SUS...! /1.BÖLÜM

14K 308 40
                                    


Zor karar...

Kaç gecedir uykusuzum hatırlamıyorum. Aslında yatağa yatıyorum, uyuyormuş gibi yapıyorum ama uyumuyorum. Daha doğrusu uyuyamıyorum. Sanki uyursam yapacaklarımı unutacakmışım gibi geliyor. Ya da yapmaktan yine korkacak ve vazgeçecekmişim gibi geliyor. Ama bu sefer yapamam. Yani, vazgeçemem. Çünkü bunu denedim hem de yıllarca...Olmadı...Olmayacak da! Karamsarlığı sevmiyorum ama bu öyle de bir şey değil. Yaşım otuz. Ben bunları çoktan geçtim. Yapılması gereken her şeyi denedim. Kendimce tabii. Ama başaramadım. Gücüm kalmadı, enerjim kalmadı, sevgim kalmadı...Eeeee...O zaman niye mücadele etmeye devam ediyorum ki? Uğruna sırf o istiyor diye mesleğimden, çevremden, ailemden arkadaşlarımdan oldum. Herkes bana imrenirdi. Neşeme, hayata pozitif bakmama, enerjime, her şeye sevgi ile bakmama...Şimdi ben onlara imreniyorum. Bir anda nasıl böyle her şey tepetaklak oldu ben de bilmiyorum. Ya da tehlike adım adım geliyordu da ben mi anlayamadım. Beni neden kimse uyarmadı? Neden bana yapma demedi kimse? Ya da söylediniz de ben mi kör ve sağır oldum...?

Evet, sabah olmadan o uyanmadan evden ayrılmalıyım. Gece çok içti. Daha doğrusu içmesine ben çok yardım ettim. Her türlü oyunu oynadım. Bünyesi de çok güçlü. Tam sarhoş oldu gider yatar ben de kaçarım diyorum sanki tekrar ayılıyor. Ben de ona mecburen eşlik ettim. Şu an başım çatlıyor. O kadar içtim ki başım için ilaç da içemiyorum. Bir de yatakta saatlerdir sırf o uyanmasın diye kıpırdamadan yattığım için her yanım tutuldu. Gök gürültüsünü andırırcasına horluyor ama ben yine de korkuyorum. Başka zaman olsa içti, sızdı sabaha kadar uyanmaz derim ama şimdi korkudan bu kadar cesaretli davranamıyorum.

Tam yarım saat geçti sanırım iyice uykuya geçti ya da sızdı. Yavaşça kalkıp giyinmeliyim. Bavulum, özel eşyalarım günler öncesinden hazır. Tam bir haftadır hazırlanıyorum. Arabamın arkası dolu. Bir aksilik olur da arabamın arkasını kontrol eder diye kıyafetlerimi poşetlere koydum. Üstlerine de sanki bu kıyafetler ihtiyacı olan birilerine verilecekmiş gibi de küçük küçük notlar yazdım. 'Bu kazaklar kız öğrenci yurdunda ki kızlar için' gibi...Şu an tek yapmam gereken sessizce evden çıkıp arabama atlayıp bu evden, ondan uzaklaşmak. Normal yollardan ayrılmayı çok istedim ama kendisi normal olmadığı için bunu kabul etmedi. Seni öldürürüm, okulda ki prestijimi senin yüzünden kaybedemem dedi. Bu cevap beni daha da ondan uzaklaştırmıştı. Yani benden ayrılmayı önemsemiyor da okulda ki prestijini düşünüyor. İlk kez birinden seni öldürürüm lafı duymuş ve çok korkmuştum. Boşanmayı unutacaksın benimle yaşamaya alışacaksın dedi. Bunun ne demek olduğunu ya da ne anlatmak istediğini ben den başka kimse bilemez. Çünkü o normal değil. Sanki çift karakterli biri.

Aynı okulda idik. Güya beni deli gibi seviyordu. Tam bir yıl koşmuştu peşimde. Daha doğrusu bana olan ilgisini bir yıl boyunca belli etmişti. Kariyer yapacağım şu an evlilik düşünmüyorum demiştim ama dinlemedi. Sensiz bir an bile yaşamak istemiyorum evlenelim dedi. Her gün yaptığı jestlerle yavaş yavaş kanıma girmeyi başardı. Okulda herkesin sevip saygı duyduğu bir profesördü. Ben de hayrandım kendisine. Herkes onun için yabancı aktörleri andırıyor, çok karizmatik biri diyorlardı. Gerçekten de öyle idi. Ben de aynen böyle düşünüyordum ve benimle ilgilenmesi ruhumu okşuyordu. Sadece biraz daha zaman istemiştim kendisinden. Ama ne yaptı ne etti beni ikna etti ve dört ay içinde nişanlı kalıp evlendik. Tüm okul bana "Kaptın bizim yabancı aktörü" dedikçe ben de gururlanıyordum. Sadece en samimi arkadaşım Cansu ile annem acele ediyorsun, herkesin lafına bakma biraz daha tanı demişlerdi. Ben de öyle düşünmüştüm ama olmadı işte. Benim de çok fazla akrabam olmadığı için büyük bir düğün yerine kıyılan nikahın ardından, akşam okuldan hocalar ve arkadaşlarla kutlanan sade bir yemek ile kutlamıştık. Arkadaşlarım "Bu ne böyle ya? Dullar gibi sade bir yemek te neymiş. Sen yeni gelinsin! Şöyle müzikli bir eğlence yapsaydın da eğlenseydik" diye eleştirmişlerdi. Evet aslında ben de istemiştim ama okulda ki ağırlığından dolayı istememiş ben de kabul etmek zorunda kalmıştım.

Evlendikten birkaç ay sonra benim aşık olduğum, meslektaşım, çok büyük bir üniversite de eğitimci, o hassas, herkesin beğendiği nazik adam değişmeye başladı. Eve gelince sanki ikinci bir kişiliğe bürünüp canavarlaşıyordu. Bunu önceden kim bilebilir ki! Anlatsam da kimse inanmazdı. Öyle de oldu. Aileme, arkadaşlarıma anlattım. Bana şaşkın gözlerle bakıp "İnanmamızı bekleme, sen galiba biraz abartıyorsun" dediler. Eve gelince adam psikopat oluyor, bana şunu getir, bunu yap, oraya gitme, onla konuşma diyor dediğimde "Yok artık!" deyip işi hatta dalga geçme noktasına dahi getiriyorlardı. En kötüsü de bana şiddet uyguladı dediğimde bile "Yanlışlıkla eli çarpmıştır hatta sen yanlış anlamışsındır, her gün bu konuda eğitim veren bu kadar nazik bir adam sana el kaldırmış olamaz" diyorlardı.

Peki, anladım dedim ve pes ettim. Daha doğrusu pes ettirildim yani susturuldum. Tam dört yıldır bu işkenceleri çektim. Önce beni ücretsiz izne ayırdı. Ayırdı diyorum çünkü eve geldiğinde "Yarından itibaren izinlisin, ben her şeyi ayarladım artık bana bir çocuk verme vaktin geldi" dedi ve sofraya oturdu. İşten eve geldiğinde sofranın hazır olması konusunda çok titizdi. Hemen üstünü değiştirip yemeğe otururdu. Sormam gerekenleri, itirazlarımı ağlayıp ikna etme çabalarımı o içkisini bitirmeden yapmam gerekirdi çünkü içkisi bitince mutlaka dans etmek isteyecek ve beni zorla yatağa götürecekti. Her gece dua ettim çocuğum olmasın diye sanırım bir tek sesimi Allah'a duyuruyordum da dört senedir çocuğum olmuyordu. Aslında sorun kendisindeydi ama bunu da kabul etmiyordu. Kim istemez anne olmayı, ama ben istemiyordum oysa o baba olmayı çok istiyordu. Ben de bunu kullanarak, bize bu evlilik yaramadı çocuğumuz da olmuyor belki sen başkasıyla evlenirsen çocuğunda olur ayrılalım demiş, ama tehdit edilerek yine susturulmuştum.

Ama bugün buna bir son vereceğim. Şimdi şu ana kadar yaşadıklarımı bir bir düşününce ben buna nasıl izin verdim diye kendime bir kez daha kızdım. Kendi hayatımı değil onun bana biçtiği hayatı yaşadım yıllarca.

Hala horluyor. Tek yapmam gereken kapıyı açıp sessizce arabama binmek. Sabah beni görünce muhtemelen çok kızacak ama,

Kenan Aşkım,

Erkenden doktor randevum vardı canım sana söylemeyi unuttum. Akşama görüşürüz seni çok seviyorum

Seral

notumu görünce hiçbir şeyden şüphelenmeyecek ve ben de akşama kadar vakit kazanacağım...

SUS...!حيث تعيش القصص. اكتشف الآن