Bayat Ekmek| 34

3.9K 246 65
                                    

Bu bölümü, güzel yorumlarıyla beni motive eden @sturm__ kişisine ithaf etmek istiyorum :) ❤️

İyi okumalar!

-

Zaman adeta durmuştu. Görünmez bir el tarafından boğazımın sıkıldığını, nefes alamadığımı hissediyordum. Bu bir hayal miydi? Onu çok düşündüğüm için şu an karşımda olduğunu mu sanıyordum? Bu zihnimin oyunu muydu?

Hayır. Korkarım ki değildi; canlı kanlı karşımdaydı.

Nefesimi düzene sokar sokmaz ona dik dik bakmaya devam ettim. Bu da neyin nesiydi? neden buradaydı? Nasıl gelebilirdi?

"B-baran..." Baran gülümsedi. Üzerindeki deri ceketin yakalarını havaya kaldırıp, boynunu; yavaş yavaş yağan yağmurdan korumaya çalışıyordu. "Evet," dedi. "Buradayım." Yüzündeki sırıtış saniyeler boyunca yerini korurken gözlerimin dolduğunu hissettim. Aylar sonra beni terk eden adamı görmek... Yeşil gözlerinin içinde kendime yuva yaptığım, boynunda yaşamayı düşlediğim adamın başka bir kadınla olan mutluluğunu aylarca uzaktan izlememe rağmen, şimdi onu görünce kalbim yerinden fırlamıştı sanki.

"Beni gördüğüne sevinmedin mi?"

Ancak saniyeler sonra, kalbimin yerinden fırlama sebebinin ona duyduğum sevgiden değil, sinirden olduğunu fark ettim.

Alayla gülümsedim ve o an gözlerimden birkaç damla yaş düştü. "Dalga mı geçiyorsun?" elimi belime koyup dudaklarımı yaladıktan sonra devam ettim: "Beni terk eden adamı gördüğüme sevinmeli miyim?" Baran gözlerini kaçırdıktan sonra ellerini cebinden çıkardı ve sokak lambasının sarı ışığı altında parlayan bedeni, bana o geceyi hatırlattı.

Egemen... Kim bilir şimdi nerede, ne yapıyordu. Aklıma o gelince ruhumun çekildiğini hissettim. Baran geri dönmüştü. Egemen onu görse ne düşünürdü?

"Buraya neden geldin? Yanlış bu!? Gider misin artık lütfen." Kapıyı kapatmak için yeltendiğimde Baran elini kapıya yaslayıp kapıyı kapatmamı engelledi. "Leyla bak, olanlar yanlıştı, biliyorum ama abartmayalım istersen."

Abartmayalım mı?

Birden kahkaha atmaya başladım. Hatta o kadar sesli kahkaha atıyordum ki, sesim sokakta yankılanıyordu. Gerçekten komikti. Sanki bana yanlışlıkla çarpmış sonra da abartma diyordu. Baran bana delirmişim gibi bakarken kendimi dizginlemek için elimle ağzımı kapattım. "Neden gülüyorsun?" dedi. Ancak ona cevap veremeyecek kadar bozuktu sinirlerim. Gözlerimden yaşlar gelirken, kendimi Egemen'e ihanet ediyormuş gibi hissederek kapıyı tekrar kapatmaya çalıştım: "Haydi başka kapıya."

Baran bana şaşkınlıkla bakmaya başladı. Peşinde koştuğum zamanları hatırlıyor, bir anda bu kız nasıl böyle değişti diyordu muhtemelen. "Gitmiyorum hiçbir yere." Tekrar kapıyı kapatmama engel olunca ofladım. Baran artık gülümsemiyordu. Aksine, artık onun peşinden koşmadığım için sinirli gibiydi. Sanki ona kapıyı aralar aralamaz üstüne atlayacağımı falan düşünüyordu.

"Baran git. Eski Leyla değilim ben." Hala inanamıyordum, zamanında uğruna çok gözyaşı döktüğüm adamı şimdi kovuyordum.

"Leyla, ben o kadar yolu geri dönmek için gelmedim."

"Ne oldu, yeni sevgilin mi terk etti seni? Bu yüzden mi bu eskiye dönüş?" Ses tonum yükselince Baran gülümsedi ve mırıldandı: "Sinirlenmeni bile özlemişim."

Ve ben daha ne yaptığını anlayamadan kollarını iki yana açıp beni kollarının arasına aldı.

/•\

Aynı saatler, Egemen

Elimdeki güllere sevgiyle bakarken Leyla'nın bunları görünceki yüz ifadesini düşünüp gülümsedim. Kim bilir yine nasıl şok olacak, onu ne kadar sevdiğimi sorgulamaya başlayacaktı.

Dar ve sakin sokaklarda yağmur atıştırırken ellerimdeki güllerle beraber mutlu adımlar atmaya devam ettim. Bir önceki gece yaptığımdan utanıyordum. Bu yüzden ona mesaj bile atamamıştım, o da bana atmayınca bana kırıldığını düşünmüş, gönlünü almak istemiştim. Sonuçta onu arkadaşlarının içinde rezil etmiştim. O çocuğu dövmem her ne kadar yanlış gözükse de bana çok doğru geliyordu. Sevdiğim kadına yazılan piçten başka bir şey değildi. Ne yapacaktım? Evimde oturup Leyla'nın o çocukla geceyi geçirmesine izin mi verecektim?

Aklıma yine o adamı dövme sahnem gelince keyfim yerine geldi ve bir demet gülleri sımsıkı tutarak yürümeye devam ettim.

Yüzünün alacağı hale karşı kendimi nasıl tutacaktım acaba. Ona dair gördüğüm yüz ifadesi genelde şaşkınlık oluyordu ve o zaman onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudakları aralanıyordu, kaşları kalkıyordu ve gözleri kocaman oluyordu...

"Sakin ol, Egemen. Sakin ol koçum." Evlerinin sokağına adım atarken yüzümdeki maskeyi ve beyzbol şapkasını düzelttim. Eminim gülleri görünce utanıp eve girecek ve sonra yüzüme konuşmaya utandığı için bana mesaj atacaktı.

Acaba Baran'a da mı böyle utanıyordu, diye düşündüm. Sonra bu düşünceyi aklımdan kovdum. Başka bir adamı sevip o adam için acı çekmesini görmek korkunçtu. Yazdığı şeyleri hatırlıyordum. O da en az benim kadar güzel seviyordu.

Asıl soru, bir gün beni de o adamı sevdiği gibi sever miydi?

Şimdilik bu düşünceleri bir kenara bıraktım ve heyecanlandan terleyen avuçlarımı pantolonuma sildim. Sağ elimdeki kırmızı- beyaz güllerle beraber sokağı döndüğüm an, maskenin ardında gizlenen gülümsemem dondu. Üstelik sadece gülümsemem değil, adımlarım da donmuştu.

"Bu ne lan?" Leyla'ların evinin kapısı aralıktı. Kapının ardında kalan kişiyi göremiyordum. Deri ceketli adamın gülümsemesi ve hararetli konuşmasına bakılırsa karşıdaki kişiyle koyu bir sohbettelerdi. Kapının ardına bakmaya çalıştım ama kimse görünmüyordu. Muhtemelen Derin'dir diye düşünüp bozuntuya vermedim ve yürümeye devam ettim.

Yürümeye devam ederken de adamı inceliyordum. Siyah saçlı, benimle aynı boyda ve yan profilden yakışıklı bir adamdı. Bu adam kimdi? Derin'in sevgilisi falan olabilir miydi?

Leyla'dan özür dileyip dilemeyeceğimi, dünkü suçlamalarımla onu üzüp üzmediğimi ve Baran konusunu açtığım için kendimden nefret edip etmemem gerektiğini aklımda ölçüp tartarken gözlerimi yerden kaldırıp Leyla'ların evinin önüne baktım. Artık onlara ulaşmama adımlar kalmıştı.

Yağmur yağmaya devam ederken sarılan bir çift gördüm kapının önünde; gözlerim doldu. Deri ceketli adama sarılan beden Derin'in değil, Leyla'nındı. Kızıl saçları ve ufak bedeni adamın göğsünde kaybolmuştu.

Ruhumun sıkıştığını, bedenimin bana oyunlar oynayıp benimle dalga geçtiğini düşündüm. Gözyaşlarım akmıyordu, onun yerine sanki içimi anlatan yağmur taneleri asfalta sertçe vuruyordu. Beyaz bir ışık etrafa yayıldı ve karşımdaki çifti aydınlattı.

O an kalbimin sıkıştığını, gözlerimin dolduğunu ve daha fazla vücudumu taşıyamadığımı hissettim.

Benim sevgim ona yetmemiş miydi?

Elimdeki çiçekleri sinir ve kırgınlıkla yanımdaki çöpe fırlatır fırlatmaz kimse beni görmeden arkamı dönüp hızlıca yürümeye başladım.

Bayat EkmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin