SUS...!/7.BÖLÜM

3.4K 144 4
                                    



7.BÖLÜM

Sinop...

Çağrı elinde ki poşetleri masaya bırakıp acıkmışsındır sana bir şeyler getirdim dedi ama ben elinde ki getirdiklerine değil de bana söyleyeceklerine kitlenmiştim. Bunu anlamış olacak ki "Merak etme! Annenle konuştum. Her şeyi anlattım. Tabii çok şaşırdı. Ama bunun senin iyiliğin için olduğunu anlatınca sakinleşti. Tamam dedi. Ben seni yaşayacağın eve yerleştirdiğimde sonra oda izini kaybettirecek ve yanına gelecek. Şimdi dikkat çekmemek bir süre hayatına devam edecek. Seni çok öpüyor. Beni merak etmesin dedi."

Çağrı bunu böyle bir çırpıda anlatmıştı ama ben daha fazla şeyler duymak istiyordum. Nasıl çok üzüldü mü? Ağladı mı? Ona üzülmemesini söyledin değil mi? Deyince Çağrı "Gerçekten annen çok iyi. Şimdi sen bunları düşünme. Bir saat sonra buradan ayrılırız. Hadi şimdi bir şeyler atıştıralım deyince ben de mecburen getirdikleri şeylerden yemek zorunda kalmıştım. Aslında yemek için kendimi adeta zorluyordum. Aklım halen annemde idi. Ona o kadar çok ihtiyacım vardı ki!"

Derken pansiyondan ayrılma vakti gelmişti. Şapkamı ve gözlüklerimi taktım. Bastonumu da elime aldım. Çağrı'nın daha önce söylediği gibi daha gerçekçi olsun diye gözlerimi kapatıp Çağrı'nın koluna girdim. Merdivenleri inerken gerçekten gözlerim kapalı olduğu için çok zorlanarak indim. Arabaya bindik biraz uzaklaşınca gözlükleri çıkarttım.

Çağrı, "Yolumuz çok uzak. Ben alışkınım yolculuk yapmaya. Umarım sende seviyorsundur. Ama sen yorulunca mola vermek istediğinde durabiliriz" diyerek söze başlamıştı. Ben ise bu yaşadıklarımı sindirmeye çalışıyordum. Günlerce haftalarca düşünmüş plan yapmıştım. Ondan kurtulmak imkansız gibi görünüyordu. Ama şu an ondan sonsuza dek kurtuluyordum. Hem de Çağrı'nın sayesinde. Birden onun anlattıkların keserek Çağrı sen benim hayatımı kurtardın. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu iyiliğini ömrüm boyunca unutmayacağım deyiverdim. Bana gülümseyerek bakmış "Hadi üzülme artık. Bunları da düşünme. Ben isteyerek yapıyorum" demişti.

...Gözlerimi açmaya çalışıyor algılamaya çalışıyordum ki Çağrı'nın "Evine hoş geldin!" lafıyla şaşırmıştım. Ne ara uyumuşum ne kadar uyumuşum? Kaç saat geçmiş? Hiçbir bilgi yok! Ben halen bunları düşünüp ayılmaya çalışırken Çağrı şapka ile gözlükleri bana uzatmıştı bile. Halen hava aydınlanmamıştı ama Çağrı hiçbir zaman tedbiri elden bırakma malısın deyince mecburen ben de itiraz etmemiştim. Ev bahçeli müstakil bir evdi. Oldukça da büyük görünüyordu. Derken eve girdik. Çağrı bütün perdeleri kapattı. Işığı açtı. Tamam, artık rahatla deyince gözlüklerimi çıkarttım. Evi daha önceden temizletmiş olduğunu söylemişti. Gerçekten ev pırıl pırıl görünüyordu. Bana gel sana evi gezdireyim deyince onu takip ettim. Aşağıda kocaman bir salon tuvalet, banyo ve mutfak var. Yukarı da ise üç tane yatak odası var. Odanın birinde ebeveyn banyo var. İstersen orayı kullanabilirsin. Bu ev çok güvenlidir. Bahçenin etrafında üç tane kamera var. Bu kamereler güvenlik şirketiyle irtibat halinde. Yani herhangi bir sebepten ötürü alarm öterse, güvenlik şirketi hemen evi arar ve sana, evden alarm geldi bir sorun mu var der ve şifreyi sorar. Bu arada şifre Kraliçe! Sen doğruyu söylersen sorun olmadığını yani alarmın kedi, rüzgar elektrik kesintisi gibi sebeplerden dolayı öttüğüne ikna olup telefonu kapatırlar. Ancak şifreyi sorduklarında bir sorun varsa ve kraliçe denmemişse o zaman onlara, ben iyi değilim bir sorun var polise bildirin yardım edin anlamına geleceği için güvenlik şirketi hemen polisi buraya yönlendirir. İşte sistem bu kadar güzel çalışıyor. Gönül rahatlığı ile kalabilirsin. Bahçe duvarları oldukça yüksek. Bahçenin giriş bölümünde soğan, maydanoz, biber, domates gibi şeyler ektim. Sadece arka taraf da bir depo var orada odunlar, kış için kömür torbaları, eski eşyalar ıvır zıvırlar var işte. Fareden korkarsan oraya pek gitmemeni tavsiye ederim. Ben bu eve kafamı dinlemeye sık sık gelirim. Havası sakinliği yeşilliği çok huzur verir bana. Öyle hemen yakınımızda ev falan yok. Arada mesafe var. Bu yüzden civarda ki evden ya da yoldan kimse bahçeyi göremez. Ama sen yine de her zaman dikkatli ol tabii. Sokak kapısı da bahçe kapısı da çelik kapıdan oluşuyor. Bu çelik kapının üstlerine ikinci bir kapı daha var. O da sırf demirden oluşuyor. Dedem zamanında yaptırmış yani öyle kolay kolay açılmaz. Her zaman bu demir kapıyı da kilitle. Çilingir bile zor açar valla. Mutfakta ki balkon bahçeye bakıyor. Ben burada oturmayı çok severim. Buzdolabında geçen geldiğimde bıraktığım bir sürü yiyecek var. Sen mutfağı keşfedersin tabii ama şöyle bir çay demlesek o demlenene kadar balık konservesi var onu açsak yesek olur mu? Sen araba da uyurken ben yol üstünden ekmek domates salatalık falan aldım. Meyve de var. Sonra da sana çarşafların yerini gösteririm. Ne dersin?


SUS...!Donde viven las historias. Descúbrelo ahora