/35*

410 21 0
                                    

Bir ay sonra: Haziran 

Bora'nın ağzından...

''Şu kısmı beğenmedim. Raporun bu kısmı yeniden düzenlenmeli.'' Rahat koltuğumda geriye yaslanıp Zeynep'e baktım. Onu Sena Hanım'dan çalmak akıllıca bir fikirdi. Çalışkan insanları severdim. ''Şimdi gidebilirsiniz.'' Masanın üstündeki dosyaları kucaklayıp bana gülümsedikten sonra odadan ayrıldı. O kapıdan çıkarken birisinin geçmesi için müsaade etti. Nil, Zeynep'e gülümseyip bana doğru yürümeye başladı. 

''Bu şirketteki kadınlar problemli. Kotumla alay ediyorlar.'' Masanın etrafında dolaşıp yanıma geldi. Koltuktan kalkıp ona sarıldım. Kısa saçları biraz olsun uzamıştı. Kahverengi gözlerini muzip bir şekilde açmış bana bakıyordu. 

''Seni evsiz sanmışlardır.'' diye fikir yürüttüm. Üstünde diz kapağı tamamiyle yırtık kotlardan vardı. ''Moda bu mu şimdi?''

''Görünüşe göre herkes takım giymiyor diye sinirlisin?'' Kalktığım koltuğa hızlıca oturdu. Ben de masaya yaslanıp ona baktım. Çenesini yukarıya doğru kaldırmış beni süzüyordu. 

''Takım herkese yakışmaz zaten.'' Elini kaldırıp saçlarımı karıştırdı. Bunu yapmasını seviyordum. 

''Ee, toplantın uzun sürdü galiba?'' Bana olan bakışını beğenmemiştim. 

''Zeynep benim çalışanım!'' diye itiraz ettim. Bu tavrıma kahkahalarla güldü. 

''Yani? Güzel kız.'' 

''Seni başımdan atmadan mı? Sanmıyorum.''

''Az kaldı.'' deyip sırıttı. 

''O zaman gidelim?'' 

Başını hızlıca sallayıp koltuktan kalktı. Beni beklemeden yürümeye başlayınca ceketimi hızlıca alıp onu belinden kendime çektim. Birbirimizi ittirerek asansöre kadar ilerledik. Şirkettekiler onun yüzünden bana bıyık altından güldüğünü biliyordum ama umurumda değildi. Babamla olan sorunlarımı Nil sayesinde aşmıştım. Katı babamı bile güldüren bir insandı. 

Otoparka inmiştik. ''Arabanı mı değiştirdin?'' 

''Değişiklik.'' deyip göz kırptım. Benim yalandan züppe tavırlarımdan nefret ediyordu. Yüzünü buruşturup elini arabanın yüzeyinde gezdirdi. Onun için kapıyı açıp içeri girmesini sağladım.  

 ***

Araba kullanmayı seviyordum. Ben hızlandıkça Nil'in suratında oluşan ''Şimdi kusacağım'' ifadesini gördükçe sırıtıyordum. Buraya on dakika uzaklıktaki spor salonunun otoparkına yeni arabamı park ettim. Arabadan inince bagajdan çantamı aldım. Nil yanında kendi eşyalarını getirmişti. 

Birlikte yukarıya çıktığımızda giriş kartlarımızı görevliye okutmadan bize gülümseyip kapıyı araladı. Paranın gücüne bayılmıyordum. Doğru ve yanlışı ayırmada pek güvenilir değildi. Bu gibi durumlarda ise insana statü katması saçmaydı ama yapacak bir şey yoktu.

Nil biraz olsun kafamı işlerden ayırmamı sağlıyordu. Artık onu etkilemek gibi bir çabam yoktu. Bu spor işine başladığımızda tek amacım yalnız kalmamaktı desem yanlış olmaz. Sonuçta yanımda Nil varken bile yanımdan geçen kadınların beni süzdüğünü biliyordum. İşte sorun buradaydı. Herkes kadınların taciz edilmesinden bahsediyordu ama kimse erkeklere yönelik olanları umursamıyordu. Vücudun iyiyse, biraz olsun yakışıklıysan ve biraz paran varsa şirketteki duvarlar bile hakkında kesin hüküm verebilir, sana göz atabilirdi.

MANİK YEŞİLİ | KİTAP OLDUOù les histoires vivent. Découvrez maintenant