Yaren'le Ayaz konusunu konuştuğumuzda, ondan korktuğunu en çok da Batuhan'dan korktuğunu söylemişti. Batuhan Yaren'i sevmiyordu, evet. Bunun sebebi Ayaz'a olan bağlılığındandı. Batuhan ve bağlılık kelimesi yan yana yakışmıyorlardı evet ama bu bir gerçekti. Batuhan'da birilerine değer verebiliyordu. Ares iki gündür eve gelmiyordu. Okan'a sorduğumda ise gözleri dolu bir şekilde bana bilmememin daha iyi olacağını ve kötü şeyler döndüğünü söylemişti. Batuhan'la son konuşmamızdan yana yüz yüze bir çok kez gelmiştik ama hiç konuşmamıştık. Agresifti. Onu sinirliyken çok görmüştüm ama son zamanlar daha da sinirliydi. Bizimle uğraşmak dışında da işleri vardı elbet. Ne de olsa onlar eli kanlı katillerdi ve kendi hayatlarında da problemler olabiliyordu. Bir katille daha doğrusu katillerle aynı evde yaşamak zordu başlarda. Ama gerçekten insan her şeye alışıyormuş, ölüme de. Birini nasıl öldürebilirlerdi anlayamıyordum. Masum olmasa bile bir insanın canını almak onlar için nasıl bu kadar kolay olabiliyordu? Tamam belki karşısındaki kişi şerefsizin önde gideniydi ama yine de kandan, ölümden, cesetten hiç mi rahatsızlık duymuyorlardı? Bu beni tedirgin ediyordu son zamanlarda. Hayatları tozpembe değildi, hemde hiç.

Batuhan birkaç gün önce eli yüzü kanlı bir şekilde gelmişti, elinde silahla. O günden beri Ares evde yoktu ve diğerleri de sık sık dışarı çıkıyorlardı. Hepsi kötü durumdaydı. Okan, Semih, Ayaz, Cengiz hiçbiri bize cevap vermiyordu ve kafam soru işaretleriyle doluydu. Yaren bu konuları kurcalamamız gerektiğini ve olabildiğince uzak durmamız gerektiğini düşünüyor, sık sık bunu dillendiriyordu.

Ayaklarımı yere sarkıtıp yataktan kalktım ve aynanın karşısına geçip yıkandıktan sonra ördüğüm saçlarımı açtım. Saçlarım uzamıştı. Bunu umursamayıp soluk gözüken cildime baktım. Göz altlarım morarmıştı ve iğrenç gözüküyordum. Bunu umursamayarak odadan çıktım ve salona indim. Batuhan üçlü koltuğa oturmuştu ve kafasını koltuğun arkasına yaslamış, tavanı izliyordu. Endişeli ve rahatsı gözüküyordu. Etrafa kısaca göz attığımda kimsenin olmadığını gördüm. Batuhan'la bizi evde tek mi bırakmışlardı? Bu tehlikeyi nasıl göze almışlardı bilmiyorum ama bi işler döndüğünü anlamıştım. Yakında çıkar kokusu diyerek yavaş adımlarla Batuhan'ın olduğu yere doğru ilerledim. Beni fark etmemişti.

Tam önünde durup ona üstten bir bakış attığımda hala hareketsiz bir şekilde tavanı izlediğini gördüm. "Batuhan?" dedim çekingen bir sesle. Cevap vermedi.

"Batuhan?" sesim biraz daha yüksek ve tedirgin çıkmıştı. Tekrar ağzımı açıp konuşacaktım ki Batuhan konuştu. "Adımı mı ezberliyorsun?"

Önünden çekilip yanına oturdum ve suratına boş boş baktım. Onunda gözleri bana dönmüştü. Gözleri olduğundan daha koyu gözüküyordu ve göz altları morarmıştı. Kaşının altında ince bir kesik vardı ve sızısını hissedebiliyordum. Dudağının altı ise hala kırmızıydı. Ne olmuştu ona böyle?

"Batuhan." dedim tekrardan endişe ve merakı içinde barındıran sesimle. "Artık bize bir şeyler anlatacak mısınız?"

"Bize?" diye sordu sertçe, tek kaşını kaldırmıştı. Hafiften bir öfke sezmiştim.

"Bana ve Yaren'e." dedim ardından devam ettim. "Hep bir şeyler oluyordu biliyorum ama bu sefer farklı bir şey var gibi hissediyorum ve huzursuzum." dedim kaşlarımı hafiften çatarak. "Eve gece geç geliyorsunuz. Daha doğrusu sabaha karşı geliyorsunuz ve geçenlerde geldiğinde elinde silah vardı. Yoksa birini mi öldürd-"

Karanlık ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin