Bayat Ekmek|6

5.1K 298 38
                                    

Ne yapmam gerektiğini, hislerimi nasıl kontrol edeceğimi dahi bilemez halde adama bakarken, Derin oturduğumuz koltuğun yanına geldi. "Beyefendi," dedi kaşlarını çatarak. "Kalkabilir misiniz?" Yanımdaki adam ellerini cebine sokup geriye yaslanırken, yüzünü incelemeye çalıştım ama yüzüne maske takmıştı. Daha önce bu siyah maskeden takmadığını bildiğim için bir an neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedim ama sonra yanakları dışında yüzünün hiçbir ayrıntısını göremediğimi fark ettim. Birkaç dakika sonra zaten amacının bu olduğunu anlamıştım. Yanıma oturmayı planladığı için yüzünü görmeyeyim diye daha önce sakladığı maskeyi takmış olmalıydı.

Dudaklarını örten ve gözlerinin altında biten siyah, sade maske onu nasıl oluyor da terletmiyor diye düşünürken, aslında düşünmem gereken daha önemli şeyler olduğunu fark ettim. Beyzbol şapkasını daha aşağı indirdi ve başında dikilen Derin'e karşı omuzlarını silkti.

Derin sinirlenerek gözlerini yumdu ve otobüs şoförü bağırarak, "hanımefendi! Artık oturur musunuz?!" Diye bağırırken pes edip sinirle nefes verip öldürücü bakışlar atarak arkadaki erkek grubunun yanına oturdu.

Derin yanımızdan gittikten sonra nefesimi tutmayı bırakıp göz ucuyla adama bakmaya başladım. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, evinde oturur gibi yayılmıştı koltuğa. Sadece önüne bakıyordu. Maskesi sadece dudaklarını kapattığı için yanaklarını az buçuk görebiliyordum ama yanaklarına bakarak da kim olduğunu öğrenemezdim. Cam tarafına doğru kayarak dışarıyı izlemeye başladım. Bu adam, o adam olabilir miydi?

O olabilirdi çünkü bir sürü boş koltuk olmasına rağmen gelip benim yanıma oturmuştu. Ayrıca, kitabevindeki adama da çok benziyordu. Bana kitap alan kişinin bu adam olduğundan emin değildim ama oklar şu an sadece onun üstündeydi.

Otobüste, onun yanında oturduğum ilk beş dakika zulüm gibi geçmişti. Belirsizlik içindeydim ve yanımda oturan adamın çantamı karıştırıp not bırakmış olduğu gerçeği beni korkutuyordu.

"Siz..." dedim bir anlık cesaretle. Artık belirsizlik labirentinin içinde dolanıp durmak istemiyordum. "Bana kitap alan, çantama not bırakan, hangi parfümü kullandığımı bilen... siz misiniz? Peşimde olan adam... siz olabilir misiniz?"

Gülümsediğini duyar gibi oldum. Maskenin ardından küçük bir kahkaha yükselmişti sanki.

"Cevap verecek misiniz?" Anlık cesaretle elimi yüzüne yaklaştırdım ve maskesinin ucunu tuttum.

"Sadece kim olduğunuzu öğrenmek istiyorum," der demez, elini elimde hissettim ve elimi maskesinden kurtardı. Başını aşağıya eğdi ve yüzünü göremediğim dakikalarda, bana cevap vermeyeceğini kesin olarak anladım. Suratımı asarak ve istemeyerek cama döndüm. Belki de neyden bahsettiğimi bilmediği için susuyordu. Belki de kitabevindeki adam o değildi...

Yanımda duran çantamı kucağıma aldıktan sonra telefonumu çıkartıp saate baktım. Yirmi beş dakikaya anca eve varabiliyorduk ve biraz kestirsem sorun olmazdı. Telefonumu kucağıma koyduktan sonra başımı geriye yasladım ve kendimi, yanımdaki adamın tipini tasarlarken buldum.

Gözleri yemyeşil olabilirdi. Dimdik burnu, simsiyah saçları, belki de çilleri olabilirdi...

Belki de gözleri çok koyu bir kahveydi. Kumraldı, teni buğdaydı...

Yüzümde tuhaf bir gülümsemeyle gözlerimi kapattım. Kendi kendime kuruntu yapıyor olabilirdim, bu adam düşündüğüm kişi olmayabilirdi ve ben az önce muhtemelen kendimi rezil etmiştim.

/•\

"Leyla, kalk!" Gözlerimi açtığımda kendimi yatağımda değil, otobüs koltuğunda buldum.

Ne, otobüs koltuğu mu?!

Yanımda oturan Derin, ayaklanarak, "müsait bir yerde inebilir miyiz?" Diye soraraken koltuğa tekrar baktım. Burada değildi...

Yoksa hiç binmemiş miydi?

Neden üzüldüğümü bilmeyerek ayağa kalktım ve uykulu gözlerimi ovuşturdum. Otobüs durdu ve çantamı omzuma taktıktan sonra hızlıca otobüs merdivenlerini indim. "Hayal miydi..." ağlamaklı bir şekilde Derin'in koluna girip sızlanırken, "ne sızlanıyorsun?" Diye mızmızlandı suratsız arkadaşım.

"Bir rüya gördüm... ama fazla gerçekçiydi."

"Benim rüya görmeye fırsatım bile olmadı. Malum, lisesi ergenlerin arasında sıkışıp kaldım."

"Benim yanımda oturmuyor muydun?"

"Dalga mı geçiyorsun? Senin yanına hıyarın teki oturdu ya. Beni de yerimden etti..."

Sevinerek ellerimi havaya kaldırdım. "Rüya değildi!"

"Ne?"

"Boşver. Madem adam yanımda oturuyordu, beni uyandırırken neden yanımda o yoktu?"

"Neden bu kadar hevesli bir biçimde sorduğunu bilmiyorum ama, birkaç durak önce indi o adam. Ben de hemen yanına oturdum." Zafer kazanmış gibi sırıtıyordu.

"Anladım." Dedikten sonra evin anahtarlarını bulmak için elimi çantama attım.

"O adamı tanıyor muyuz? Ya da sen tanıyor musun?" Elime çarpan anahtarları havaya kaldırıp çantamı kapatırken bir şeyin eksik olduğunu fark ettim ama tam çıkaramadım.

"Neden?" Diye sordum, çantamdaki eksikliği düşünürken.

"Sen uyuduktan sonra, inene kadar seni izledi. Belki aslında camdan dışarı bakmıştır bilmiyorum ama öyle olduğunu sanmıyorum çünkü başını cama yaslamıştın ve otobüs sallana sallana giderken başın cama vurup duruyordu. Sonra... yapacağını aklımdan bile geçirmediğim bir şey yaptı. Başını tutup yavaşça omzuna yasladı. Sonra seni izlemeye devam etti. Normalde omzuna bakmak çok zordur, bilirsin. Uzun süre, öyle bir açıyla seni izledi. En başta kalkıp ona ağzının payını vermek istedim ama sanırım kıyamadım. Maskesinin ardından gülümsemesini gördüğüme yemin edebilirim. Onu yandan gördüğüm için yanaklarındaki gamzeyi de gördüm. Normal bir insan bunu yapmaz. Acaba sana platonik falan mı?"

Şok olarak elimi ağzıma kapattığımda, Derin bunun adamın yaptıklarından dolayı olduğunu sanıyordu ama aslında kaybettiğim şeyin ne olduğunu hatırladığım için şok olmuştum!

Yoktu!

Telefonumu otobüste unutmuştum!

Bayat EkmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin