9.İSTİHBARAT SAĞLAM

Start from the beginning
                                    

"Bu iş bitmeden bu odadan çıkmak yok,hadi kolay gelsin!"

Yan gülüşünü takınıp odadan çıkarken arkasında kırmızı görmüş boğaya dönmüş iki genç bırakmıştı.

Emre elini ensesine atıp ensesini ovarken kolilere baktı.

"Eeee başlayalım o zaman? Yoksa bitmez bu iş."

Alp de yılmış bakışlarını önce kolilerde gezirdi sonra Emre'ye dikti.

"Doğru,başlayalım da çabucak bitirip gidelim."

Emre çömelip kolilerin içine baktı. Tüm kolileri hızlıca tarayıp arkasında ayakta duran gence döndü.

"Önce yıllara göre ayıralım ki kolay olsun. Sonra da sen okursun ben de bilgisayara geçiririm."

Alp kafasını sallayıp onay verince Emre montunu çıkarıp yanındaki sandalyeye astıktan sonra çömdüğü yere oturdu. Kısa genç kaşlarını çatarak bakarken uzun olana o bakışlar ardında kaldığından Emre farkında değildi.

"Yere niye oturdun?"

Emre önündeki koliden çıkardığı dosyanın kapağını açıp kontrol ettikten sonra sağına koyup Alp'e öyle cevap verdi.

"Bu kadar dosyayı nereye koyacağız sandalyelerde otururken? Sandalyede oturursak iki de bir dosyaları ayırmak için kalkmamız gerekecek. Bu da vakit kaybı demek."

Aldığı ikinci dosyayı bu defa ilk dosyanın biraz ötesine koydu. Alp oturan gence hak verirken o da kaşesini çıkarıp diğer sandalyeye koyduktan sonra bir diğer kolinin başına oturdu. İki genç de konuşmadan dosyaları ayıklamaya devam ederken dakikalar birbirini kovalıyordu. Yaptıkları işe daldıklarından başlangıçta konuşmamak sıkıntı olmamıştı ama sürekli aynı işi yapmak sıkıcı olmaya başlamıştı. Sessizlik iyice bunaltıcı olunca ilk konuşan da Alp olmuştu.

"Ahmet Hoca babanı tanıdığını ima etti,nerden tanışıyorlar?"

Emre elindeki dosyadan başını kaldırmadan kısa gence baktı. Sanki hiç konuşmamış gibi bir tavırla dosyaları ayıklamaya devam eden gence sırıttı.

"Hayırdır cüce,hani benimle ilgili hiçbir şey seni ilgilendirmiyordu?"

İki genç de yaptıkları işe devam ederken seslerini duymayan biri birbirileriyle konuştuklarını anlamazdı.

"Hala ilgilendirmiyor sadece sessizlik sıkıcı olduğundan konuşacak bir şeyler olsun dedim."

Emre normalde konuşmayıp onu gıcık ederdi de şu an cidden aşşırı sıkılmıştı. Hatta o kadar sıkılmıştı ki bu yerden bitmeye bile tahammül edebilirdi.

"Geçen yaz bir konferans vardı Diyarbakır'da,Ahmet Hoca da oraya konuşmacı olarak katılmıştı. 3 gün falan sürmüştü ve bu süre boyunca da biz çok ısrar ettiğimiz için bizim evde kalmıştı."

Dört bir tarafları dosyalarla çevrili olan gençler onların arasında nerdeyse kaybolmuşlardı. Ayakları uyuşan Emre sol dizini kendine çekip devam etti.

"İşte o zamandan beri sürekli görüşürüz ailecek. Babam çok güvenir Ahmet Hoca'ya. Yani şimdi bu olanları öğrenirse hocan niye seni ülkücülerle takılmaya zorladı demez,sen niye hocanı utandırdın seminerde yaptığınla der."

Alp aşağı yukarı kendisiyle aynı durumda olan adama acımıştı açıkçası. Çünkü nasıl gıcık bir durum olduğunu biliyordu.

"Sen sormadın ama ben söyleyeyim. Benim babamı da ülkü ocağından dolayı tanıyor. Babam başkan,hocanın ailesi de kurucu üyelerden olunca tanışıyorlar. Ve en az senin baban kadar güveniyor hocaya."

YAKAMOZWhere stories live. Discover now