3.Bölüm

242 34 10
                                    

Bölüm Şarkısı : Sezen Aksu- Son Bakış

  Merdivenlerin sonundaki karanlık koridor beni hep korkurdu.Arşivi neden bodrum kata yaptıklarını da daha anlamış değildim. Elimle duvardaki prizi aramaya çalışırken terlemeye başlamıştım. Sonunda prizi bulup ışığı açtığımda derin bir nefes aldım.

  Yol ikiye ayrılıyordu sağa dönüp koridorun sonuna doğru yürümeye başladım. Küçük bir demir parçasına yazılıp kapının üstüne asılmış arşiv yazısını gördüğümde kapının üzerindeki anahtarı çevirip kapıyı açtım. Başka bir gün olsa anahtar asla kapıda bırakılmazdı. Kerem ne olursa olsun kapıyı kilitleyip müdire hanıma bırakırdı. Büyük ihtimalle izinli olduğu için müdire hanım anahtarı kapıya takmıştı. Sonuçta Kerem'in yerine biri geçmeliydi.

   İçeriye girip ışığı açtığımda karşımda tozlu bir oda beklerken tam aksine pırıl pırıl bir arşiv bulmuştum. Anahtarı cebime koyup kapıyı arkamdan kapattım. Önümde dosyalarla dolu birçok raf vardı. Tarihlere bakarak ilerlerken sonunda aradığım tarihi bulup duraksadım. İki güne biter miydi pek emin değildim.

  Elime bir dosyayı alıp incelemeye başladım. İlk sayfada küçük bir kızın resmi ve onun hakkında kişisel bilgiler, ilerleyen sayfalarda ise benzeri birçok belge vardı. Dosyayı aldığım yere bırakıp üzerinde 1995 yazan dosyaları tek tek alıp bilgisayarın yanındaki uzun masaya bıraktım. Bir yerden başlamam gerekiyordu. Hepsi birbirine karıştığı için aralarda 1995'e ait belge kalmaması gerekiyordu. Dosyalara tekrar bakıp emin olduktan sonra masanın arkasındaki sandalyeye oturdum.

  Tarihleri ayırdıktan sonra bir de dosyaların üzerindeki isimlere göre harf sırasına dizmem gerekiyordu. İşin asıl yorucu kısmı buydu.  Bilgisayarda buraya gelmiş her çocuğa ait belgeler vardı ama müdire hanım kendini garantiye almak istemiş olmalıydı.

  Çıkış saatime kadar 1995 yılının dosyalarını bitirip en öne yerleştirmiştim. 1996 yılının dosyalarını yarılamış olsam bile bitirmem imkânsızdı. Sırf bu iş için öğle yemeğini kaçırmıştım. Ayrıca benim işim dosya düzenlemek değil buradaki çocuklara yardımcı olmaktı. Çalışma saatimin sonuna geldiğimde derin bir nefes aldım. Her ne kadar tüm dosyalar bitmesede yarılmış sayılırdım.

  Sırtımı sandalyeye yaslayıp esnememi avucumun içiyle engelledim. Cebimden telefonumu çıkardığımda gördüğüm on iki cevapsız arama endişelenmeme neden olmuştu. Telefonumu sessizde bıraktığım için kafamda kendime hayali bir tokat atıp kimin aradığını görmek için geçmişe girdim. Bilmediğim numaradan gelen bu cevapsız aramalara geri dönüp dönememek konusunda kararsız kalırken telefon bu kez elimde çalmaya başladı. Elim yeşil tuşu bulurken telefonu yavaşça kulağıma yaklaştırdım.

''Alo. Buyurun?''

''Merhaba Başak Sözgen'le mi görüşüyorum?''

''Evet benim.'' Bankadan arıyor olabilirler miydi?

''Başak hanım ben Sarınca Devlet Hastanesi'nden arıyorum. Elif Kavaklı yaklaşık bir saat önce hastanemize getirilmiştir. Bildirmek üzere size ulaşmaya çalıştık ama başaramadık.'' Telefonu elimle zor tutarken içimden anneanneme bir şey olmasın diye dua etmeye başladım.

''Anneanneme bir şey mi oldu?'' Sesimin pürüzlü çıkmasına engel olamamıştım.

''Şu an size bir bilgi veremiyorum. Buraya gelirseniz daha detaylı bilgi alabilirsiniz. İyi günler.'' Yüzüme kapanan telefonla ne yapacağımı bilemez halde birkaç saniye olduğum yerde kalakaldım. Ne yapacağımı ya da ne yapmam gerektiğini kestiremiyorum. Beynim durmuş gibiydi.

Tarçınlı KurabiyeWhere stories live. Discover now