gecenin nemi düşmüş gözlerine

5.8K 636 435
                                    

Jimin, koltuğa sinebildiği kadar sinmiş, küçücük kalmış bedeniyle kalabalığa bakıyordu. Jennie haricinde kimseyi tam olarak tanımıyordu ve bu onu istemsizce geriyordu.

Ayrıca odada bulunanların normal olmadığınında farkındaydı.

Sessizce iç çekti ve soğukkanlılığını korumaya çalıştı. Sonuçta Jennie buradaydı ve bu insanlarda(?) pek kötü tiplere benzemiyordu.

Küçük ayaklarını kendi kendine oynatıp oyalanırken, kendi aralarında konuşan insanları izliyordu.

"Sıkıldın mı?"

Duyduğu tanıdık ses istemsizce tebessüm etmesini sağlarken, kafasını iki yana salladı yavaşça. Bu kahküllerinin de oynamasına neden olmuştu.

Jungkook, sevimli bulduğu görüntüye gülümsedi.

"Sadece heyecanlandım," dedi Jimin.
Dolgun dudaklarını dişlerken, eli kalbini yokluyordu.
Jungkook yüzünden kalp krizi geçirip ölecekti.

"Uyumadan önce, bir şey söylemiştin; 'öğreneceğiz' demiştin..."

Cümlesini yarım bırakarak, sorarcasına baktı karşısında ki adama. Jungkook'un yüz hatları kasılmıştı. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki, Seokjin'in sesiyle durmak zorunda kaldı.

"Park Jimin," demişti ondan beklenmeyecek derecede şefkatli çıkan sesiyle. Yine de ciddi bir tınısı vardı. Bu, Jimin'in omuzlarını dikleştirmesine neden oldu.

"Bizim ne olduğumuzu bildiğini varsayarak konuşacağım?"

"Vampir."
Jimin kısık ama kendinden emin bir sesle cevap verdi.

Ancak yandan gelen kıkırtı sessiz ortamı bozmuştu.
"Ne kadar da zeki ya. Tam Jungkook'un sevdiceği işte."

Seokjin bıkkınlıkla nefes verip devam etmeye çalıştı. Son günlerde sürekli bir arada olduklarından gerek, Lalisa'ya alışmıştı. Kızın sınırları yoktu.

Jimin'se şaşkındı. Son günlerde sık sık tattığı bir duyguydu bu. Yutkunarak dikkatini yeniden Seokjin'e vermeye çalıştı.

"Ben vampir konseyinin başkanı aynı zamanda Jungkook'un kuzeniyim. Ailemiz vampirler arasında oldukça önemlidir. Bu saygı ve gücün yanısıra düşmanlığı da beraberinde getiren bir özellik."

Derin bir nefes aldı ve karşısında ki çocuğun tepkilerini kısa süreliğine inceledi.

"Fazla uzatmak istemiyorum. Bir vampir başka ırktan biriyle olmaya kalkışırsa, çocuğu olmaz ve soyu devam edemez Jimin. Jungkook'a yaptıkları da tam olarak bu. İkinizi büyü yoluyla birbirinize mühürlediler. Son zamanlarda yaşadığın bütün gariplikler ve aksilikler bu yüzden."

Seokjin, Lisa'ya bir bakış atarak geri kalanı onun anlatmasını istedi. Henüz onun yarı cadı olduğundan bahsetmeyecekti. Çocuğun bunu duyması için çok erkendi. Şimdi bile öğrendikleri yüzünü karmakarışık hallere sokmuşken, Seokjin onun kimlik çatışmasına girmesini istemiyordu.

Jimin'in küçük yüzüne baktı ve dudaklarının şefkatle bükülmesine izin verdi.
'Tıpkı Jinsila'ya benziyor.'
Onu kucağına aldığında küçücük bir bebekti. Hiçbir şeyden haberi olmayan ve masum.

Seokjin onu babasıyla beraber normal bir yaşama terk ettiğinde, olayı tamamen derinlere gömdüğünü düşünmüştü.
Fakat şimdi o bebek büyümüş, kuzenine mühürlü bir şekilde yeniden çıkmıştı karşısına.

Hayat gerçekten garipti.

"Size yapılan büyü basit bir şey değil."
Lisa kısmen ciddi bir hale bürünmüş, elinden geldiğince Jimin'in anlamasına yardımcı olarak açıklamaya başlamıştı.

fifty shades of blood, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin