20.KARANFİLLER ATEŞTE DE AÇAR

Start from the beginning
                                    

Kıvırcık gencin hırıltılı nefesleri yavaş yavaş düzene girerken Yavuz bir saniye bile gözlerini üzerinden ayırmamıştı.

Derin nefesler alan genç doğrulurken sulanmış mavi gözler Yavuz'un bal rengine yakın kahveleriyle buluştu. Kızarmış olan yüzü yavaş yavaş beyaza dönüyordu ama elini çektiği boynundaki ince kırmızı şerit orda uzun bir süre kalacak gibi duruyordu. Galiba gerçekten çok sert çekiştirmişti.

"Öldürmeye niyetliysen direkt bitir işimi. Böyle yavaş yavaş pek hoş olmuyor. Malum ben de her insan gibi acı çekmeyi sevmem."

Yutkuna yutkuna konuşan genç kendisine dikkatle bakan adamı umursamadan sağındaki çeşmeye yöneldi. Açtığı musluktan akan buz gibi suyun altına ellerini koyarken dolan avucunu yüzüne çarptı. Aynı işlemi birkaç kez uyguladıktan sonra kuruyan boğazını ıslatmak için olsa gerek birkaç avuç su da içti. Ne tuvaletin pisliğini ne de Yavuz'un kendisini izleyen gözlerini umursamadı.

"Öldürmek istesem yöntemini sana sormam."

Yavuz'un kesinlikle ama kesinlikle sorunları vardı. Zira kendisine şaşkınlıkla dönen bakışlar da aynı fikirde olduğunu gösteriyordu.

"Lan şerefsiz,sen değil miydin kıçımda dolaşan? Bu neyin afra tafrası?"

Yavuz'un sağ gözü seğirirken dövüşecek olsalar rahatlıkla devirebileceği kıvırcığın neyine bu kadar güvendiğini merak etti.

"Bak marul efendi! Benim sinirlerim bozukken üstüme gelme yoksa inan ki sonu seni için iyi olmaz."

Sezer sinirle karışık alayla gülerken yüzüne gelen ıslanmış tutamları arkaya doğru taradı.

"Ne yaparsın? Öper misin? Hayır bunu denedin ve biliyorsun ki pek işe yaramadı."

Yavuz'un gözleri aklına doluşan hatıralarla Sezer'in dolgun kırmızılıklarına kayarken dudaklarını yaladı. Sakinleşmek için gözlerini tavana dikerken yutkundu. Bu salak marul ona hiç iyi gelmiyordu.

"İstersen onu da yaparım ama cidden şu an bununla uğraşamam. Seninle kendi meselemizi konuşmak için gelmedim."

Sezer'in gözlerindeki soru işaretleri aklını başına getirirken konuşmaya devam etti. Evet Yavuz,evet! Sezer'in yanında başka şeyler düşün ki olmadık işler yapma!

"Emre'ye bir haftadır ulaşamıyorum. Nerde olduğunu biliyor musun?"

Sezer gözlerini kısarken sorgulayan bakışlar atıyordu kumrala.

"Ne yapacaksın hemşoma?"

Yavuz gözlerini devirdi.

"Senin memleket Tunceli salak. Nerden hemşerin oluyor Emre?"

Kıvırcık genç küçümseyen bakışlar atarken mermer lavaboya yaslandı.

"Sana ne? Sen anlamazsın, o yüzden soruma cevap ver," kumral genç sabır çekerken ileride bu lafları ona yedirmeye yemin etti.

"Bir şey yapmayacağım. Sadece merak ettim," Sezer'in sorgulayan bakışları hala ikna olmadığını gösterirken sinirli bir nefes verdi.

"Lan ecdadını siktirtme bana! Bir soru sorduk cevap ver işte. Yiyecek değiliz
adamı!"

Yükselen sesine kızaran yüzü eklenince hafif korkutucu olmuş olabilirdi ama neyse. Sezer yerinden doğrulan adama bakıp korkuyla yutkundu. Bu aptal adam sinirlenince kendini kaybediyordu cidden.

"Ecdadıma laf ettirmem it oğlu it! Sen git kendi kendini becer, pezevenk!"

Yavuz'un aldığı derin nefesler ve Sezer'e doğru atılan sakin adımları durumunu gayet iyi anlatıyordu. Ama Sezer eceline susadığından geri adım atmayacak kadar salaktı. Yavuz tam dibinde bittiği adamın iki yanından ellerini lavboya yasladı. Kolları arasında hapsettiği kıvırcığın mavi gözlerine dikkatle bakarken burunları arasında milimler vardı.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now