20.KARANFİLLER ATEŞTE DE AÇAR

Start from the beginning
                                    

"Andım olsun biraz daha beni oyalarsan dediğim şeyi sadece sende uygularım ve sen o zaman keşke ecdadımı siktirtseymişim dersin!"

Tane tane ağzından çıkan kelimeler ve konuştukça Sezer'in yüzüne vuran nefesleri ortamda konuşulan konunun dışında bir hava estirirken kıvırcık genç yutkundu. Boğazı ve dudakları sebebini bilmediği bir şekilde kururken dudaklarını da yaladı. Gözlerine dikilmiş gözler dilinin gezindiği dudaklarına kayarken iki gencin de aklı konuştukları konudan uzaklaşmıştı. Haddinden fazla olan bu yakınlık ortamın ısısını artırırken Yavuz'un şakağından bir damla ter aktı yanağına. Böylesi bir yakınlık yanmış devrelerini kül etmişti.

Yavuz,Sezer'in dudaklarına bakarken kıvırcık genç,onun giderek kararan gözlerine bakıyordu. Bir süre sonra kendisine yaklaşan yüz hayali miydi yoksa gerçekten oluyor muydu beyni algılayamadığından gözlerini kapattı. Böyle bakarak bir şey anlaşılmıyordu çünkü. Yüzüne vuran nefesleri tam dudağının üstünde hissederken kapıya vurulan darbeyle ikisi de yerinden sıçradı.

Yavuz'un yüzü uzaklaşıp elleri de mermerden çekilirken serbest kalan Sezer birkaç adım yana kaydı. Yakınlıkları her zaman böyle saçma durumlarla sonlanıyordu. En iyisi birbirlerine 100 metre sınırı koymalarıydı. Bu sırada devam eden darbelere sesler de eklenmişti.

"Lan ırkçı şerefsiz,kardeşimizin kılına zarar gelirse seni gebertiriz!"

"Erkeksen aç kapıyı! Saklanma lan,çık dışarı!"

Ve bunun gibi devam eden onlarca laf Yavuz'un sönen sinirini yeniden alevlendirirken kapıya yöneldi. Birkaç adım sonra koluna sarınan ellerle duraklarken Sezer önüne geçti.

"Başkan ben iyiyim,sorun yok! Ufak bir mesele vardı halletmemiz gereken."

Yavuz'un gözlerinin içine bakarak konuşan kıvırcık dışarıdakilerin cevabını ve devam eden yumrukları umursamadan konuştu.

"Biraz daha burda kalırsak kapıyı kırarlar. O yüzden anlaşmaya varalım hemen," Yavuz'un tek kaşı havaya kalkarken Sezer tuttuğu kolu serbest bıraktı.

"Ben sana Emre'nin yerini söyleyeceğim ama sen de ben onları kapıdan uzaklaştırdıktan sonra çıkacaksın. Tamam mı?"

Yavuz alayla gülerken cevap verdi.

"Ne yani kaçayım mı? Hayatta olmaz."

"Salak salak konuşma,kaç demiyorum sadece mesele uzamasın diyorum. Hem eğer Emre'nin yerini merak ediyorsan kabul etmek zorundasın."

Yavuz'un tereddütlü bakışları o ve kapı arasında gidip gelirken Sezer konuşmaya devam etti.

"Bak birazdan kapıyı kırarlar ve hem olay çıkar hem de sen istediğini alamazsın," gencin hala ikna olmadığını görünce ellerini kendinden birkaç santim uzun gencin omuzlarına koydu.

"Emre Diyarbakır'da tamam mı? Bir sıkıntı yok,sadece kafa dinlemek istemiş."

Bunu der demez kollarından aldığı destekle Yavuz'un mabadına dizini geçirirken tüm gücünü kullanmıştı. Acıyla inleyip ellerini mabadına koyan adamı o halde bırakıp kapıya koştu. Kilidi çevirip anahtar deliğinden aldı ve açtığı kapıdan çıktığı gibi tekrar kapattı. Dışarıdaki adamlarla konuşurken yaslandığı kapıyı fark etmeden kilitledi.

Sezer dışarda kendi grubuyla konuşurken Yavuz içeride beklemediği güçlü darbeden dolayı kıvranıyordu. O kıvırcığın ağzına sıçmazsa ona da Yavuz demesinlerdi. Şerefsiz,resmen tongaya düşürmüştü kumralı. Acısına rağmen iki büklüm kapıya ilerledi.

Ellerinden birini zorlukla kaldırıp kapı kulpunu çevirdi. Açılmayan kapıyla daha da sinirlenirken biraz daha zorladı kapıyı. Dışarıdakiler yüzünden Sezer'in zor durumda kalmayacağını bilse kapıyı kırardı ama kendisini kurtarmaya çalıştığını anlarlarsa hiç iyi olmazdı. Sinirle duvara tekme atarken acısı yavaş yavaş diniyordu. Şerefsiz sıkı vurmuştu.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now