1.2

1K 60 28
                                    

Kimseye bir şey söylememiştim. O akşam sadece tekrar hesaba girdim ve yazılanları okudum.

"Merhaba sevgilim. Burada çok saçma bir şeyin içersindeyim. Hiç bir şey yapmıyorum. Gün boyu sadece oturuyorum ve yemek yiyorum. Her türlü ihtiyacım karşılanıyor, bana çok iyi bakılıyor ama burdan gitmeme izin yok. İstesem kaçarım evet, ama olmaz. Bunu ilk zamanlarda defalarca denedim ama her seferinde zarar gören siz oldunuz. Ya seni, ya çocuklarımızı hedef aldılar. Hatırlıyor musun? Dyland'ın kolu kırılmıştı... ölümümden (?) sadece 1 ay sonraydı... Dyland sana ne dedi bilmiyorum ama bunu yapanlar, beni burda tutan kişilerdi.

Aynı o hafta içersinde, Teddy ateşlenmişti, hatırlıyor musun? Bunu da onlar sağladı. Muhtemelen ona yiyecek bir şey verdiler... yabancılar hakkında onu daha çok uyarmalısın.

Arabana çarptıklarını hatırlıyor musun peki? Neredeyse ölüyordun... işte onlar da bu insanlardı.

Ne zaman kaçmaya çalışsam, birinize bir zarar verdiler. Sizden uzak durmak zorunda olabilirim, evet ama siz iyisiniz. Siz güvendeniz. Önemli olan bu.

Sizi seviyorum. Kendinize dikkat edin."

Bilgisayarı kapatıp yatakta yanıma bırakırken, gözlerimi koluma sildim. Neler olup bittiğini bilmiyordum. Anlayamıyordum. Kafayı yemek üzereydim. Biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Gözlerimi kapatıp geriye yaslanırken, aklıma gelen şeylerle yüzümde buruk bşr tebessüm oluştu.

Setten geç dönmüştüm ve sabahın köründe gitmiştik. Uykusuz, aç ve oldukça bitkindim ama şu an sadece uyumak istiyordum. Eve anahtarla girdim ve önce Dylandla Teddy'nin odasına baktım. Uyuyorlardı. Gülümseyerek bir süre kapıdan onlara baktım. Dyland, kımıldandığında üzeri açılmıştı. Gidip yorganını örttüm ve yanağını öptüm. Teddy'nin de üzerini komtrol ettikten sonra, onu da öptüm ve odadan çıktım. Yatak odasına geçtiğimde, Rai kitap okuyordu. Beni görünce kafasını kaldırıp baktı. Sonra geri kitabına döndü. "Hala kızgın mısın bana?" Diye sordum. Tepki vermedi. Yanına gidip kitapı elinden çektim ve kenara koydum. Yatağın kenarına otururken, derin bir nefes verdim. "Özür dilerim." Okuma gözlüklerinin üzerinden bakarken, özrümü geçiştirdi. "Yorgun musun sen?"

"Biraz... Birazcıkta başım ağrıyor."

"Ne yedin?"

"Pek bir şey değil..."

"Pekala... sen duş al, ben de sana atıştırmalık bir şeyler getireyim. Sonra ağrı kesici içip uyursun. Olur mu?" Omuz silkip kendimi yatağa bıraktım. "Sadece uyumak istiyorum..."

"Hadi Dyl... mızmızlanma..." kalkarken konuştu. Sonra dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. "Rahatlarsın hem..." onu kendime çekip dudaklarına uzun süreli bir öpücük bıraktıktan sonra gülümsedim "Belki de yemeği, duşu, ağrı kesiciyi ve uykuyu boşvermeliyiz... Beni daha iyi yapacak bir şey biliyorum..."

"Git ve duş al." Diye tekrarlarlen kucağımdan kalkıp kapıdan çıktı. Kendimi yatağa bırakıp istemsizce uyuyakalmıştım.

Gözlerim yavaş yavaş uykunun ağırlığıyla kapanırken, kendimi anılarla birlikte uykuya bıraktım.

Human || Dylan O'BrienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin