-Merhaba.. Birşeye ihtiyacınız mı var dedi tatlı ve çok kibar bir sesle...

Endişeli bir bakış attıktan sonra aynı sevimlilikle önce gülümsedi Sude sonra bir telefona ihtiyacı olduğunu söyledi.. Hemşire birazdan odaya alacaklarını ve yardımcı olacağını söylediğinde rahatlamıştı.. Birilerine haber vermeliydi.. Bugün olacak şey miydi bu? Her yeri sızlıyordu uykusu vardı ama biran önce çıkmalı işlerini halletmeliydi...

Hasta bakıcı yatağı koridora doğru aldı ve asansöre yöneldiler. Asansör için uzun sayılabilecek bir yolculuktan sonra en üst kat olduğunu tahmin ettiği katta durdular. Oda oldukça büyüktü, yattığı yerden baktığında gökyüzü görünüyordu.. Derin bir oh çekti haline , şükretti... Daha kötü bir durum olabilirdi... Kendini sessiz odada kendi düşüncelerine bıraktı...

                                                                 ***

Koray kızın odaya alındığını söylediklerinde tedirgin bir şekilde acilden yukarı çıktı. Odada rahat etmesi için görüşmüştü, özel hazırlanmış bir odaya alınmıştı Sude. Kısa sürmesini umduğu saatlerde en azından rahat ettirebilirim diye düşünmüştü. Odanın kapısını tıklattı, bekledi ama ses yoktu. Kendine geldiğini bildiğinden usulca kapıyı açtı... Aralıkta olan kapıdan bakınca yattığı yatak görünüyordu. Üzerindeki kanlı ceket çıkmıştı beyazlar içinde gözleri kapalı melek gibi yatıyordu.. Uyandırmak istemeden sessizce yanına kadar geldi. Nefes bile almıyordu uyanmasın diye... Masumiyetine hayran kalmıştı. Sonra birden faltaşı gibi iki mavi göz gözlerine dik dik bakmaya başladı..

-Kimsin sen?!

-Ah! Çok pardon korkutmak istemedim..

-Kimsin?

-Ben şey ben! Adım Koray, Koray Aslan.. Ne oluyordu? Resmen kızın karşısında kekelemişti! Bizim buzdağı Koray saatlerdir yaşadığı stresle şuan ne haldeydi...

-Bana sen mi çarptın?

-Şey evet.. Ne kadar üzgün olduğumu tahmin edemezsiniz.. Nasıl oldu anlayamadım.. Yani bir anda...

-Yaaa bir anda demek!

-... Koray'ın dili tutulmuştu.. 

-Korkudan ölüyorum sandım be! Ne kullanıyordun sen hafriyat kamyonu filan mı! Şehir içinde izin veriyorlar mı senin kullandığın o şeye! Nasıl gitmekti o! Şikayet edeceğim seni! Sokak arasında böyle mi kullanılır? Öldürecektin beni! Off her yerim ağrıyor.. Bugün yapmam gereken ne kadar önemli işlerim vardı sen biliyor musun? Ne yapacağım ben şimdi! Nasıl telafi edeceksin bu durumu? Senin gibi düşüncesizlerin ehliyetini de almak lazım! Nefes aldığında kısa bir an için Sude içinden çıkan canavara hayret etmişti.. Meydanı boş bulmuş yürüdükçe yürüyordu.. Adamda öyle kamyoncu tipi de yoktu, yani kaç kamyoncu böyle bir takım elbiseyle dolaşırdı ki? Ama olsun.. Gene de tüm sinirini boşaltmak istiyordu...  Arabam nerede? Eşyalarım? Telefon lazım bana, kim bilir ne kadar merak etmişlerdir beni... Tek başıma ne yapıyorum zaten burada... Offf.. Gitmem gerek benim!

-Şey... Bakın tekrar özür diliyorum. Hata benim farkındayım ve zararınızı telafi etmeye çalışacağım ama lütfen sakin olalım...

Sude bu kadar dırdır etmesine rağmen adamın soğukkanlı ve kibar yanıtından etkilenmişti. Bu etkiyi belli etmeden.Kısacık bir bakış attı yüzüne.. Sonra bir sessizlik... İtiraf etmeliydi... Adam çok etkileyiciydi... Yelkenler her an inebilirdi, durumu kurtarmalıydı...

-Tamam sakin olmaya çalışacağım... Başım çok ağrıyor. Saat kaç?

-12'ye geliyor...

-Hiii... Nasıl yetişeceğim ben! Kendi kendine söyleniyordu artık... Doktorla görüşmek istiyorum çağırır mısınız lütfen!

-Tabi , hemen dönerim...bekleyin siz..

Koridora çıktığında elinde olmadan gülümsedi Koray. Kazadan beri çok gergindi, ellerini saçlarına götürdü, hala sırıtıyordu. Kız fena cadı çıkmıştı... Kendi de süt dökmüş kedi gibi kalmıştı karşısında... Tam doktora yönelirken koridorda Zeynep ve Selim'le karşılaştılar. İkisi de korkmuş suratlarla suratına bakarken Koray'ın sırıtışına anlam verememişlerdi..  

-Abiii inanamıyorum sana! İyi misin? Nasıl oldu? Kimseye birşey oldu mu? Çok korktum!... Durmadan konuşuyor bir yandan da Koray'ı kontrol ediyordu...

-Koraycım sen çok iyi araba kullanırsın, hemde ara sokakta nasıl oldu böyle kaza anlayamadık. Halit neredeydi? diye bir yandan da Selim bombalıyordu...

-Tamam tamam... Halit izinliydi..  Çok şükür ucuz atlattık... Benim hatamdı bir anlık bir olay.. Arabada düşen telefona uzandım bir bakmıştım kızcağızın tepesindeyim..

-Hii! Abi bir kıza mı çarptın?!

-Yok yok, yani sürücü genç bir bayan, arabaya çarptım ben.

-Allah'ım çok şükür... O nasıl şimdi? Nerede?

-İçeride, bayıldı, bende hastaneye getirdim. Korkuttu beni biraz ama iyi şimdi... Biraz önce kendine geldi, gelir gelmezde çeneye vurdu... fırçayı kaydı! Sırıtıyordu Koray istemsizce..

-Ahahha! Nee sana mı? dedi Selim elleri belinde kahkaha atıyordu..

-Ohh iyi olmuş! Sanada ayar verecek biri çıktı işte.. Neyse ben bir geçmiş olsun diyeyim. Odası nerede abi?

Odayı göz ucuyla işaret ederken gülümsemesi yayılmıştı tüm suratına.. Biraz daha rahatlamış  doktoru aramaya giderken koridorda, kendisine doğru gelen polisleri gördü... İfade almaya gelen genç iki polis yanına yaklaştığında selamlaşmak için ellerini uzatmıştı Koray. Polisler geçmiş olsun dileklerinden sonra olayı dinlediler. Koray olan biteni eksiksiz aktarırken hatasını sürekli vurguluyordu. Sorumluluk kendisine aitti..

Aşk İşi *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin