Şarkı tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştım.Benim daha çok ilgilendiğim kısım Özgür'ün sesiydi, büyülenmiştim resmen ve gizlice onu dinlemeye başlamıştım.Daha iyi duymak için kulağımı kapıya yaklaştırdığım sırada kapıya yaslandım ve açık olduğunu bilmediğim kapı sonuna kadar açıldı.

Hayır,hayır,hayır bana bakan o çift göz Özgür'ün değildi değil mi?Şu an rüyadaydım.Ben morarmış bir şekilde kapıda dururken "Şarkıyı beğendin demek." dedi ve içten bir şekilde güldü ama sonra bana acımış gibi gülmesini yarıda kesti.

"Adamlar grubunun E Tabi şarkısı bu arada."

"Ne, Nasıl?"

"Utanmana gerek yok Hazal, gel otur, sorun değil, şarkı dinlemenin nesi kötü, 24 saatim şarkıyla geçiyor benim."

Beni sakinleştirmek için böyle söylüyordu ama içten içe hala güldüğüne emindim.

"Ne için gelmiştin bu arada?"

Gidip masasının önündeki sandalyeye oturdum ve zar zor konuşabildim.

"Öğle arası olunca uğramak istedim."Bir süre sustuktan sonra,"Sesin de baya güzelmiş. böyle dinlemem biraz garip oldu ama kaptırmışım işte.Bir yerde falan söylüyor musun bu arada?" Yüzüme garipser bir şekilde bakıyordu.Utancım dilime vurmuştu.

"Kendi kendime söylüyorum sadece."
"Ve bir de beni dinlemek isteyen kişilere tabi."Gülümsedi.
Sonra bir an da şükürler olsun ki konuyu değiştirdi ve "Yemek yedin mi?"deyip ayağa kalktı.Kafamı sağa sola sallayınca "Hadi yemeğe gidelim o zaman."dedi ve kolumdan çekerek kaldırdı.
"Kalk,kalk,kalk,öğle arası daralıyor Avukat Hanım.Kapitalist düzenin çanları bizim için çalıyor."dedi ve beni tekrar çekip odasından dışarı çıkardı.

Birlikte asansörle otopark katına indik.Onun arabasıyla gitmeyi teklif edince itiraz etmeden uydum.Beni götüreceği yeri bilmeyerek yolu izlerken arada kafamı hafifçe çevirip gizlice onu süzüyordum.Boyu benden uzundu ama aramızda fazla bir boy farkı yoktu.Kafam onun ağız hizasına geliyordu.Güzel bir yüzü ve fiziği vardı.Önünüzden geçince gözden kaybolana kadar dönüp bakılası bir tipteydi ama benim aklıma takılan başından beri nedense onda garip bir hava hissetmemdi.Diğer insanlara göre aykırı olan davranışlardan değil de böyle iç dünyasında olan bir şey gibi.Aylin ile mistik güçler hakkında fazlaca konuştuğumdan olsa gerek insanlardan garip elektrikler almaya başlamıştım artık.Ben Özgür hakkındaki düşüncelere dalmışken arabayı durdurdu.

"Geldik."deyip arabadan indi.Ben de indim.Özgür beni çekiştirerek getirince montumu ve çantamı yanıma alamamıştım ve hava öğle saati olmasına rağmen çok serindi.Kollarımı vücuduma sararak peşinden gittim.Karaköy'e gelmiştik.Üzerinde Dünyadan Sesler-Palto yazan bir kafenin içine girdik ve karşılıklı oturduk.Farklı bir yerdi.Kafenin belirli bir bölümünde çeşitli hediyelik eşyalar satılıyordu ve müzikleri çok güzeldi,özenle seçildiği belliydi.Özgür'ün burayı nereden bildiği belli oluyordu.Sabahtan beri bir lokma yemememe rağmen fazla aç hissetmiyordum.Ben bir mocha ve sandvinç istedim,Özgür ise poğaça ve çay istedi.

"Demek sen de sabah kahvaltı etmedin."dedi.

Kafamı aşağı yukarı salladım."Evet,canım istemedi."

"Sabahın köründe işbaşı yapınca insanın ağzına lokma koyası gelmiyor."

Güldüm."9.00,çokta erken sayılmaz bence.Evin buradan çok mu uzakta?"

O da güldü."Aslında yakın ama ben en erken 11'de uyanabilen tayfadanım.Ruhumu şirket avukatlığına satmadan önce her şey daha kolaydı tabi."

"Sahi,sen ne zamandır burada çalışıyorsun?

"Bir ay oldu sanırım.Önceden kendi iş yerim vardı."

"Neden buraya geçtin peki?"

"Sürekli aynı şeyi yapamadığımdan." Anlamamış bir şekilde bakınca "Aynı ortamda sürekli bulunmaktan çabuk sıkılırım Hazal, avukatlığın farklı kulvarlarını deniyorum bu yüzden."

"Kendi iş yerin olmasına rağmen mi,genelde gelinen son nokta o olmuyor mu ya."

"Belki geri dönerim, o anki aklıma göre.Ben de kendi aklımı kestiremiyorum artık."dedi ve aşağıya bakarak gülümsedi.Güzel bir görüntüydü.

"Kaç yaşındasın?"Ne çok soru sormuştum.

"Allah göstermesin 27." 27 mi,abimin öldüğü yaştı bu.Ölmeseydi bu sene 28 yaşında olacaktı doğum günü bir ay önceydi.Yüzüm istemsizce düştü ancak ona belli etmemeye çalıştım.

"Sen?"

"Efendim?"

"Yine uçtun Avukat Hanım.Sen kaç yaşındasın diye soruyorum."

"24"

"O yaşlarını dolu dolu geçir küçük, çabuk geçiyor.Ah ah,ne yıllardı."

"Çok yaşlanmış gibi konuşuyorsun."

"Otuza merdiven dayayınca sen ne düşüneceksin bakalım."

Yemeklerimizi bitirdikten sonra kalktık ve şirkete geri döndük.Dönünce işe kendimi bir türlü tam olarak veremedim ve tüm öğleden sonram evlilik teklifini düşünerek geçti.

Dün mezarlıkta evlenme teklifini duyduktan sonra Anıl'ın tamamen saçmaladığını düşünüp geriye doğru hızlıca yürümeye başlamıştım ki o bıçak gibi sözleri duydum.

'Karşılığında abinin katilini bulmana yardım ederim Hazal.' Abimin adını duyduğumda gelen o kalp sıkışması tekrar kendini göstermişti ki devam etti.

'Tek başına asla yapamayacağını sen de biliyorsun.Benim bağlantılarımla her şey daha kolay olur.Olayın olduğu günden birçok kanıtın saklandığını düşünüyorum, onları bulduk mu gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten.Çok basit değil mi?'

Cümlesini bitirince dönmüş ve konuşmaya başlamıştım.'Basit mi?O kadar yani.Saçmalık!Ayrıca bu söylediklerinin hiçbiri evlilik teklifinin nedenini açıklamıyor.'

'Benim yardımlarımın karşılığında sen de bana yardım edeceksin.Evlilik sadece tüm bu süreçte sürekli bir arada olabilmemiz için bir araç olacak.Gerçek bir evlilik bile değil, abartılacak bir yanı yok.'

'Ben...Ben sana nasıl yardım edebilirim ki?'

'Tahmin ettiğinden daha çok yardımın dokunabilir.En çok ihtiyacım olan şey bana yardımcı olacak ve tamamen güvenebileceğim biri.Arkamdan büyük oyunlar dönüyor Hazal ve güvenebileceğim kimsem kalmadı.Ayrıca ailemi hiç bulaştırmadan halletmek istiyorum.'

'Arkandan iş mi ...Ne?Kim yapar böyle bir şeyi?'

'İşte sorun burada kim olduğu ya da oldukları hakkında en ufak bir fikrim bile yok.Bir yerden başlayıp bulacağımı...'duraksamıştı'Bulacağımızı umuyorum.'

'Neden ben peki?Kimseye güvenemiyorsan bana nasıl güvenebiliyorsun?'

'Çok mantıklı bir sebebi olmasa da, abinle bir zamanlar gerçekten yakındık ve ben öyle çok dostu olan bir adam değilim, sizin aileyle iyi kötü bir yakınlığım oldu zamanında, seni de daha önceden uzaktan da olsa tanıyorum ve açıkçası daha iyi bir seçeneğim de yok.Hem karşılıklı olacak bir anlaşma olduğundan tamamen güvenle alakalı bir durum da yok ortada.'Bir süre susup devam etmişti.'Bak Hazal,diğer sorularını sonra cevaplarım.Üzerine iyi düşünmeni istiyorum.Bundan sonrası o kadar kolay olmayacak sen de biliyorsun.'

'Sözlerinden iyice etkilenmem için beni buraya-abimin mezarına- getirdin demek.'Sıkıntılı bir gülüş atmıştım.'Anlamıyorum,birçok yer kafamda oturmadı.Sen...'konuşmama fırsat vermeyip kendisi devam etmişti.

'Benim durumumun ayrıntılarını şu an için bilmene, düşünmene gerek yok.Sen abini sonunda huzura kavuşturacağını düşün ve buna göre karar ver sadece.'

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.Fikirleriniz benim için çok önemli.Öpüldünüz:)

Anıl karakteri hakkında ne düşünüyorsunuz yorum olarak yazın lütfen😋💛💛




























OYUNWo Geschichten leben. Entdecke jetzt