7

20.1K 1.5K 1.1K
                                    

Sabah kahvaltı için mutfağa geçtim ve portakal suyumu son bir haftadır olduğu gibi kafama diktim, peçeteyle ağzımı silip sandalyeden kalktım. 1 haftadır kahvaltımı yalnızca meyve suyuyla yapıyordum, Kağan sağolsun.

Acaba ben mi erken uyanmıştım yoksa Kağan mı kalkamamıştı? Nerde kalmıştı bu? Gerçi... Kalkmasa daha iyiydi benim için. Suratına nasıl bakacağımı bilmiyordum. Bu kişi normal bir arkadaşım olsaydı hiç umrumda olmazdı ama bu kan bağı olmasa bile abimdi ya... Bir de ben... Etkilenmiştim. Ellerimle canımı yakmayı umarak yanaklarıma vurdum. Kendine gel Bulut! Kendine gel! Sadece yorgundun ve o an yanıldın!

"Kağan nerde?" dedi annem boş sandalyesine bakarak.

"Uyanamadı herhalde." dedi babam gazetesini katlayarak masaya bırakıp.

"Bulut bir bakar mısın?" dedi annem. İç geçirip üst kata çıktım, Kağan'ın kapısını tıklattım. Cevap gelmedi. Önceki sefer olduğu gibi tekrar tekrar vurdum ama açmadı. Sinirle inledim. Geç kalacağımızı bahane edebilirdim, bu düşünceyle odasına daldım.

Kağan yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Yanına adımladım ve omzunu dürtmeye başladım. "Geç kalacağız, kalk." Gözlerini araladı, bakışları bana kaydı. Oha, damarları görünüyordu gözlerinin. Uyumamış mıydı gece?

"Kendin gidebilir misin bugün?" dedi yastığını kolları arasında sıkarken. Gözlerim boynuna kaydı. Koca bir ısırık izi vardı ve emdiğim nokta mosmordu. Kolay utanan bir yapım yoktu ama o an gerçekten utandım.

"Annem kızacak. Dün de gitmedik." dedim yastığını kolları arasından çekiştirerek. Sonunda yastığını hışımla çektim, yere bırakıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Gözlerini gözlerime diktiğinde irkildim, odadan kaçmak için hızlı bir atakta bulundum ama dirseğimden yakaladığı gibi yatağa düşürdü beni. "Kağan!" diye kızdım ve kaçmak için atakta bulundum ama beni sıkıca yakalayıp yatağa bastırdı ve bir anda üzerime tırmanıp bacaklarım arasına yerleşti. Kolları belimi sardı, yüzünü göğsüme yasladı. Biraz önce yastığa nasıl yatıyorduysa, şimdi benim üzerimde aynı şekilde yatıyordu. "Geç kalacağız, daha giyinmemişsin bile." diye homurdandım. O an yüzümü görmediği için memnundum çünkü resmen can çekişiyordum. Normalde abim hakkında asla böyle düşünmezdim ama önceki gün yüzünden kolları arasında çok kötü hissediyordum. Sanki beni taciz edecekti... Kendime kızdım o an. Sahi, o an beni taciz etmiş olmuyor muydu? Gerçi kendinden geçmişti ama... Yani evet, Kağan ayık kafayla bana boğsam bile sarılmazdı.

"Uyumak istiyorum."

"Okulda uyursun?" diye mırıldandım yüzünü görmemi engellediği için kahküllerini geriye iterek. "Kalk." diye homurdandım ellerimi omuzlarına koyup kendimden uzaklaştırmaya çalışarak. "Anne!" diye bağırdım ama kapıyı kapattığım için sesin gittiğini hiç sanmıyordum. O sırada derin bir nefes sesi duyunca bakışlarımı yüzüne çevirdim. Uyuyakalmıştı. Göz devirdim. "Kağan!" diye çığlık attım kulağına. Sıçradı, uyku mahmuru gözleri gözlerimi buldu. Birden gözlerini iriltti, hızla doğruldu üzerimde ve bana yukarıdan bakmaya başladı.

"Ne işin var lan senin odamda?" dedi kaşlarını çatarak.

"Seni kaldırmaya çalışıyordum." diye homurdanıp yatağından kalktım, odanın çıkışına yöneldim. "Çabuk ol!" diye bağırıp kapıyı çarptım, annemlerin yanına inip sandalyeme yerleştim. Fırsattan istifade kahvaltı edeyim dedim o an.

"Yüzün kızarmış." dedi babam bana bakarak. Tek elimi yanağıma yerleştirdim.

"Boğuştuk." diye mırıldandım. Sonra ekmeğime peynir sürdüm, dudaklarıma götürdüm.

Kağan (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin