KARAR

1.3K 672 106
                                    

Bu sonlu dünyada sonsuz dertlerimiz arasında kaybolup gidiyorduk.Sahi,ölümün olduğu yerde yaşamanın anlamı neydi?İnsan haricindeki hiçbir canlıya verilmemiş olan düşünme gücü,bu soruyu aklımıza sokup kaçmıştı ve cevabını kimse tam olarak veremiyordu.Kafka ölümün olduğu dünyada diğer her şeyin anlamsız olduğunu söylemişti ancak yaşamı temelde asıl anlamlandıran olgu kısıtlı olmasıydı.Kısıtlı bir süreçte yaşadığımız mücadelelerdi yaşam.Belki de yaşamın amacı,yaşadıklarımızla hayatımızı anlamlandırmaya çalışmamızdı.Herkes için farklıydı ve bu yüzden belirli bir cevabı yoktu.

Televizyondan rastgele bir kanal açmış karşısındaki koltukta uzanmıştım.Babam daha gelmemişti ve evde kimse yoktu,evin bu kadar sessiz olmasına alışık olmadığımdan televizyonu açmıştım ama izlemiyordum.Bir sene öncesinde bana bu durumda olacağım söylenmiş olsaydı inanabileceğimi sanmıyordum.Sebebini bilmediğim bir şekilde ailemdeki insanların ipi birbirine o kadar gergin bağlıymış ki birinin kopması her birimizi başka bir yere dağıtmıştı.Annem ve babam ,abimin ölümünden sonra ayrılınca kız kardeşim ve annem Antalya'ya taşınmış babam ve ben burada kalmıştık.Annemle sadece babamın arası değil benim de aram bozuktu.Aramız bozuk lafı çok hafif kalıyordu aslında.Tamamen kopmuştuk diyebilirim sanırım,bilmiyorum.

Annem,aramızdan abimin ölümünden en çok etkilenendi.Olaydan sonra ağır psikolojik destek aldı ve bu süreçte en çok beni suçladı.

Ah,başıma ağrı saplanmıştı yine.Abimin öldüğü gece arkadaşlarımla eğlenmeye dışarı çıkmıştım,yanımda arabam yoktu ve saat çok geç olunca abim beni almaya kendisi gelmek istemişti,gerisi malum...Katil bulunamayınca annem suçlayacak birileri aramıştı belli ki.Bazen ona hak veriyordum,çünkü ben de kendimi suçluyordum,hem de onun suçladığından kat be kat fazla.Ama evladını kaybeden birinin başka bir evladını silmesi...İşte bunu bir türlü anlayamıyordum.Belki o kadar çok acı çekiyordu ki beni suçlamak onu ayakta tutan tek şeydi.

Babam...Babam,dışarıdan çok normal gözüküyordu.Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştığı belliydi.Yanında sadece ben kalmıştım ve belki beni daha fazla üzmemek için böyle yapıyordu bilmiyorum.Ama içinin bir harabeden farksız olduğuna emindim.Küçük kardeşimse ah onu ne zamandır görmemiştim ama en azından telefonla konuşuyorduk.Kim bilir ne kadar büyümüştü.16.yaş gününü bile birlikte kutlayamamıştık.Çok özlemiştim,çok.

Düşüncelerimi telefonumun zil sesi böldü.Arayan kuzenim Eylül'dü.

"Şefimm,evde misin,evdeysen kapıyı aç,ellerim dolu,aah telefonu..."

"Alo,alo"cevap vermeyince yerimden kalkıp kapıya gittim.Kapıyı açınca karşımda elleri poşetle dolu ve telefonu yerde olan kuzenimi gördüm.Hızlıca içeri girip yanaklarımdan öptü.

"Niye geç geliyorsun,ah ellerim koptu be."deyip mutfağa doğru giderken "Hee,şey yerden telefonumu alır mısın?"dedi.Gülerek yerden telefonunu alıp mutfağa gittim.

"Bu kadar şeyi niye aldın burası da ev hatırlatırım."

"Şimdi,yapacağımız yemeklerin malzemesi falan olmaz diye ben hepsini birden aldım.Tek tek var mı yok mu diye soracak halim yoktu ya."

"Hımm, bir 'ağlayan pasta' geliyor yani."

"Ahahah tabi olmazsa olmazımızı unutacak değildim ya.Hadi gel yardım et.Nereden başlasak ki..."

Yemekleri yaptıktan sonra masaya geçip bir taraftan yemek yerken diğer taraftan koyu bir muhabbete daldık.Eylül işte,enerjimi bir anda bu kadar tavan yaptırabilecek başka biri yoktu şu hayatta.Aylin,işi olduğu gelememişti.Onu da ne zamandır görememiştim,işleri çok yoğundu bu aralar.

"Ee,anlat bakalım,yeni işler yeni aşklar,yakışıklı birileri var mı oralarda?"

"İşle ilgili sorduğun ilk sorunun bu olması...İnsan önce işi beğenip beğenmediğimi sorar."

"Senin için fark etmez canım,her işi yaparsın sen.Hem banane işten,ilgi mi çekmiyor ki.Lafı dolandırma da söyle işte var mı ilgini çeken birileri?"

"Tabi canım.O kadar çok peşimde koşan var ki,evlenme teklifi bile aldım ilk günden."Güldü.Gerçekten evlenme teklifi aldığımı bilse ne yapardı acaba.Beni daha önce aramadığına göre gazetedeki haberi de görmemişti.

"Yaa,ciddiyim ben.Kızıyorum ama."

"Yani tabi ki tipi iyi insanlar var Eylül ama biliyorsun ki hiçbiri umrumda değil."Daha sonra aklıma Özgür gelmişti.Söylemeli miydim?Kesin yanlış anlardı.Kendisi asla bir erkek ve kızın gerçekten arkadaş olabileceğine inanmıyordu.Sahi,Özgür ile ilişkimizin ne konumda olduğunu bilmiyordum.Arkadaştık değil mi?

"Ne biliyorum acaba.Şu hallerinden de bıktım yani.Bir aşık ol,kendini erkeğinin huzurlu kollarına at,bak hiç bir şeyin kalmaz."

İkimizde sesli bir şekilde gülmeye başladık."Sen,bu aralar çok düşünüyorsun bu durumu herhalde,dilinden düşürmedin.Hem neyim varmış benim,tek başıma ayakta durabilirim sen merak etme canım benim."

"Neyse,sen bilirsin tabi ama bir enişte fena olmazdı hani."

Konuşmamız böyle devam etti.Ortalığı topladıktan sonra birlikte film izledik ve Eylül akşam bizde kaldı.Genelde evde yalnız olduğumda burada kalırdı.

Sabah,işe gitmeden önce abimin mezarına uğramak istedim.Bir hafta kadar önce Anıl'dan duyduğum o cümleler aklımdan bir türlü çıkmıyordu.Abimi huzura kavuşturmak mı?Katilini bulmam gerçekten bunu sağlayacak mıydı?Ölmüştü işte,ölü birini huzura kavuşturmaya çalışmanın anlamı neydi?Ne işine yarayacaktı ki?Kendi içimizi huzura kavuşturmak olmasın o.Katili bulunca,çok huzurlu bir şekilde hayatıma devam edecektim yani!Hiçbir şey değişmeyecek,ölen öldüğüyle kalacak,olan onun yakınlarına olacaktı.Hayatları boyunca bir eksik yaşamak zorunda kalacaklardı.

Düşündükçe içim öyle büyük öfkeyle doluyordu ki patlayacak gibi hissediyordum.Katil,dışarıda bir yerdeydi.Belki de şu an arkadaşlarıyla oturmuş gülüyordu hiçbir şey olmamış gibi!Tabi ya kesin böyleydi,kesin böyleydi lanet olsun.

Mahfolmuştum,mahfolmuştuk.Hiç düzelmeyecekti,hiçbir şey düzelmeyecekti!Ne annemle barışabilecektim ne annemle babam tekrar birlikte olacaktı.Kardeşim...Onu belki de bir daha hiç göremeyecektim.Peki,ben,ben...Ben, bir daha hiç mutlu olamayacaktım!Hep o lanet adam yüzünden...

Abimin mezarının yanına yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Kendimi durduramıyordum.

"Lanet herif,lanet herif..."

Uzunca bir süre ağladıktan sonra nihayet gözyaşlarım durmuştu.Abimin mezar taşına yaslanarak oturmuş,gözlerimi dikmiş yere bakıyordum.Ellerim benim kontrolümde olmadan telefonuma gitti.Elime aldım ve onu aradım.

"Kabul ediyorum.Evlenelim."

Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayalım.Fikirleriniz benim için çok önemli.

Özgür karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz yorum olarak yazın lütfen😋💛💛









OYUNWhere stories live. Discover now