ZARFLAR

1.1K 537 19
                                    

İzmit,İstanbul'un hemen yanında olmasına rağmen ondan tamamen alakasız bir şehirdi.Büyük fabrikalar,ilçelerinin iç taraflarında kaldırımdan sokaklar ve her yerde bulunan turuncu çöp kovaları.Yolda giderken ilgimi çeken ilk şeyler bunlardı.Daha önce çok fazla gelmemiştim buraya.Küçükken tatillerde birkaç kez buradaki Bayramoğlu plajına gittiğimizi hatırlıyordum sadece.Onun dışında hep Anadolu'nun iç taraflarına giderken geçilen bir yoldu benim için.

Anıl ile rutinimizi bozmayarak yine yol boyunca hiç konuşmamıştık.Arada göz ucuyla onu izliyordum,çok düşünceli görünüyordu.Ben gideceğimiz adrese iyice yaklaşmamıza rağmen sakinliğimi bozmadım.İçimden bir ses çok da korkulacak bir şeyin olmadığını söylüyordu.Belki de beynim kendi kendini kandırıyordu.Acıya karşı oluşmuş bariyerim gelecek olan ne olursa olsun daha kötülerini de gördüğümü söylerdi bana.Yolda tanımadığınız birinin size söylediği olumsuz bir laf,bir daha o kişiyi hiç görmeyecek olsanız da gününüzü mutsuz geçirmenize neden olurdu ya,ben böyle durumlarla karşılaşınca içimden hep neler yaşadığımı,ne badireleri atlattığımı düşünüp negatif sözün, o güne ayırdığım pozitif enerjimi emmesini engellerdim.  

Araba yavaşlamaya başladı ve sadece ön tarafı turuncu renkle boyanmış bir apartmanın önünde durduk.Anıl ile yüzlerimizi birbirine çevirdik.Endişeli görünüyordu.Bense hala çok sakindim.Kapıyı açıp aynı anda dışarı çıktık.

"Yanımdan ayrılmak yok, anladın mı Hazal?"Kafamı olur dercesine salladım.O önden giderken ben de tam arkasında ilerliyordum.Apartmanın kapısından içeriye girip ikinci kata çıktık.5 numaralı kapı,adreste yazan evdi ancak kapı kapalıydı,nasıl girecektik?Anıl,biliyormuş gibi kapının önünde duran paspası kaldırdı ve altındaki anahtarı eline aldı.Gözüme rutinleşmiş bir şey gibi geldi,herhalde her zaman anahtar orada bulunuyordu.

"Hazır mısın?"Hazır mıydım bilmiyorum,sakinliğim yerini hafif bir mide ağrısına bırakmıştı.

"Evet."Kapıyı açtı ve yavaşça içeri girdik.Eliyle istemsizce benim kolumu tutmuştu,hala onun biraz arkasındaydım ilerlerken.Tuvalete kadar tüm odalara baktık ve evin boş olduğundan emin olduktan sonra Anıl,oturma odasındaki kütüphaneye yöneldi.Suç ve Ceza adlı kitabı eline alıp arasından zarfı çıkardı.Yapan kimse ayrıntıları çok fazla düşünmüştü.Peki,suç neydi?

Benim gerginlikten ellerim deli gibi ıslanmıştı, her an bir şey olabilir diye tetikteydim ve arada etrafı kolaçan ediyordum.Anıl,sarı renkli zarfı açtı.Dün baktığımız zarfın renginin mavi olduğunu hatırladım.Bu sefer zarfın içi boş değildi.Anıl,içinden kağıdı çıkartırken yere başka küçük bir kağıt düştü.Yere eğilim kağıdı aldım.

"Eğil mi bu ne demek şimdi?"Anıl,aniden kafasını cama çevirdi ve sonra beni de çekip yere eğildi.Aniden bir gürültü koptu ve oturma odasının camı parçalara ayrıldı.Elimde refleks olarak kafamı tuttum,Anıl da gövdesine bana siper etmişti.Neyse ki bizim olduğumuz yere kadar cam parçası gelmemişti.

Anıl,aniden kalkıp dikkatlice cama doğru gitti ve aşağıya bakmaya başladı.Atan kişiyi görmeye çalışıyordu.Ben de kalktım.Etrafa baktığımda yerde bir taş gördüm.Demek bununla camı parçalamıştı.Anıl bir anda hızlıca koşarak kapıdan çıktı.Nereye diye bağırdım ve ben de peşinden koşmaya başladım.Koşarak bir sokaktan içeri girdi.Önümüzde bizim gibi koşan bir çocuk vardı.Taşı atan bu çocuk muydu?Anıl hızını arttırdı ve çocuğa yetişip sırtını duvara yapıştırdı.

"Kimsin lan sen?Kim söyledi sana bunu yapmanı?"

"Abi, kurbanın olayım yapma."

"Lan seni gebertirim,ölmek istemiyorsan cevap ver bana."Öldürmek mi,ne saçmalıyordu.Yanına gittiğimde çocuğu omzundan tutup sarsıp cevap vermesi için diretiyordu.

OYUNWhere stories live. Discover now