6

6.5K 417 151
                                    

Jimin ne diyeceğini bilemecek kadar şaşkın bir şekilde arkadaşına bakıyordu.

Yoongi'yle birlikte sınıfta oturuyorlardı. Yoongi, Taehyung'a bakabilmek için kendi sınıflarının kapı önündeki sırasına yerleşmiş, açık kapı sayesinde karşı sınıftaki sevgilisini rahatça dikizlerken Jimin'i de zorla yanına oturtmuştu.

Tamam, gözetlemesi artık Jimin'e normal geliyordu.

Sorun şu ki Yoongi bir süre sonra oturduğu sıradan kalkıp masanın altına girmiş, çantasından bir dürbün çıkarıp Taehyung'u izlemeye başlamıştı.

"Yoongi, beni korkutuyorsun!"

"Uyanınca mesaj atarım dedi ama atmadı Jimin!" Sinirle kafasını Jimin'e çevirecekken sıraya vurmuştu.

"Ah! Bak, hep senin suçun!"

"Ben ne yaptım ya?!" Jimin iki elini yana açmış anlamamışçasına arkadaşına bakıyordu. Yoongi, Jimin'in bacağını çimdikledi.

"Sessiz ol!"

Kolayca kavga edebiliyorlardı çünkü ders beden olduğu için sınıfın çoğu iki ders boyunca yukarıdaydı. Teneffüste çoğu kişi sınıfa inmeye üşeniyordu ve sınıf genelde boş oluyordu.

"Geliyor!" Yoongi heyecanla konuşup dürbününü göz hizasından çekti ve sıranın altına daha çok sindi.

Taehyung sınıfa girdi ve sırada tek başına oturan Jimin'i görünce selam verdi.

"Yoongi nerde biliyor musun, Jimin?"

"Bilmiyor." Taehyung sıranın altından gelen sesle şaşırdı, fakat sesin kime ait olduğunu anlayınca gülümsemeye başladı.

Bir sıraya oturup Yoongi'yi inceledi. Yoongi kafasını eğmiş yere bakıyordu. Sanırım, eğer o Taehyung'u görmezse, Taehyung'un da onu göremeyeceğini düşünüyordu.

"Tüh, bende tam ondan özür dilemeye gelmiştim." Taehyung, birden kafasını kaldıran Yoongi'yle daha fazla sırıtmaya başladı.

"İğrençsiniz." Jimin sıradan kalkıp sınıftan kapıyı kapatarak çıktı.

Bir süre ikili birbirine baktı. "Oradan çıkacak mısın?" Taehyung tek kaşını kaldırarak sordu.

"Hayır." Yoongi kollarını birbirine bağlayıp arkasını döndü.

Taehyung derin bir nefes verip ayağa kalktı ve Yoongi'nin altına saklandığı sırayı ileriye iterek açığa çıkmasını sağladı.

Yoongi yine de duruşunu bozmamıştı. Taehyung onu yerden kaldırdı ve masaya oturttu.

"Neyin var bakalım?" Taehyung, Yoongi'nin kaçmaması için belinden tuttu. Yoongi ne zaman ne yapar belli olmuyordu. Tedbirli olmak gerekirdi.

"Benim minik bebeğim bana küsmüş mü?"

Yoongi göğsünde bağladığı kollarını çözdü, Taehyung'un gömleğinin uçlarıyla oynamaya başladı ve başını yana yatırıp Taehyung'a baktı.

"Hakettin çünkü."

Taehyung gülümsedi. Ellerini Yoongi'nin yanaklarına yerleştirdi. Birazdan Yoongi sessizliğe dayanamayıp sebebini söyleyecekti. Taehyung onu tanıyordu.

Yoongi, yanağının üzerindeki büyük elleri tuttu. Bakışlarını kaçırdı. "Sabah uyanınca mesaj atacağını söylemiştin. Benim de uykum vardı ama ben seni düşünüp durdum o saate kadar. Ondan sonra da uyuyamadım zaten."

Taehyung Yoongi'nin sevimli dudaklarına bir öpücük kondurdu ve ayrıldığında aralarındaki mesafeyi fazla uzaklaştırmadan geri çekildi, açıklamasını yaptı.

"Sınav haftası yeni bitti, uykumu hiç alamamıştım. Yaklaşık 18 saat boyunca uyudum. Telefonumu üşengeçlikten 2 gündür şarja takmıyordum. Kapanmış. Okula geç kalıyordum, yolda mesaj atacaktım ama evden tam çıkarken fark ettim. Yanımda değil, evde şarj oluyor."

"Neden asla bir kusur bulamıyorum? Bahane gibi geliyor!"

Taehyung gülümseyerek, "Çünkü doğruları söylüyorum." dediğinde Yoongi pes edip ona sarıldı.

İşte, barışmışlardı.



homie-sexual • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin