9.İSTİHBARAT SAĞLAM

Start from the beginning
                                    

"Neyse ne yerden bitme. Seninle daha fazla kavga etmek istemiyorum. Çünkü şu an senden daha büyük derdim var."

Sözleri Alp'in ifadesini zerre değiştirmezken konuştu.

"Neymiş derdin?"

Uzun genç kestane rengi saçlara sahip gence 'aptal bu çocuk' der gibi baktı.

"Sence? Çok rica edeceğim,senin için zor biliyorum ama biraz düşün. Biz az önce ne için tehdit edildik?"

Alp sağ ayağını hızla bağdaş halindeki bacaklara geçirirken acı dolu bir inleme kazandı. Yüzünde tatmin olmuş bir gülümseme oluşurken ayağa kalktı.Bağdaş halindeki sol bacağını dizlerinden kırıp gövdesine yaslayarak ovan adama tepesinden bakıyordu şimdi.

"Senin derdini niye düşüneyim ben it. Kendi derdimi düşünüyorum,nasıl kurtulacam bu cezadan ben şimdi?"

Emre zaten dövüşte dizinden darbe yemişti o yüzden Alp'in darbesi bayağı acıtmıştı. Acıdan buruşan yüzüyle ayakta dikilen gence baktı. Hem salak hem de cüceydi.

"Sanki derdimiz çok farklıydı it oğlu it!"

Alp hala yerde oturan gence burun kıvırıp arkasındaki duvara yaslandı. Dar koridordaki odalardan birinin kapısı açılırken ikisi de hızla o tarafa döndüler. Korktukları gibi Ahmet Hoca olmazken onun hemen yan odasından çıkan kadın ensesinde yaptığı topuzu,dizlerinin altında biten kalem eteği,gömlek ve üzerine geçirdiği hırkasıyla tam 40 yaşüstü öğretim görevlisi profili çiziyordu.

Kapıyı kilitleyen kadın koridora yayılmış gençlere göz ucuyla kınar gibi bakıp onların tam tersi istikamette ilerledi koridorda. Uzun koridorda sadece kadının küçük topuklularından çıkan ses duyulurken Alp kaşesinin cebinden sigara ve çakmağını çıkardı. Zipposuyla yaktığı sigarasından çektiği nefesi ağır ağır salarken hala yerde duran adama döndü.

"Dert aynı olabilir,burda mesele senin derdin olarak adlandırılması. Ben seninle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmiyorum."

Şimdi bu adam salak değil de neydi. Sigaradan ardarda çektiği fırtlar Emre'yi dumana boğarken kaşlarını çattı. Cidden sigarayı sevmiyordu.

"Hem sigara içip hem mantıklı cümle kurmanı beklemek benim hatam."

Zorlukla doğrulup önce pantolonunu sonra ellerini silkeledi. Hareketlenip Alp'in önünden geçerken konuştu.

"Ne bok yersen ye. Bugün mecburen hocanın dediğini yapacağız. Bundan sonrasını düşünmemiz lazım."

Biraz ilerisinde durduğu adama omzunun üzerinden alayla baktı.

"Aman ayrı ayrı düşündüğümüzden emin olalım."

O andan sonra ne Alp bir şey söyleme gereği duymuştu ne de Emre daha fazla kalma gereği... İki genç de ayrı ayrı aynı şeyi düşünürken Alp de uzaklaşan gencin ardından dibine geldiği sigarasını beton zemine atıp ayaklarının altında ezdi.
Birkaç saat sonra dönmek üzere ayrılırken Emre'nin gittiği yolda ilerledi.

***************

İki genç saat akşam 5'e gelirken küçük odada Ahmet Hoca'nın karşısında dikiliyordu aynı günde ikinci defa. İçlerinde fırtınalar koparken hocanın her dediğine evet demek ikisi için de çok zordu.

"Gençler yapacağınız iş çok basit. Son 5 yılın proje ödevlerini bilgisayara kaydedeceksiniz. Gördüğünüz gibi sadece 3 koli. Bitirince çıkarsınız."

Kolilerin boyu nerdeyse Alp'in dizlerine geliyordu. Yani bu demekti ki bitirmeye çalışırlarsa sabaha kadar burdalardı.

Ahmet Hoca siyah kaşesini masasının arkasındaki kıyafet askısından alıp üzerine geçirirken gülmemek için kendini sıkıyordu. Bu delikanlıları zorlamak çok hoşuna gitmişti. Son bir kez unuttuğu bir şey var mı diye odayı taradıktan sonra kapıya doğru yürüdü. İki gencin arasında durup ellerini omuzlarına koydu.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now