23.Bölüm

9.9K 814 195
                                    

Nedense bu kitabı hiç bitirmek istemiyorum? Böyle 1000 bölüm falan aksın gitsin:')

"Yarış başlayacak, nereye gidiyorsun Yeon?"

Jin'in sesiyle tedirgin bir gülümseme sundum ve elimi saçıma attım.

"Çok çişim geldi."

"Tanrım sabır!" Jessie'nin yakarışına aldırmadan lavaboların olduğu yeri öğrenip, standların arkasına doğru koşturmaya başladım. Ellerindeki içkilerle ve yüksek sesli remix müzikle birbirlerine çarpan insanları yararak, arabaların tamir edildiği bölüme doğru koşmaya devam ettim. Tam olarak nereye gitmem gerektiğini bilmiyordum. Kanımın akışı hızlanırken ve alnımda terler boncuk boncuk dökülürken, nefesimin kesildiğini hissettim.

Yarışın yarısında arabaların durduğu, hasar olup olmadığının kontrol edildiği tamir deposunda topuklularımın tok sesi yankılanırken etrafa bakındım. Herkes pistin etrafında olduğu için burada kimse yoktu.

"Kızı en baştan öldürmemiz gerekirdi!"

Deponun içinde ışığı yanık, küçük odadan ses gelirken gözlerimi irileştirdim ve adımlarımı kesip, olduğum yerde öylece ses çıkarmadan konuşmalarını dinledim.

"Bunu yapmak kıç ister. Patronun kesin emri olduğunu biliyorsunuz."

"Sadece kızı ortadan kaldırmamızı istedi. Nasıl olacağını söylemedi."

"Jeon'un canını başka türlü de yakabiliriz. Karşımıza maskelileri almak doğru mu?"

Kaşlarım çatılırken kesik bir nefes aldım. Jungkook'un canını yakmak.. Benim bununla ne alakam vardı? Jungkook'dan ne istiyorlardı? Puzzle parçaları hala etrafta dağınıkken kanımda kaynayan adrenalinle bir adım geri attım. Maskelilerle uğraşan birileriydiler. Belli ki aralarında anlaşmazlık olmuştu ve amaçları beni öldürmekti. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde öylece dikilirken, ağzıma kapatılan el ile gözlerim sonuna kadar açıldı ve ellerim otomatikman ağzımdaki ele tutundu. Bedenimi kendine yaslayıp, beni kapıdan dışarı doğru sürüklerken ses çıkartamıyordum. Kapıdan çıktığımız anda kasıklarına arkadan tekmemi geçirmemle elleri ağzımdan çekilirken derin bir nefes alıp, acıdan kıvranan kişiye döndüm.

"Kyul?!"

Şaşkınca acıyla bürünmüş ifadesine bakarken eğildim ve kolundan tuttum.

"Ne işin var burada? Yarışta olman gerekmiyor mu?"

Ellerini kasıklarından çekti ve önüne gelen birkaç saç telini üfleyerek geri atıp, zorlukla doğruldu.

"Telaşlı bir şekilde buraya geldiğini gördüm. Bir arabada eksiklik olduğu için yarış daha başlamadı ve- derin bir nefes aldı- tehlikede olduğunu fark edince.."

Hızlı hızlı konuşmasını bölüp, ona tutunarak sakinleştirdim ve şaşkınlıkla yüzüne bakmaya devam ettim.

"Duydun değil mi?"

Başını sallayıp, kaşlarını çattı.

"Ne istiyorlar senden Yeon? O adamlar kim?"

Bakışlarımı kaçırdım ve omuz silktim.

"Bir bilsem."

Bir anda elimden tutup, piste doğru hızlı adım atmaya başladığında onu durdurmaya çalıştım.

"Dur, Kyul. Eğer gidersem Taelere bir şey olacak."

Duraksadı ve birkaç saniye gözlerime baktı. Kararsız ifadesi yüzünde hüküm sürerken, beni kendine daha çok yaklaştırdı.

ruins /jungkookWhere stories live. Discover now