1.3

1K 62 9
                                    

Odada otururken, yan odadan gelen tanıdık melodi ile ayaklandım. Bu o şarkıydı. Odamdan çıkıp, Dyland'ın odasının kapısını araladım. Dinlediği şarkı, annesi için oldukça özel bir şarkıydı. O şarkıyı dinlemesini Rai'a yasaklamıştım. Şarkıyı her dinleyişinde ağlardı. Sadece kötü hissettiğinde dinler, yalnızca güçsüz hissettiğinde ve yıldığında o şarkıyı açardı. Zaten ağlamaktan ve uykusuzluktan kızaran gözlerim dolarken, şarkıyı dinlediği sırada kafasına yorganını çekmiş olan ama hıçkırıklarını duyduğum Dyland'a kapıdan bakmaya devam ettim. Bir süre sonra ise şarkıyı durdurdum ve yatağın kenarına oturdum. Kafasına çektiği yorganı aşşağıya indirirken, gözlerini siliyordu.

Eve günler sonra gelmiştim. Oldukça yorgundum. Çekimler için 15 gündür şehir dışındaydım ve 3 gündür Rai ile hiçbir şekilde iletişim kuramıyordum. Tanrı aşkına, evleneli 1 ay olmuştu ve ben, bunun son yarısında yanında bile değildim.

Saat geç olduğu için, uyumuş olduğunu düşündüm ve odaya sessizce girdim. Kapıyı kapatmamla kaşlarımın çatılması bir oldu çünkü kafasına kadar çektiği yorganın altından hıçkırıklarını duyabiliyordum. Yatağın kenarına oturduğumda, korktu ve ani bir hareketle geri çekilirken onu tuttum.

"Bebeğim... benim." Ağlamaktan kızarmış gözlerine baktım. Ben endişeyle yüzüne bakarken, o kollarını bana sardı. Kulaklığını çıkardım ve son sesle dinlediği müziğe baktım. Boynuna bıraktığım uzunca öpücük, sakinleşmesine yardımcı olurken, yüzünü avuçladım ve onunla göz kontağı kurdum.

"Bu şarkı hakkında sana ne demiştim bebeğim?"

"O şarkıyı seviyorum." Diyip omuz silkti.

"Rai, bu şarkıyı dinlemeye başladığın o zamanlarda ben yoktum. Nasıl bir ruh haliyle bu şarkıyı keşfettiğini bana anlattın... bunu dinlemen sağlıklı değil. Bu şarkıyı dinlerken nasıl hissettiğini, seni nelere sürüklediğini biliyoruz... buna bir psikolog olarak bakar mısın? Sence bunu yapmayı bırakman gerekmiyor mu bebeğim?"

"Evet ama..." burukça gülümsedi. "Yalnız ve güçsüz olduğum zaman... sadece dinlemek istiyorum."

"Bunu sana yasaklıyorum."

"Böyle bir hakkın yok."

Belini sardım ve dudağına uzunca bir öpücük bıraktım. "Seni iyi hissettirmek benim işim ve işimi yaparken, her türlü şeye hakkım var."

"Beni kötü hissettirmiyor ki?"

"Seni hıçkıra hıçkıra ağlatıyor..."

Omuz silkerken, o da kollarını daha sıkı boynuma doladı. "Şimdi ağlamıyorum..."

Onu geri çekip, neredeyse kurumuş olan yanaklarını sildim. "Bir daha ağlamanı istemiyorum."

Kafasını salladıktan sonra, göğüsüme dayadı. "Seni özledim Rai."

"Ben de seni özledim dballs..." dedi ve ikimiz de kıkırdadık.

"Bu şarkıyı nerden buldun Dyl?" Diye sordum. Doğrulup burnunu çekti. "Sadece... karşılaştım ve hoşuma gitti. Bana farklı hissettiriyor..."

"Bu şarkı... annen için oldukça özeldi."

"Özel miydi?"

"Evet..." burukça gülümsedim. "Güçsüz ve yalnız hissettiğinde, bu şarkıyı dinlerdi..."

"Güçsüz ve yalnız hissediyorum baba..."

Ona sarıldım ve saçlarının arasını öptüm. "Sen hiçbir zaman yalnız değilsin bebeğim. Baban hep burada..."

"Annemin bir sürtük olduğunu söylüyorlar... Ona neden öyle diyorlar?"

Kaşlarım çatılırken ona sordum "Bunu kim söylüyor?"

"8. Sınıflarda bir çocuk... Josh."

"Onun kıçını tekmeleyeceğim."

"Bunu ben yaptım." Dedi çekingen bir sesle. Kaşlarım havalanırken, kafasını kaldırıp yüzüne baktım. Dudağının üzerindeki patlağı henüz farketmiştim. "Kavga mı ettin Dyl?"

"Evet... ama o haketti. Teddy ondan hoşlanıyordu ve onu ağlattı... sonra da ona muhtemelen gelecekte annem gibi bir sürtük olacağını söyledi."

"Pekala... annen sürtük değildi. Bunu aklından çıkar."

"Bana gerçekleri anlat..."

Gözlerimde tuttuğum yaşlar sonunda akarken, burnumu çektim. "Onun öyle birisi olmadığını bilmen yeterli Dyland... Lütfen bunu üsteleme..."  kafasını salladığında, onu tekrar kollarımın arasına aldım.

×××
Hikayede bahsettiğim şarkı, gerçekten adını veremeyeceğim kadar özeldi. Üzgünüm...

Human || Dylan O'BrienWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu